Buradasınız
“ANA”

Rus yazar Maksim Gorki’nin Ana adlı romanı, Pelageya Nilovna’nın ve aynı fabrikada çalışan işçilerin yoksulluk ve sefalet içerisinde süren yaşamlarını anlatarak başlar. Küçük yaştan itibaren ağır koşullar altında çalışırken rızası alınmadan kocasıyla evlenmek zorunda kalır. Evlatlık olarak çok küçük yaşta yanına aldığı Pavel ve kocasıyla birlikte çileli bir yaşamı sürer. Çevresindeki herkes gibi, yaşamları çalışmakla geçtiği halde, ağır yoksulluk altında inlemektedirler. Kocası yaşama olan hıncını eşinden ve oğlundan çıkarmaktadır. Dayak ve küfürlerle geçen uzun yılların ardından kocası yakalandığı bir meslek hastalığı sonunda yaşamını yitirir.
Yaşama bir şekilde tutunmaya çalışan Ana, oğlu Pavel’in davranışlarının çok değiştiğini fark eder. Oğlunun eve sık sık gelen misafirleri ve konuştukları konular bambaşka bir yaşama ait gibi gelmektedir. Önce kaygılanır Ana. Oğlunun başına kötü bir şeyler gelmesinden korkmaktadır her ana gibi.
Fakat misafirlerle ve oğluyla her konuşmasında onların dışarıdaki herkesten farklı olduklarını kavrar. İşçilerin çalıştıkları halde neden sefalet içinde yaşadıklarını, patronların işçilerin sırtından nasıl zenginleştiklerini, yoksulluğun bir kader olmadığını dinledikçe öğrenir. Öğrenme isteği daha da artarken, işçilerin yaşamını ve nasıl sömürüldüklerini anlatan kitapları okuyabilmek için okumayı öğrenir.
Bu arada Çarlık polisi işçiler üzerinde ağır bir baskı uygulamaktadır. Çünkü egemenler işçilerin uyanmaları halinde birleşip bir güç haline gelmelerinden korkmaktadırlar. Pavel ve arkadaşları ise işçiler için onları bilinçlendiren ve mücadeleye çağıran bildiriler hazırlamakta, gizlice dağıtmaktadırlar. Yaşadıkları kentte yasak olduğu halde ilk defa 1 Mayıs yürüyüşü yaparlar. Yürüyüş sırasında Pavel birkaç arkadaşıyla birlikte tutuklanır.
Ana da bu mücadelede insanın gerçek değerini kazandığını fark etmiştir. Öğrendiklerini ve duyduklarını diğer işçilere de ulaştırmak için, oğlunun çalışmalarını bıraktığı yerden devam ettirmek ister. Çalışmaya başladığı fabrikada, bildirilerin işçilere ulaştırılmasını sağlar. Böylece bir yandan oğlunun yolunu gözlerken bir yandan mücadeledeki yerini alır.
Oğlu tutuklandıktan çok sonra mahkeme günü gelmiştir. Mahkeme salonunda sözü alan Pavel, işçileri inim inim inleten, açların sayısını arttıran, mücadele edenleri hapse tıkan sömürü düzeninin bütün pisliklerini öyle bir ortaya serer ki, sanki sanıkla yargılayan yer değiştirmiştir. Beklendiği üzere davanın sonunda Pavel sürgünle cezalandırılır.
Ana, mücadeleyle geç tanıştığı halde, ömrünün geri kalanını mücadeleye adar. Pavel’den ve arkadaşlarından duyduğu her şey gerçektir. Patronların sömürüsü, hayvan yerine konulan işçilerin açlığa mahkûm edilmeleri, hastalıklar, iş kazaları… Fabrikada işçilere, efendilerinin sömürüsü altında inleyen köylülere “gerçekleri” anlatan bildiriler ulaştırır. Son nefesini de işçilere “gerçekleri” anlatırken verir.
Ana, mücadele sayesinde, sömürünün olmadığı, açlığın olmadığı bir dünyanın mümkün oluğuna ve bunun için mücadele edilmesi gerektiğine inandı. Onun “gerçekleri” haykıran sözlerini boğmak isteyenlere son sözü “gerçeğin ateşini kan denizinde söndüremezsiniz” oldu.
