Buradasınız
1998 Şişecam Makine Kalıp Grevi Dersleri
Makine Kalıp grevcisi bir işçi

Dostlarım, makine kalıp grevi, sınıf mücadelesiyle tanışmam açısından hayatımda önemli bir dönemeç noktasını oluşturur. Benim 24 yaşında genç bir işçi olarak başladığım ilk fabrika deneyimimdi. 2 yıl gibi kısa bir süre çalıştıktan sonra sendikalaşma sürecinin başlamasına tanıklık ettim. Bu işyerinde 1 yılı aşan bir süre sendikalaşma mücadelesi verdik. Daha sonra 6 ay süren bir grev deneyimi yaşadık. Bu mücadele sayesinde örgütsüz hiçbir şeyin yapılamayacağını öğrendim. Ben örgüt denince aşırı ürkerdim. Bu süreç bana şunu öğretti ki; ben ve birçok işçi kendi değerlerimize yabancılaştırılmışız. Patronların ideolojik yönlendirmesi altında kalan işçiler örgüt kelimesinden ürküyorlar. İşte benim yaşadığım sendikal deneyim bunun ne kadar yanlış olduğunu, somut yaşantım içinde tekrar tekrar gösterdi. Ben ve birçok mücadeleci işçi, bu deneyimlerden çok şey öğrendik. Bu deneyimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şişecam’ın Topkapı’da bulunan Makine Kalıp fabrikasında çalışıyordum. 240 işçinin çalıştığı bu fabrika Şişecam’a üretimin yanı sıra, orduya silah yedek parçası ve mekanizmaları üreten ve ağır sanayi işkoluna giren bir fabrikaydı. Bu fabrikada sendikal örgütlenmeyi başlatan ise sadece üç kişiydi. Biz bunu çok sonradan öğrendik tabii ki.
Bu üç işçinin çalışmalarından, dürüstlüklerinden, mertliklerinden hem işçi arkadaşları hem de ustabaşılar, şefler ve hatta müdürler etkileniyorlardı. Benim mücadele yaşamımda bu üç işçinin çok büyük etkisi var. Örnek davranışlarıyla benim ilham kaynağım oldular diyebilirim. Çünkü bu üç işçi, aynı zamanda bilinçli birer öncü işçi olduğundan, fabrikada çalışmak dışında işçileri birleştirici birçok etkinliğe de imza atıyorlardı. Her gün bir sonraki günün planını yapıp, işçilerle bağlarını nasıl güçlendireceklerine kafa yoruyorlardı. Bir süre sonra kendi etraflarında toplanan 9-10 kişilik bir ekip örgütlediler. Bunu, herkesin bildiği çok basit organizasyonlar yaparak ya da yapılan organizasyonlara katılarak sağlıyorlardı. Örneğin, bölümler arası futbol turnuvaları yapıyor, yaz ve kış aylarında ayrı ayrı geziler düzenliyorlardı. Evlenen, vefat eden bazı işçilerin özel günlerine tüm yakın buldukları işçilerle birlikte katılıyorlardı. Fabrikada en ufak bir haksızlık karşısında dahi toplu hareket etmeyi örgütlüyorlardı. Zamanla bu işçiler fabrikada bir çekim merkezi ve sözü dinlenilen insanlar haline geldiler. Bu ekip kendi etrafında 40-50 kişilik bir geniş halka oluşturmuştu. Mücadele ilerleyip de patronun sözcüleri (müdürler ve şefler) baskıyı artırdığında, bu 40-50 kişilik grup aynı anda harekete geçebilmişti.
Buradan çıkarmamız gereken en önemli sonuç, hepi topu üç işçinin bile, yeterince bilinçli ve kararlı olduğunda koca bir fabrikayı örgütleyebilmesidir. Fabrikalarda patronların üç kişinin bir araya gelmesinden neden korktuğunu da böylece daha iyi anlıyoruz. İşçiler kendi sorunlarını tartışmaya başladığında, o üç kişi ile kalmıyor. Artık üç kişi, üç kişi olmaktan çıkarak bir ekip haline geliyor. Bu kararlı ekip sayesinde tüm işçiler örgütlenmeye ve ortak bir amaç uğruna bir araya gelmeye başlıyorlar. Eğer böyle bir ekip yoksa ve işçiler örgütsüzse, şeflerin, müdürlerin baskısı ne kadar ağır olursa olsun, haksızlıklar ne kadar artarsa artsın, işçiler patrona örgütlü bir karşı duruş sergileyemezler. Bireysel yapılan çıkışlar ya işçinin atılmasıyla ya da diğer arkadaşlarından yalıtılmasıyla sonuçlanır. Başarı elde edilemez ve hatta çoğu durumda işçiler, koşullar artık dayanamadıkları bir noktaya geldiğinde, çareyi işi bırakıp başka bir fabrikaya gitmekte bulurlar. Oysa çalışma koşulları ve sömürü her yerde benzerdir.
