Buradasınız
Âdem Babalardan Biri!
Pendik’ten bir işçi

Durakta otobüs bekliyorum. İki yolun ortasındaki çiçekleri sulayan fıskiyeler açık. Başında şapka, üzerinde belediyenin logosu olan epeyce büyük bir iş montu, pantolonunun paçaları çorabın içinde, ayakkabıları üzerinden kamyon geçmiş kurbağa gibi ezik. Yaşı 60-65 gibi görünüyor. Elinde uzun bir sopa, arada bir saatine bakıyor. Sanki geçmişten çok uzak bir yolculuktan gelip, geleceğe doğru gidiyor gibi göründü bana. Fıskiyelerin açık kalma süresini kolluyor. Uzaktan “kolay gelsin” dedim. Çalışanları gördüğümde, uzaktan bir yerlerden Hasan Hüseyin çıkıp “sende iş yok be kardeşim” demesin diye selamsız geçmem. Selamlaştığım çalışanların çoğuyla kısacık da olsa bir sohbet ederiz.
Yanıma geldi. “Selamünaleyküm ağa” dedi. “Aleykümselâm Âdem Baba, emme ağası fazla oldu” dedim. “Adımı nerden bildin?” diye sordu. “Valla adını bildiğim yok. Biraz da omuzlarının düşüklüğünden, yüzündeki çizgilerden birine benzettim. O şimdi aramızda değil. Adı Orhan Kemal, biz işçilere, çok çalışıp az yiyenlere, yani hepimize ‘Âdem Babalar’ derdi” dedim. “O neciymiş?” diye sordu. “O da Âdem Babalardan biriydi. Bizden tek farkı, hem senin benim gibi çalıştı, hem de hepimizin hikâyelerini yazdı. Tek sevmediği, ağalar, beylerdi” dedim. Biraz düşündü, saatine baktı. “Ha sen ondan ağa işine biraz bozuldun. Âdem Baba ha? Güzelmiş ya” dedi.
“Belediyede mi çalışıyorsun” diye sordum. Çoğu beyazlamış kaşlarının altında çukura kaçmış, ufalmış gözlerin biri bende, diğeri yolun ortasındaki fıskiyelerde. “Belediyede, 6 aylık sözleşmeli. O baştan ta öbür başa kadar sulayacağım. İşim akşama zor bitiyor” dedi. “Emekli misin?” diye sordum. “Emekliyim, temizlik firmasından üç ay önce emekli oldum. 1100 lira maaş bağlandı.” “Çalıştığın işte aldığın maaş ne kadar?” diye sordum. “1800 lira maaş veriyorlar. Ama iş 6 ay sürüyor” dedi. “Yaş kaç, Âdem Baba?” diye sordum. “Yaş 64. Sigorta girişim geç oldu. Emekli olmak için çok çalıştım, çok. Anamı ağlattı temizlik firması. Sözde emekli oldum. 1100 lira maaş veriyor devlet” diye sitem etti. “Çocuk var mı?” diye sordum. “Üç çocuk var. Küçüğü işsiz. Buraya da emekli aldıkları için almadılar. Arıyor. İş var diyorlar. Var da almıyorlar işte” dedi. Sonra, “bu parayla tatile gideyim desen, gidemezsin. Gezeyim desen, gezemezsin, oturup yiyeyim desen yiyemezsin” dedi. “Peki, ne zaman yaşayacak Âdem Babalar?” dedim. Elinde taşıdığı sopayı baston gibi kullanarak fıskiyeleri kapatmaya doğru yürüdü. Çiçeklerin arasından, “ne zaman yaşayacağım biliyor musun? Ölünce mezarda” dedi. Başka nasıl olacak ki?” dedi. Ben de bağırarak “yazar, ‘Âdem Babalar birleşirse değişir her şey’ diyor son sözünde” dedim. Benim otobüs geliyordu. El salladım. Epey uzaklaşmıştı. İki elini ağzına siper ederek, “ben sevdim o Âdem Babayı” dedi, el sallayarak.
Milyonların İçinde Yalnız Değilsin!
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...