Buradasınız
İş Kazaları: Vahim Durumumuzu Ancak Biz Değiştirebiriz!
“Tüm dünyadaki verilerle kıyaslandığı zaman, Türkiye’deki iş kazaları ve özellikle ölümle neticelenen iş kazaları açısından oldukça vahim bir sonuç ortaya çıkıyor.” Bu sözlerin sahibi ne bir işçi ne de bir sendikacı. Bu sözlerin sahibi hükümetin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer. Demek ki artık mızrak çuvala sığmıyor. Bakanlar dahi acı gerçekleri ifade ediyor. Gazetelere yansıyan son haberlerde ölümle sonuçlanan iş kazalarında Türkiye dünyada, Hindistan ve Rusya’dan sonra üçüncü, Avrupa’daysa ilk sırada bulunuyor. Gerçekler bu denli yakıcı hale gelmişken artık biz işçilerin de hiç vakit kaybetmeden yapacağı çok şey var.
Geçtiğimiz Haziran-Temmuz aylarında madenlerde, tersanelerde, inşaatlarda, kot kumlamada ve daha birçok sektörde ardı ardına yaşanan iş cinayetlerinde yüzden fazla işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. Birçoğu, taşeron firmada çalışan işçiler, sigortasız, düşük ücret ve ağır iş yüküyle çalışıyorlardı. Madenlerde, günlerce işçilerin cesetleri yerin altından çıkarılmadı, silikozis hastalığına yakalanan işçiler gün gün ölümü bekliyorlar. İşçi kardeşlerimiz hayatından olurken, iş cinayetlerinin sorumluları olan patronlara ise hiçbir ceza verilmiyor. Hepsi korunuyor, kollanıyor. Başbakan “bu işin doğasında ölüm var” diyerek patronlara arka çıkmakta gecikmedi. Oysa Zonguldak Karadon Maden Ocağında 17 Mayısta meydana gelen ve 30 işçinin öldüğü grizu patlamasında suçun yüzde 30’nun devlette, yüzde 70’in ise taşeron firmada olduğu açıklandı, rapor yayınlandı.
Hükümetin Çalışma Bakanı kendi deyimi ile oldukça vahim olan bu duruma ve tepkilere karşı “İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu” ile ilgili yeni bir kanun taslağı hazırladı. Patron örgütleri ve sendikaların da görüşlerinin alındığı kanun tasarısına bir bakalım: İşçiler, getirilmek istenen düzenlemeye göre, ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kaldıklarında patrona başvurarak durumun tespitini isteyecek ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep edecekler. İşçilerin başvurusunu dikkate alıp inceleyen patron şikâyeti haklı bulursa işçiler, gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbiri alınıncaya kadar iş bırakabilecekler. Yani gerçekte işçileri koruyacak bir yasal düzenleme söz konusu değildir. Yasa işçilere doğrudan iş bırakma hakkı tanımamakta, son sözü patrona bırakmaktadır ki, hiçbir patron “buyurun çalışmayın” demez, dememektedir.
Yasa tasarısında şunlar da var: “mesai saatleri içinde iş güvenliği ve sağlığı eğitimleri verilecek”, “çalışan işçilerin iş sağlığı ve güvenliği konusunda oluşturulacak kurulda işçilerin fikirleri alınacak”, “50 işçi kriteri kaldırılarak işyeri hekimi ve işyeri güvenlik uzmanı bulundurulacak”, “düzenlemelere uymayan patronlara 100 ila 8 bin liraya kadar para cezası verilecek.” Tüm bu maddelerin bir kısmı halen yürürlülükte olan mevzuatta da var. Fakat gerçekte bu düzenlemeler iş kazalarının ve ölümlerin önüne geçemez. İş kazalarına neden olan işçilerin eğitimsiz olmaları değil, alınmayan önlemler, yoğun ve yorucu iş temposudur. Ayrıca patronların işçilerin fikirlerini ne kadar dikkate alacağı malum… Tüm buna rağmen patronlar örgütü Türkiye İşverenler Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) kanun tasarısına karşı çıkarak patronların sırtına ağır yük bindirildiğini, asıl sorumlunun işçiler olduğunu söyleyecek denli küstahça açıklamalarda bulundu.
Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre Türkiye’de yılda 170 bin iş kazası meydana geliyor. Bu kazalarda yılda bin 140 işçi hayatını kaybederken 2 bin 850 kişi sakat kalıyor. Yaşanan iş cinayetlerine rağmen patronların bu kadar rahat olmasının nedeni biz işçilerin örgütsüz oluşudur. İşçi sağlığı ve güvenliği için yeterli düzeyde mücadeleyi yükseltebilmiş değiliz. Tek başına sesini çıkaran işçiler derhal işten atılıyor. Sendikalara yerleşmiş bürokrat sendikacılar ise işçilere önderlik ederek, patronlardan hesap soracak bir mücadeleye niyetli değiller. Hatta mücadeleci işçilerin önünü kesiyor bu sendika bürokratları.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen sinip bir köşeye çekilmemeliyiz. Yaşanan iş cinayetlerinde sendikalar yasaları, patronlar işçileri suçluyor, hükümetse “kader” diyor. Herkes topu birbirine atarken yeni yeni iş cinayetleri kapımızı çalıyor. Her geçen gün vahimleşen çalışma koşullarını değiştirmek ancak biz işçilerin elindedir. İşçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almak, insanca koşullarda çalışma hakkı kazanmak biz işçilerin örgütlü mücadelesiyle mümkündür. Can güvenliğimizi korumak için kendimize güvenmeliyiz. Her gün her saat karşı karşıya kaldığımız tehlikelere boyun eğerek yaşamak mümkün değildir. Çalıştığımız işyerlerinde sağlık ve güvenlik önlemlerinin alınması için birleşmeli ve mücadele etmeliyiz.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulları Kurulsun ve İşçilerin Denetimine Verilsin!
“ANA”
Gazap Üzümleri
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- Fernas madencilik ve Akcanlar Tekstil işçileri günlerdir seslerini duymayan Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Polonez işçilerine bir kez daha saldıran çevik kuvvet polisi işçileri ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara...
- Diyarbakır’a bağlı Merkez Bağlar ilçesinde 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylülde dere kenarında bir torbanın içinde bulundu. Türkiye’nin çeşitli illerinde Narin’in katledilmesine karşı...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...