Ama bu deneyimleri çok az işçi yaşar ve duyar. Bu deneyimleri anlattığımızda ise işyerlerindeki işçi arkadaşlarımız genellikle aynı cevabı verirler: “Siz başarmışsınız ama bizim işçilerden adam olmaz” veya “bizim işyerinin koşulları çok farklı, bizde örgütlenmek imkânsız!” Ne yazık ki işçi arkadaşlarımız örgütsüz ve dolayısıyla da bilinçsiz oldukları için, birbirlerine güvenmiyorlar ve bu şekilde konuşuyorlar. Ama Makine Kalıp fabrikasında da başlangıçta durum farklı değildi. Fakat kararlı bir ekip sabırla çalışarak bunu kırmayı başardı.
İşin aslı şu ki, hangi işkolunda veya fabrikada çalışırsak çalışalım sorunlarımız aynıdır ve dolayısıyla çözümlerimiz de aynıdır. Bilinçli ve kararlı olursak, her fabrikada etrafımıza toplayacak işçiler bulabileceğimize, tüm fabrikayı örgütleyebileceğimize yürekten inanıyorum. Eğer birbirimize “işe yaramaz” ve “adam olmaz” gözüyle bakıyorsak, bilelim ki bu bakış açısı patronun çıkarınadır. İşçi arkadaşlarımıza güvenmediğimiz, onlarla yeterince ilgilenmediğimiz ve meseleye yeterince kafa yormadığımız müddetçe örgütlenemeyiz. O halde kabahati birbirimizde bulmadan, önce küçük ama sağlam ekipler örgütlemeye girişmeliyiz. İşçiler örgütlendiklerinde ve mücadele ettiklerinde ne denli güçlü olduklarına kendileri bile şaşırırlar. Biz bunu Makine Kalıp’ta yaşayarak öğrendik ve tecrübe ettik. Örgütlülük işçiye güç ve onur verirken, patronların yüreğine korku salar.
Sigortalı Çalışmak Hakkımızdır!
Doğru Bellediğimiz Yanlışlar
- Sefalet Zammı Dayatmasına, İşten Atmalara Karşı İşçi Mücadeleleri
- Soygun Değil de Ne?
- İzmir’de Grevci İşçiler Sefalet Dayatmasına Hayır Dedi
- DYO Boya Grevi Kazanımla Sonuçlandı
- İşçiler, Emekliler Sefalet Dayatmasına Karşı Mücadeleyi Büyütüyor
- Buca Belediye İşçilerinin Anlattıkları
- Çiğli Belediyesinde İşten Atılan Kadın İşçilerin Mücadelesi Sürüyor
- Kamu Emekçileri, Öğretmenler, İşçiler Mücadele Ediyor
- Polonez İşçilerine Selam Olsun
- Bize Ekmek Yoksa Size Pasta Yok!
- Buca Belediyesi İşçileri Ücret Gaspına Karşı İş Bıraktı
- Hak Gasplarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçi Mücadeleleri
- Reckitt İşçilerinin Grevi Kararlılıkla Sürüyor
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevi Bitti Ama Grev Nefreti Bitmedi
- Bayramın Üçüncü Gününde KRT İşçileriyle Dayanışma
- KRT Çalışanlarından Eylem
- Reckitt Benckiser Grevcilerini Ziyaret Ettik
- Portakal-Porvil Grevi Kazanımla Sonuçlandı
- Genel-İş Sendikası İzBB Grevi Hakkında Basın Açıklaması Yaptı
- Sağlıktan Petrokimyaya İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Netaş Grevi İlham Vermeye Devam Ediyor
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Kemal Türkler’in Mücadelesi ve Bugüne Mirası
- Kemal Türkler ve Mücadeleci Sınıf Sendikacılığı
- MESS Grevlerinin 45. Yılında Metal İşçilerinin Mücadelesini Hatırlamak
- 30. Yıldönümünde Zonguldak Madencilerinin Uzun Yürüyüşü
- Tütüne Emek Veren Kadın İşçiler Anlatıyor
- Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!
- Eylül 1976: İşçilerin DGM Direnişi
- Bir Devir ve Bir İşçi Lideri: Kemal Türkler
- İki Farklı Dönem, İki Sözleşme ve İki Bildiri
- Maden-İş MESS’in Oyunlarını Nasıl Boşa Çıkarttı?
- Kavel’den Bir Anı, Geçmişten Bir Miras
- Maden-İş’teki Gömleğin Sırrı Neydi?
- “Bölge’ye Gidince Annemle Barıştım”
- “Baba İşveren” İmajı İle Mücadele
- “Kadın İşçiler Zampik-İş’e Aldanmadı”
- Maden-İş Karşısında MESS’in İzlediği Yol
- Maden-İş İşçilerle Bağını Nasıl Geliştirip Güçlendirdi?
Son Eklenenler
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...