Buradasınız
15-16 Haziran Direnişini Unutma
Kardeşler, 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin üzerinden 40 yıl geçti. 40 yıl önce, nüfusu iki milyonu biraz aşan İstanbul’da 150 binin üzerinde işçi sokaklara döküldü. Patronlar sınıfı ve onların sözünden çıkmayan Adalet Partisi hükümeti, DİSK’in önünü kesmek ve yükselen işçi hareketine büyük bir darbe vurmak istiyordu. Bu kapsamda hazırlanan yasayı meclis gündemine getirmişlerdi. Ama İstanbul’dan Kocaeli’ye uzanan bölgede 150 bin işçi şalter indirip sokağa indi. DİSK’e ve işçi hareketine vurulmak istenen darbeye “hayır” dedi, meclisteki yasaya karşı çıktı. İki gün boyunca sokaklar ve meydanlar işçilerin sloganlarıyla inledi. Birleşen, kaynaşan, kendilerine olan güvenleri artan ve “örgütüme-sendikama dokundurmam” diyen işçiler karşısında patronlar korkuya kapılmışlardı. Bu korku onların kaçmasına neden olmuş ve arkalarına bakmadan İstanbul’u terk etmişlerdi. 1970 yılının 15-16 Haziran günleri boyunca işçi kitleleri bir yumruk gibi birleştiler ve bu birleşme karşısında hükümet geri adım atmak zorunda kaldı. DİSK’i hedef alan yasa geri çekildi.
Geçmişimizde başka büyük mücadeleler de var. 1980 öncesinde işçilerin verdiği mücadeleler patronların yüreğine korku salıyordu. Çünkü işçiler örgütlüydüler. Sendikalarına sahip çıkıyor ve sendikaların mücadele etmesi için basınç bindiriyorlardı. Ya bugün?! Bugün işçi sınıfının çok küçük bir kısmı sendikalıdır. Ama onların sendikalılığı da kâğıt üzerinde kalmaktadır. Yani gerçekte işçi sınıfı örgütsüzdür. İşte tam da bundan dolayıdır ki, patronlar dizginsizce saldırabiliyorlar. İşte bundan dolayıdır ki, sendikaların başına çöreklenmiş bürokratlar mücadeleden yan çiziyorlar ve işçilerin verdiği mücadeleleri baltalıyorlar. Genel iş bırakma kararının alındığı 26 Mayısın boşa çıkartılması, bunun son örneği olmuştur.
Kardeşler, hatırlanacağı gibi, Tekel işçilerinin Ankara’nın kara kışında verdikleri mücadele büyük bir yankı yaratmıştı. Tekel direnişi etrafında gelişen mücadele sendika bürokratlarını basınç altına sokmuş ve bürokratlar bazı eylem kararları almak zorunda kalmışlardı. Bunlardan biri de 26 Mayısta genel iş bırakma kararıydı. Türk-İş, DİSK, KESK ve Kamu-Sen başkanları bir araya gelerek 12 maddelik bir talepler listesi sıralamış ve eğer hükümet bu talepleri 26 Mayısa kadar yerine getirmezse Türkiye çapında iş bırakacaklarını açıklamışlardı. Taleplerden kimileri şunlardı:
- Başta 4/C olmak üzere güvencesiz ve kuralsız tüm istihdam uygulamalarından vaz geçilmesi ve bu alandaki yasal düzenlemelerin değiştirilmesi; iş güvencesinin çalışma yaşamında temel bir hak olarak uygulanması; geçici işçiliği bir kölelik düzeni olarak yaygınlaştıran ve kamuoyunda “kiralık işçilik” olarak bilinen düzenlemeyi yasalaştırma girişimlerinden tümüyle vaz geçilmesi; taşeronlaştırmaya son verilmesi.
- Çalışma hayatını düzenleyen yasaların ILO ve AB normlarına uyarlanması; çalışanların örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması; kamu çalışanlarının grevli toplu sözleşmeli sendika hakkının güvence altına alınması.
- Kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldıracak her türlü yaklaşımdan vazgeçilmesi.
- İşçilere ait olan işsizlik sigortası fonunun amacı dışında kullanılmaması.
- Çalışma hayatının sözleşme biçimleri, çalışma süreleri ve ücret yönünden insan onuruna yakışır iş temelinde düzenlenmesi için gerekenlerin yapılması.
- İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin iş cinayetlerini de önleyecek şekilde yasal güvenceye kavuşturulması.
