Buradasınız
Adıyaman’dan Mektup Var: Birlikten Kuvvet Doğar!
Adıyaman’dan bir testil işçisi

Merhaba arkadaşlar. Burada çok zor durumlarda çalışmak zorunda olduğumuzu sizlere daha önce de yazmıştım. Bizler burada sadece düşük ücretlerle değil aynı zamanda çok uzun saatler boyunca da çalışmak zorunda kalıyoruz. Sabah işbaşı saatimiz 8:00 iken bizler 7:50’de işbaşı yapmak zorunda kalıyoruz. Günde toplam 3 mola hakkımız var; kâğıt üzerinde öğle yemeği molamız 45 dakika, diğer molalar ise 15’er dakika. Fakat her molamız 2 dakika geç ve 3 dakika erken başlatılıyor. Dolayısıyla işveren bizim hayatımızdan her gün 25 dakikayı göz göre göre çalıyor. Her işçiden günde 3200 adet üretim yapması isteniyor, bunu düşünecek olursak işverenin her gün her işçiden 25 dakikayı çalması aşırı sömürünün ta kendisidir.
Bu fabrikada 600 kişi çalıştığımız için üç ayrı bölüm olarak mola veriliyor. Fakat Cuma günleri namaz dolayısıyla üç bölüm birlikte yemek molası vermek zorunda kalıyoruz ve yemekhane 600 kişiye yetersiz kalıyor. İki tane aşçımız var, doğal olarak onlar da yemek servisinde yetersiz kalıyor ve yemekhane önünde uzun bir kuyruk oluşuyor. Öğle molamız 40 dakika olduğu için bazı arkadaşlarımız yemeklerini alamadan işe başlamak zorunda kalıyor. Bir işçinin en doğal hakkı olan yemek yiyebilme hakkı dahi elinden alınmış oluyor. Geçenlerde yine bir Cuma günü yemekhane önünde kuyrukta beklerken işbaşı zili çaldı. Bazı arkadaşlarımla ben hâlâ yemeğimizi alamamıştık. Aramızda “sakın yemeğinizi yemeden kalkmayın, birlik olalım” diye bir konuşma geçti, öyle de yaptık. Yemeklerini yemiş olan arkadaşlarımız işbaşı yaparken yemek yiyemeyen arkadaşlarımızla sakin ve ısrarlı bir şekilde yemeğimizi yedikten sonra gidip işbaşı yaptık. Ustalar ve müdür yüzlerindeki öfkeli ifadeyi gizleyemiyorlar fakat öfkelerini bizlere de yansıtamıyorlardı. Biz bu başarıdan ve dayanışmadan dolayı çok mutlu olduk. Ertesi Cuma yine yemek molasına çıktık ama hepimiz şaşkındık, çünkü yemekhane önünde kuyruk yoktu. Herkes zamanında yemeğini alabilsin diye yemek dağıtımı iki ayrı koldan hızlı bir şekilde sürüyordu. Bunu izleyen Cuma günlerinde de bu dağıtım bu şekilde oldu. Burada şu dersi çıkaracak olursak, hepimiz işçi ve emekçiyiz, bizim emeğimizi, el emeği göznuru hakkımızı elimizden almaya çalışıyorlar. Kendi ürettiğimiz ve biz olmazsak olmayacak olan üretimimize bizi yabancılaştırıyorlar. O ürünleri biz var ediyoruz fakat aldığımız düşük maaşlarla sadece mağaza vitrinlerinde uzaktan bakmaktan başka birşey elimize geçmiyor ne yazık ki. Hiçbir zaman haklarımızı aramaktan vazgeçmeyelim ve unutmayalım ki birlikten kuvvet doğar. Saygılarımla.
Sözleşmeli Çalışmak
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...