Ana romanında, yüz yıl öncesinin Rusya’sında yaşamlarından ve mücadelelerinden kesitler verilen Rus işçiler, Çarlığa ve onun temsil ettiği her türlü sömürü ilişkisine karşı büyük bir mücadele yürüttüler. Sonunda 1917’de Çarı başlarından defettiler ve kendi iktidarlarını kurdular. İşçi sınıfı o zamandan bu yana dünyanın dört bir yanında mücadele ederek pek çok kazanım elde etti. Fakat sonrasında örgütlülük ve mücadelede zayıfladıkça bu hakların birçoğunu koruyamadı ve kaybetti. Bugünkü çalışma koşullarımız, her geçen gün kırpılan haklarımızla neredeyse yüzyıl öncesini andırıyor. Birçok işçi kardeşimiz haklarını bilmediği için, patronun her dediğini doğru kabul ediyor, hakaretleri karşısında boyun büküyor. Dahası aynı tezgâhta çalıştığı arkadaşına güvenmiyor. İşte bunların sonucu: Fabrikalarda mola sürelerimiz kırpılıyor, fazla mesai ücretlerimiz geciktiriliyor, çalışma saatlerimiz ölçüsüzce arttırılıyor, ücretlerimiz üretim arttığı halde çok düşük oranda zamlanıyor, kıdem tazminatımıza el koyuluyor, patronlar kriz geçirdiğinde zararlarını bizim fonlarımızdan karşılıyorlar, hakkımızı istediğimizde veya sendikada örgütlenmek istediğimizde işten çıkarılıyoruz… Patronların yalanlarına ve saldırılarına karşı tek ilacımız, kendi sınıfının gücüne güvenmek, örgütlenmek ve mücadele etmektir.
- İşçi Sınıfının ve Ezilenlerin Gerçek Sanatçıları Mücadelemizde Yaşıyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Jack London: İşçi Sınıfının Kalbinden Bir Yazar
- Sömürü Düzenine Paydos Örgütlü İşçilerle Gelecek
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- “Mübadele Öyküleri” İzmir’den Anlatıyor…
- Ana Romanı ve Bugüne Yansıyanlar
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Savaşın Gerçek Yüzünü Anlatan İki Kitap
- Sarı Mehmet Olmak!
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Şikago Mezbahaları ve Kapitalizm
- Cefakâr Galip Ustalar ve İnsanlığın Özgürlük Bahçesi
- “Ölümün Ağzı”
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Büyük Biraderler İş Başında!
- Rıfat Ilgaz: Ses Ol, Işık Ol, Yumruk Ol!
Son Eklenenler
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....
- Pakistan’da binlerce tekstil işçisi, hakları için haftalardır mücadele ediyor. Arjantin’de emekliler her Çarşamba günü düzenledikleri protestolar devam ediyor. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT) üyesi toplu taşıma...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair, Kamu İşveren Heyeti teklifinin açıklanmasının ardından, 13 Ağustos Çarşamba günü Türkiye’nin pek çok kentinde ortak basın...
- Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye...
- Egemenler zenginlik, güç ve iktidar uğruna kavga ederken bunun bedelini hep işçilere ödettikleri için oyunlarında, şiirlerinde işçileri emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırıyordu Brecht. Kendisi 1898’de doğmuştu ve çocukluğu dünyanın da Almanya’...
- 12 Ağustos gece saatlerinde Evrensel Gazetesinin İzmir/Alsancak’ta bulunan bürosuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Gazetenin tabelası hedef alınarak 7 kurşun sıkıldı. Saldırının ortaya çıkmasının ardından bir kişi gözaltına alındı.
- Trendyol Go işçileri, artan iş yükü, düşen kazançlar ve şirketin aldığı tek taraflı kararlar nedeniyle 11 Ağustos’ta Bursa’da eylem gerçekleştirdi. HepsiJet işçileri işyerindeki ağır çalışma koşulları, sendikal örgütlenmeye yönelik baskılar, ücret...
- Kamu İşveren Heyeti 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ilk zam teklifini 12 Ağustosta açıkladı. İktidar 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6, 2027...