Buradasınız
Patron Bizi Gözetliyor
Ankara’dan bir kadın işçi

Gelişen teknoloji sayesinde uzaktan kontrol yöntemiyle belirli bir merkezden işyerlerinin denetimi ve yönlendirilmesi mümkün olabiliyor. İşverenler bu tür teknik olanakları, kendi çıkarları doğrultusunda işçilerin izlenmesi amacıyla kullanıyorlar.
Özel bir işyerinde uzun yıllardır ofis elemanı olarak çalışmaktayım. Ofisimiz yeni yerine taşınırken son teknoloji kameralarla donatıldı. Kameralar her noktayı gören, her masaya zoom yapan ve aynı zamanda ses kaydı da gerçekleştiren türden. Patronun bulunduğu yerden çayını kahvesini yudumlarken sizi izlemesi, “Acaba şu an izleniyor muyum?” düşüncesiyle çalışmaya zorlanmak çok korkutucu. Hele ki bir kadın işçiyseniz rahatsızlık çok daha fazla artıyor. Her an, taciz ediliyorum duygusu yaşıyor insan.
Patrona, bir kadın olarak kamera ile sürekli izlenmekten ve dinlenmekten duyduğum rahatsızlığı dile getirdiğimde pişkince şu cevabı verdi: “Şirketimiz büyüdü, bu tür yöntemler kurumsallaşmanın ve iş verimliliğini arttırmanın bir gereği. Büyük firmalar bunu böyle yapıyor.”
Patronun işyerine kamera koymaktaki amacı “ofiste olmasam bile sürekli gözüm üzerinizde, her hareketinizi görüyorum” basıncı yaratmak, işçiyi psikolojik baskı altına almaktır. Bu, aslında bir çeşit mobbing uygulamasıdır.
Patronların işçileri bu yöntemlerle izlemesi, işçide; “acaba şu an izleniyor muyum, daha çok çalışmalıyım, işten atarlar mı beni?” gibi düşüncelere ve psikolojik tahribatlara neden oluyor. Uzun yıllar çalışıp da bu tür uygulamalarla karşı karşıya kalmak fiziki ve ruhsal çöküntüye sürüklüyor bizleri. Uzun çalışma saatleri, işin ve iş yükünün ağır olması, oturup kalkma, eğilme, tuvalete gitme, telefonla konuşma gibi her hareketin kontrol edilmeye çalışılması motivasyon bozukluğuna ve strese neden oluyor. İşverenler biz işçilerin “çalışma ahlâkına” güvenmeyip nasıl çalıştığımızı her an gözetliyorlar ama biz de aslında onlara güvenmiyoruz.
Taciz suçtur ve bir insanı rızası dışında kamera ile izlemek de aslında bir tacizdir. Çeşitli gerekçelerle yaşam alanlarımızın tamamına kameralar yerleştirildi. Ve artık her yerde kamera olması normalmiş gibi gösteriliyor. Ne kameraların bütün yaşamımızı gözetlemesi normal ne de biz işçilerin bunu hiç itiraz etmeden kabullenmemiz.
Hayatımızdaki hiçbir dayatmayı kabul etmek zorunda değiliz. Ama patronlar sınıfının dayatmalarına karşı gerçek mücadele de ancak örgütlü olunursa verilebilir.
Şişecam İşçilerinden Basın Açıklaması
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...