Buradasınız
Toplu Sözleşmeye Patron Hazırlığı
Sefaköy’den bir kargo işçisi

Merhaba arkadaşlar;
Ben bir kargo firmasında çalışıyorum. Toplu sözleşme sürecimiz başlayalı iki ay oluyor. Bu iki aylık süre içinde çeşitli çalışmalar yaparak TİS’e hazırlandık. Öncelikle sendika, işyerlerimizde toplantılar ve anketler yaptı, sorunlarımızı ve taleplerimizi belirledik. Tabii yeni haklar kazanmanın ve var olan haklarımızı geliştirmenin heyecanıyla her fırsat bulduğumuzda sohbet konumuz TİS oldu. Görüşmeler başladı ve görüşmelere işyeri temsilcileri de dönüşümlü olarak katılıyor. Görüşmenin ayrıntıları sendika ve görüşmeye katılan temsilciler tarafından bize aktarılıyor.
TİS görüşmelerine hazırlanan sadece biz işçiler değiliz. Patron da kendi cephesinde görüşmelere hazırlanıyor. Özellikle işyerlerinde eğitim ve bilgilendirme toplantılarının başlamasıyla beraber, işveren temsilcileri bizlere başka şeyler de anlatmaya başladılar. Sizlere biraz bunlardan bahsetmek istiyorum. Öncelikle yapılan grup toplantılarında bize “siz işçi değilsiniz. Kendinizi bir işçi olarak görmeyin. Hepiniz bu şirkette bir yönetici veya bir müdür olabilir, yüksek mevkilere gelebilirsiniz” zırvalıkları anlatılarak kandırılmak isteniyoruz. Yine aynı toplantılarda “en çok paketi kim dağıtıyor” uygulamasıyla en çok paket dağıtan arkadaşımız tespit ediliyor ve onu alkışlamamız isteniyor. Bütün işçilerin katıldığı toplantılar da oluyor. Bu toplantılarda da ayın elemanı seçiliyor. Şirketin yurtdışından üst düzey yöneticisinin işçilere “teşekkür” mahiyetinde bir mesajı okunuyor. Mesajın yurtdışından gelmesi de işe “ayrı bir renk” katıyor. Ayın elemanı seçilen arkadaşımıza hediye, plâket ve bir de konuşması için söz hakkı veriliyor. Sonrasında ise “hepiniz bu ödülü alabilirsiniz” diyerek bizi yarışa sokmayı da ihmal etmiyorlar. Yine böyle bir toplantıdan sonra işçi arkadaşlarımızdan birisi “daha düne kadar 700 işçi bir çay kaşığıyla çay karıştırıyorduk. Şimdi ne oldu da hediyeler dağıtıyorlar?” diyerek aslında işverenin niyetini özetledi.
Evet arkadaşlar, bizler örgütlenip sendikalı olmadan önce 700 işçi bir çay kaşığıyla çay karıştırıyorduk. 13-14 saat fazla mesai ücreti almadan çalışıyorduk. İşyerinde bütün işi biz yapmamıza rağmen adam yerine konmuyorduk. Bugün koşullarımız değiştiyse, işyerinde adam yerine konuyorsak, mücadele edip sendikalı olduğumuz içindir.
Patronlar da boş durmuyor elbet. İşçilere rekabeti, güvensizliği, bireyselliği aşılayarak birliğimizi zayıflatmaya çalışıyorlar. Bize hediyeler vermeleri, teşekkür etmeleri bizi sevdiklerinden veya düşündüklerinden değil. Tamamen kendi çıkarları için yapıyorlar. Bizler patronların bu yalanlarına kanmamalı, uyanık olmalıyız. Çünkü kazandığımız hakları onlar bize bahşetmediler, biz mücadele ederek aldık.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...