Buradasınız
Öğretmenlerin Hakları Gasp Ediliyor
İstanbul’dan bir öğretmen
13 Marttan bu yana ücretli izinde olan UİD-DER’li bir kadın öğretmenim. Ben de Çin’de koronavirüs gündeme geldiğinde nasıl bir hastalık, ciddi mi gerçekten, bir salgın mı gibi birçok soru sordum. UİD-DER’li arkadaşlarımla sohbetlerden sonra meseleyi kavramaya başladım. Sonra bu virüs bizim de gündemimize girdi. Kısa bir süre içinde de öğretmenler ücretli izine çıkarılarak eğitime ara verildi. Hükümet bu virüsle, eğitim işçilerinin haklarına yönelik yıllardır planladığı saldırıları hayata geçirmek için fırsatı gökte ararken yerde bulmuş oldu.
Öğretmenlere ölümü gösterip sıtmaya razı ederek, olağanüstü durumlarda yaz tatillerinin kısalmasına dair bir yasa çıkardı. Şimdilik kabak rehber öğretmenlerin başına patladı. Yıllardır rehber öğretmenlerin yaz tatilini iç etmek isteyen hükümet için virüs Allah’ın bir lütfu oldu. Ama örgütlülüğümüz zayıf oldukça bu yasa tüm öğretmenlerin başında Demokles’in kılıcı gibi sallanacak. Daha şimdiden Vefa Destek Gruplarına yapılan görevlendirmeler, sağlık kuruluşlarında ihtiyaç olursa görevlendirme yapılacağına dair gönderilen resmi yazı, önümüzdeki yılların provası gibi oldu. Hükümet bu salgını bir savaş olarak ilan etmiş durumda. Ve savaşta hak gaspına uğradığı için sesini çıkaranı, istenileni yapmayanı “vatan haini” ilan etmeye hazır. Okulumdaki öğretmen arkadaşlarımın büyük bir kısmı iki aydır evden dışarı adımını atmamış ve televizyonlarda, sosyal medyada anlatılan her yalana inandığı gibi bize dönük saldırı planlarına kafa yoracak sağduyuyu kaybetmiş durumda. Bu süreçte bıraktım işten atılan, ücretsiz izne çıkarılan, geçinemeyen, aç kalan insanların başına neler geldiğini anlamayı, kendileriyle ilgili hak gasplarını dahi anlayamayacak kadar akılları başlarından gitmiş durumda.
Şu an koronavirüs deyince özellikle öğretmenlerde hâlâ veba gibi bulaştığında kurtuluş olmayan, acılar içinde kıvrana kıvrana ölünecek bir hastalık algısı var. Eve kapanırlarsa, insanlarla bir araya gelmezlerse, “bilim” kuruluna güvenirlerse, her gün evde temizlik yaparlarsa, alışverişten eve geldiklerinde poşetleri dezenfekte ederlerse vs. hasta olmayacaklarını düşünüyorlar. Aslında sürekli hastalığa yakalanma korkusu ve sosyal ihtiyaçları karşılayamamaktan delirmeye başlıyorlar. Yıllarca bilimle uğraştıklarına, yaptıkları işin bilimsel olduğuna inandırılmış, şimdi de “bilim” insanlarının her söylediğine inanan öğretmenler, içine itildikleri korku ortamında ücretlerini alabildikleri için uğradıkları hak gasplarına seslerini çıkarmıyorlar. Ama bu durum ne kadar sürecek, göreceğiz. Sermaye sınıfı yaptıklarıyla yetinmediğinde daha fazlasını koparmaya başladığında, kendini işçi sınıfından görmeyen eğitim işçileri de sorgulamaları gerektiğini, tepki göstermeleri gerektiğini yaşayarak öğrenecekler.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...