Ancak alınan genel iş bırakma eylemini güçlü bir şekilde hayata geçirmek için sendikalar üzerlerine düşen görevi yapmadılar. 26 Mayısa dönük işyerlerinde hiçbir çalışma yapılmadı. Ama utanmaz sendika bürokratları her konuşmalarında 26 Mayıstaki genel iş bırakma eyleminden söz ettiler. Ta ki 26 Mayısa birkaç gün kalana dek! İleri sürülen taleplerin hiçbirisi yerine getirilmediği ve hükümetin bu yönde olumlu bir açıklaması olmadığı halde, sendika konfederasyonları başkanları 26 Mayıstaki “bir günlük genel iş bırakma” eylemini, tümüyle göstermelik “bir saatlik iş bırakma” eylemine dönüştürdüler. Bir kez daha görüldü ki, sendikaların tepesinde oturan bürokratlar işçi mücadelesinin önünde büyük bir engel oluşturmaktadır.
Fakat İşçi Dayanışması’nı okuyan işçiler bürokratların işçi mücadelesini baltalayan uğursuz rollerine şaşırmadılar. Hatta bunun böyle olacağını bültenimizde yazdık. Biz UİD-DER’li işçiler biliyoruz ki, işçiler işyerlerinde sağlam bir örgütlülük yaratmadıkça, taban örgütlülüklerini geliştirip güçlendirmedikçe ve sendikalarını ele geçirip sahip çıkmadıkça güçlü bir mücadele örgütlenemez. Böyle bir örgütlülük ve mücadele olmadan ne Kavel destanı, ne 15-16 Haziran direnişi, ne DİSK Maden-İş’in görkemli grevleri, ne de 1980 sonrasında 12 Eylül faşist cuntasının işçilerin greve çıkmasını olanaksız kılmak üzere hazırladığı yasalara rağmen örgütlenen NETAŞ grevi olurdu.
Kardeşler, buradan çıkan sonuç bellidir: Yukarıda sıralanan talepleri hayata geçirmek için 15-16 Haziran ruhuyla girişilecek bir mücadeleye ihtiyaç var. Sermayenin işten atma saldırısını, iş saatlerinin uzatılmasını, iş kazalarını ve ölümleri, ücretlerin düşürülmesini, taşeronlaştırmayı, esnek çalıştırmayı ve sendikasızlaştırmayı durdurmanın tek yolu böylesi bir mücadeledir. Fakat taban örgütlülüklerimizi güçlendirmeden ve bürokratları sendikalarımızdan def etmeden böylesi bir mücadeleyi başarıya ulaştıramayacağımızı da bilelim.
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Kemal Türkler’in Mücadelesi ve Bugüne Mirası
- Kemal Türkler ve Mücadeleci Sınıf Sendikacılığı
- MESS Grevlerinin 45. Yılında Metal İşçilerinin Mücadelesini Hatırlamak
- 30. Yıldönümünde Zonguldak Madencilerinin Uzun Yürüyüşü
- Tütüne Emek Veren Kadın İşçiler Anlatıyor
- Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!
- Eylül 1976: İşçilerin DGM Direnişi
- Bir Devir ve Bir İşçi Lideri: Kemal Türkler
- İki Farklı Dönem, İki Sözleşme ve İki Bildiri
- Maden-İş MESS’in Oyunlarını Nasıl Boşa Çıkarttı?
- Kavel’den Bir Anı, Geçmişten Bir Miras
- Maden-İş’teki Gömleğin Sırrı Neydi?
- “Bölge’ye Gidince Annemle Barıştım”
- “Baba İşveren” İmajı İle Mücadele
- “Kadın İşçiler Zampik-İş’e Aldanmadı”
- Maden-İş Karşısında MESS’in İzlediği Yol
- Maden-İş İşçilerle Bağını Nasıl Geliştirip Güçlendirdi?
- Morrison Şirketi ve Amerikalı Sendikacı John Thalmayer
Son Eklenenler
- İstanbul’da Maltepe Belediyesi ile İzmir’de Buca Belediyesi işçileri, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi İktisadi İşletmelerde çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktılar. Çeşitli illerden gelerek...
- “Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz.” Erdoğan’ın 2015’te söylediği bu sözlerin amacı işçi...
- İspanya’da 29 Ekimde yaşanan sel felaketi Valencia bölgesinde 250 insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Onlarca insan hâlâ kayıp. Şehir, evler harap olmuş durumda. Felaket boyunca kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan, sevdiklerini,...
- Kanada’nın batı eyaleti Britanya Kolumbiyası limanlarında işçiler, 4 Kasım itibariyle 72 saatlik grev kararı aldılar. Geçtiğimiz yıldan bu yana Kanada’nın çeşitli limanlarında gerçekleştirilen kısmi grevlerin ardından gelen yeni grev kararı, devam...
- Son zamanlarda siyasi iktidar vergi düzenlemeleri konusunda sınır tanımayan bir performans sergiliyor. O kadar ki hiç harcamadığımız ya da hiç almadığımız şeylerden bile vergi almak için kolları sıvadı. 100 bin liranın üzerinde kredi kartı limitine...
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...