Buradasınız
Yakanın Rengiyle Ayrışma, Sınıfının Kimliğiyle Birleş!
Kültür Üniversitesi’nden bir öğrenci

Uzun zamandan beri beyaz yaka-mavi yaka kavramına takılmış bir şekilde “ama ikisi de aynı şekilde çalışıp sömürülmüyor mu?” sorusunu sorardım. Sorunun cevabını staj yaptığım dönemde aldım. Stajımı bir havacılık firmasının teknik alanında yaptım. Fakat ağır işlerin yapıldığı alanlara girmemiz yasaktı. Sanırım sırf bu yüzden dikkatimizi çekmişti oralar. Zor bela bulduğumuz staj imkânımızı yakma korkusuyla o alanlara girdik ve ne olduğunu öğrendik. Orada firma sahiplerine, yöneticilere oldukça öfkeli bir işçi kesimi vardı. O işlerde çalışırken sağlığını kaybetmiş işçiler, çalışma şartlarının ağırlığından, saatlerin uzunluğundan oldukça şikâyetçilerdi. Firmanın teknik alanı açıldığından bu yana orada çalışan bir işçi yaşadığı zorluğu şöyle ifade ediyordu: “Ben yıllardır burada çalışıyorum. Gençliğimi, sağlığımı buraya, bu atölyeye harcadım. Bu işlerde çalışarak bel fıtığı oldum. Şartlar çok kötü. Yaptığım işe göre çok uzun zamanlı çalışıyorum. Ekipler çok yetersiz. 5 işçinin yapacağı işi 3 işçi yapıyor.” “Şartları iyileştirmek için işçiler olarak bir adım attınız mı?” sorusuna ise çok farklı bir cevap verdi: “Biz teknisyenler olarak hiçbir şey yapmadık sizin için. Siz de boşuna uğraşmayın. 3 yıl daha okuyun, mühendis olup çıkın, ofislerde oturun. Bizim gibi bu ağır işleri yapıp sağlığınızdan olmayın.”
Beyaz yaka-mavi yaka ayrımının neden ortaya çıktığını daha iyi anlamıştım bu “tavsiye”den sonra. Burjuvazinin işçilerin birlikte hareket etmelerini önlemek, birbirine düşürmek için kullandığı bir tabirden öteye gidemezdi bu kavram. Gelin görün ki “beyaz yaka” diye tabir edilen, çalışma şartlarının çok daha iyi olduğu söylenen bu işçilerin de bin bir türlü sorunu vardı. Nitekim bilişim sektöründe çalışan Kod-A işçileri, bulundukları durumdan memnun olmadıkları için mücadele yolunu seçti. DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikasında örgütlendikleri için tehdit, baskı ve işten atılmalarla karşı karşıya kalan ve mücadele yolunu seçen Kod-A işçileri, beyaz yakalı işçilerin sorunlarını bir kez daha gözler önüne serdi. İşçi Dayanışması’nın Kod-A işçileriyle yaptığı bir röportajda direnişçi kadın işçiler, onları mücadeleye iten süreci şöyle anlatıyorlardı: “Kod-A Bilişim’de yaklaşık 90 kişi çalışıyoruz. Kocaman bir alanda dip dibe çalışıyoruz fakat birbirimizle hiçbir şekilde diyalog kuramıyoruz. Çünkü konuşmak yasak! Sabah işe geldiğimizde ‘günaydın, nasılsın’ bile demeden yerine geçip çalışıyorsun. Yemek molası, çay molası sınırlı. İşin aslı iki kişinin bir araya gelip sohbet etme, örgütlenme ortamı yok. Çoğumuz uzun yıllardır birlikte çalışıyoruz. Uzun süredir maaş sıkıntımız var.”
Üniversite okumak, ofiste çalışmak, şık kıyafetler ya da bir kravat, işçiyi işçi olma sıfatından çıkarmaz. Ya da başka bir sınıfın parçası yapmaz. İşçinin tanımı bellidir: Emek gücünden başka satacak bir şeyi olmayan ve emek gücünü ücret karşılığında satarak geçinen herkes işçidir. İşçileri “beyaz yaka-mavi yaka” diye sınıflandırmak, burjuvazinin yani patronların işçilerin birlik olmasını engellemesine yarar. Bu ayrım işçilerin bireysel hareket etmesine neden olur, aynı pencereden bakmasına engel olur. Kod-A işçilerinin de bize bir kez daha gösterdiği gibi “beyaz yakalılar”ın da sorunları var. Ve baskı-işten atma sarmalında mücadele ediyorlar. İşçi sınıfının tamamı gibi “beyaz yakalılar”ın da kurtuluş yolu kapitalizmi yıkmaktan geçiyor. Yapılması gereken; tek pencereden bakmak, ayrı pencerelerden bakan bütün işçileri mücadeleye katmaktır. Unutmayalım ki, birleşen işçiler yenilmezler!
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...