Buradasınız
“Yerin Dibine Batı Batıverin Emi!”
İzmir’den UİD-DER’li bir işçi
Marketin sebze-meyve reyonunda fiyatlara bakıyorum. Dolmalık biberler doksanlık nineler gibi buruşmuş. Fiyatı 4,99 lira. Kuru soğanın fiyatı 7,50 yani 1,5 dolar. Salatalığın etiketinde “badem 4,99” yazıyor. Salatalıkların her biri kocamış kabaklar kadar büyük. Üstelik solmuş, yumuşamışlar. Patates 5,99 lira. Hani 5,99 değil de, 6 lira olsa alamayacağız! Bu düzenin kâr için yapmayacağı hilebazlık yok. Bizlerin aklıyla alay ediyorlar. İşlerine geldiğinde deveyi pire kadar küçük göstermek ve inandırmak için şapkadan fil bile çıkartırlar. Elbette yersen! Çürüyene kadar tezgâhta tutarlar da fiyatını aşağı çekmezler. Hele hele ücretsiz hiç vermez, ama çöpe attırırlar. İliğini kuruttuğu, iflahını kestikleri kendi işçilerine bile vermezler. Bilirler çöpe attıkları yerine yeni gelecek ürünle daha çok kâr edeceklerini.
Giyiminden, esmer teninden Egeli olduğu belli olan bir kadın da sebze-meyve reyonunun önünde dolanıyor. Soğanın fiyatına ve soğanlara baktı dikkatlice. Patateslerden birini eline alıp yokladı. Yerine fırlattı. Dolmalık bibere baktı. Hepsi buruşmuş. Gözleri marketin içine, kasaya doğru dikildi. Öyle bir bakıştı ki, ormanı ateşe veren bir doğa düşmanına, burnundan soluyan gergedan gibiydi bakışları! Sonra kapıya iyice yaklaştı. Kasada duranla göz göze gelmek istiyordu anlaşılan. “Yerin dibine batı batıverin emi. Herbirşem gasalada gokuşup, çürüyüp duru. Çürütü çürütüverip, çöpe atasınız. Ucuza veseniz olma mı? Vemezsiniz vemezsiniz. Çöpe ata, üstünem de çöple atasınız da vemezsiniz. On günden beri, beklep durum, dolmalık biber almem deyi. Domuz dölle, domuzla bilen sizden daha az zara veri, darlaya, bağa, bahçe. Geberin emi, geberin.” Öfkeyle baktı bir kez daha. “Ne oluvedi aba, herbirşem bahalı de mi?” diye sordum. Market arabasını hınçla itti. “Bahalı ne dimek gadeş, ateş bahası. Bu yaşıma gelivedim de, suvanın 7 lira oluvediğini gömedim. Gıtlık disen, gıtlık yok. Herbirşem darlada va. Gıtlık oluverse, heç na bu dezgada çürü mü? Emme herbirşemin fiyatı el yakıveriyon. Yerin dibine batı batıvesin bu zenginle.” Tükürür gibi baktı bir kez daha marketin içine doğru. Sonra “heçkimsem almeyivesi bakem. Kime satıvecekler domuz dölle?” dedi.
Marketin içine geçtim. Kasada yirmili yaşlarda bir kadın işçi çalışıyor. “Kolay gelsin, abla sebzelerin fiyatına fena öfkeli. Üstelik sebzelerin çoğu bozulmaya başlamış. Ama fiyatları ablanın öfkelendiği kadar var” dedim. Genç işçi kızımız, “abiciğim bizim elimizden mi sanki? Kontrole gelen müdürler ‘tezgâhta çürüse de fiyatları indirmeyeceğiz. Fiyatları indirirsek, hem rakiplerimizle rekabet edemeyiz, hem de ucuza alanlar fazla fazla alırlar. Ondan sonra bir hafta, on gün uğramazlar’ diyorlar.” “Siz kaç saat çalışıyorsunuz?” diye sordum. “Ben vardiyalı çalışıyorum. Ama hiç tatil günüm yok. Vardiyalı çalışanlar 9 saat çalışıyor. Vardiyalı çalışanlara tatil günü vermiyorlar. Normal çalışanlar 12 saat çalışıyor. 12 saat çalışanlar haftada bir gün tatil yapıyorlar. Ben bu akşam gece saat 12’de işten çıkacağım. Ama yarın sabah saat 6’da tekrar işe geleceğim. Eve gidince evin işlerini bitirip yatacağım. En fazla 4-5 saat uyuyabileceğim. İşe gelmeden de eşime kahvaltı hazırlamam gerekiyor. Ne yapayım? Çalışmaya mecburum. Ev aldık. Kredi borcumuz var” diye anlattı koşullarını.
İşte bir haftadır dolma yapmak için fiyatların düşmesini bekleyen bir kadın. Diğer tarafta haftada bir gün bile dinlenme hakkı olmadan ve vardiyası sürekli değiştirilen başka bir kadın işçi. Görüldüğü üzere, dolmalık biber için de, kuru soğanın tepesine özgürce yumruk indirip yemek için de, tatil günü için de, ücretlerin arttırılması için de, ayağımızı uzatıp kaliteli bir uyku çekmek için de mücadeleden gayrı bir çıkış yolumuz yok.
Kuşçunun Fikri
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...