Buradasınız
Suriye’deki Savaş ve Emekçi Kadınlar
İşsizlik, açlık, güvencesiz ve kayıt dışı çalışma, düşük ücretler, eğitim ve sağlık hizmetlerinin kısılması, bebek ölümleri, aile içi şiddet, kadın cinayetleri, cinsel istismar… Bütün bunlar yetmezmiş gibi dünyaya hâkim olan kapitalist sömürü düzeni savaş felâketini yaratıyor ve bedelini toplumun en yoksul, en çok ezilen kesimlerine ödetiyor. Kadınlar savaşın yarattığı yıkımın altında kalıyorlar, öldürülüyorlar, evlatlarını ve eşlerini kaybediyorlar.
Savaş sadece şehirlerin ve köylerin yıkılması, ölüm demek değildir. İşçi sınıfının erkekleri ölüme gönderildiği için en ağır işleri yapmak kadınlara kalır. Taciz, tecavüz, yerini yurdunu terk etmek kadınlara düşer.
Suriye’de yaklaşık üç yıldır korkunç yıkımlara yol açan bir iç savaş sürüyor. Bu savaşın arkasında uluslararası güç odakları, yarattığı yıkımın altındaysa yoksul işçi ve emekçiler var. Patlayan bombalar binlerce insanı katlederken şehirleri de yaşanamaz hale getiriyor. Yüzbinlerce insan yerini yurdunu terk etmek zorunda kalıyor. Türkiye’ye gelen Suriyeli göçmenlerin sayısının 2 milyona ulaştığı tahmin ediliyor. Bunların çoğu kadın ve çocuk.
Yaşadıkları ülkedeki zulümden veya açlıktan kaçan, ailelerini, tüm sevdiklerini geride bırakarak başka ülkelere sığınan yoksullar için yaşama tutunmak hiç de kolay olmuyor. Türkiye’ye mülteci olarak sığınan Suriyeli kadınlardan biri şunları söylüyor: “Kamptan kampa sürülüyoruz. Kaldığımız yerlerde çok insan ve çok gürültü var. İnsanlar koşulların zorluğu nedeniyle birbirlerine sabredemez hale gelmiş durumdalar. Suriye’de bir hayatımız vardı. Her şeyi bırakıp gelmek zorunda kaldık. Ama yine de her şey ölmekten iyidir.” Suriyeli kadınlar savaşın yarattığı belâların başında gelen tecavüzden de kaçıyorlar. Tecavüz Suriye savaşının rutin bir parçası haline gelmiş durumda. Vicdanı, aklı ve insanlığı bitiren savaş makinesi tarafından binlerce kadının gözlerindeki ışıltı çalındı. Savaş başladığından beri 6 binden fazla kadın tecavüze uğradı.Türkiye’nin Suriye sınırına yakın illerinde ve batıdaki büyük kentlerde parklarda yatan, önlerine koydukları “Suriyeliyim, zor durumdayım” yazan kâğıtlarla bir parça ekmek parası bulmaya çalışan insanları hepimiz görüyoruz. Ufacık çocuklar ve kadınlar kara kışın soğuğunda hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Ailelerini ve hayatlarını kurtarmak isteyen kadınlar, Türkiye’de tutunabilmek için kendi istekleri dışında ikinci, hatta üçüncü eş olarak evlilikler yapmaya zorlanıyorlar, aslında erkeklere satılıyorlar. Suriyeli kadınların çaresizliğinden yararlanan fırsatçılar ise onları satın alıyorlar.
Suriye sınırındaki Hatay, Gaziantep gibi illerde savaşın dehşetinden kaçan Suriyeli kadınları onlarla evlilik yapmak isteyen erkeklere pazarlayan aracılar var. Bu iş çaresiz kadınlara yardım etmek olarak sunuluyor. Oysa Suriyeli kadınlar, dillerini bilmedikleri bir ülkede tanımadıkları insanlarla yaşamak ve hem evin işlerini yapmak hem de erkeklerin zorbalığına ve şiddetine katlanmak zorunda kalıyorlar. Kendilerinin sebep olmadığı, belki de nedenini bile anlayamadıkları bir savaşın en büyük kurbanları oluyorlar. Oysa hangi ulustan olursa olsun emekçi kadınlar bu zorbalığı hak etmiyorlar.
Bu insanlık dışı vahşet patronların sömürü düzeninin ürünü ve bir parçasıdır. Suriyeli emekçi kadın kardeşlerimize de dünyanın tüm ezilenlerine de en büyük yardım onları yani kendimizi bu sömürü düzeninden kurtarmak için mücadele etmektir.
Kadın işçilerin mücadele tarihi savaşa, kapitalizmin yarattığı karanlığa karşı verdikleri sayısız başarılı mücadeleyle doludur. Emekçi kadınlar, kapitalist devletin ve sömürücü patronların karşısına örgütlü mücadeleyle dikilmeli, aşağılanma, sömürü, işsizlik ve savaşlar karşısında kendilerine biçilen rolü reddederek işçi sınıfının mücadele saflarında en önde yerlerini almalıdırlar.
Zentiva’da İşçi İşgali
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...