Buradasınız
Alışmak ve Kurbağanın Kaderi
Pendik’ten bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Anne ve babamız didinirler bizleri iyi şartlarda büyütebilmek için. Zorlu koşullarda hayata tutunmaya çalışmak, didinip durmak, uzun saatler boyunca üç kuruşa ter dökmek normalleşmiştir onların gözünde. “Dünya hali” der geçerler. Sonra sıra bize gelir. Ebeveynlerimiz, okulumuz, etrafımızdaki insanlar, televizyonumuz, mahallemiz, şehrimiz bizlere bir şekil verir. Etrafımızda cereyan eden, gözümüzü açtığımızdan beri var olan şeylere alışırız, normal görürüz. Peki, alışılmış olan, “normal” olan şeyler, her zaman doğru olan, olması gereken, değişmez şeyler midir?
Sabah gün doğmadan işe gitmek üzere yola koyulmak, 3 vardiya çalışmak, 8-10 saat çalıştıktan sonra fazla mesaiye kalmak, hastanelerde saatlerce sıra beklemek, balık istifi yolculuk etmek, iş bulmak için kıyasıya bir yarış ve rekabet içine girmek, iş cinayetleri, açlık, yoksulluk, milyonlarca işsiz… Bunlar her zaman etrafımızda gördüğümüz ve artık kanıksadığımız şeyler. Ömrümüzün yarısı fabrikalarda, makine başlarında geçiyor. Çalışıyor, gece gündüz hiç durmadan üretiyoruz. Patronların zenginliğine zenginlik katarken; bizler yoksulluğun diplerine doğru yol alıyor ya da en iyi ihtimalle yerimizde sayıyoruz. Peki, tüm zenginlikleri var eden bizler, neden yoksulluk içinde yaşarız? Güzelliği var ederken payımıza neden çirkinlikler, hastalıklar, zorluklar düşer? Neden bize reva görülen bu zorlu yaşamı “normal” görürüz?
Bir kurbağayı alarak çok sıcak ya da kaynar suya attığımız zaman kurbağa bu değişime tepki verir. Bir sıçrayışta suyun dışına çıkarak kendini kurtarır. Ama aynı kurbağayı alıp soğuk suyun içine koyarsak ve suyu yavaş yavaş ısıtırsak o kurbağa sıcaklığa alıştığı için fark etmeden haşlanır ve ölür. İşte sömürü düzeninin efendilerinin bize yaptıkları tam da budur.
Devletin tepesinde egemenler, işyerlerimizde patronlar sıklıkla mevcut durumun değişmez olduğunu söylerler. İşçilerden kendilerine verileni kabul etmelerini, seslerini çıkarmamalarını, şükretmelerini isterler. Şunu çok iyi bilirler ki, bizler bir araya gelip, alıştırıldığımız onca şeyi sorgulamaya başladığımızda konforları, sömürü düzenleri tehlikeye girecektir. Bundan dolayı bıkıp usanmadan bizleri her türlü yöntemi kullanarak uyutmaya çalışırlar. Ellerindeki medya aracıyla bizi yalan ve çarpıtma bombardımanına tutmaktan bir an olsun geri durmazlar.
Mesela asgari ücret belirlenmeden önce TV’lerde, ülkede kriz falan olmadığı, dış güçlerin ekonomik saldırılarını başarıyla püskürttüğümüz anlatılıyordu. Pek çoğumuz kriz olmadığına, hayat pahalılığının bir grup fırsatçının, stokçunun işi olduğuna inandık. Bu söylemlere alıştık, hatta hak verdik. Ama asgari ücretin belirleneceği günler yaklaştıkça siyasi iktidardakilerden ve patronlardan “kriz koşulları malum, fedakârlık etmeliyiz, aynı gemideyiz” gibi sözler duyar olduk. Bu sefer buna inandırıldık. Krizi fırsata çevirmek isteyen patronlar; “ülkenin haline bakın, ona göre zam isteyin” dediler. “Asgari ücret ne kadar olmalı?” diye sorulduğunda çok sayıda işçi “2000 bin lirayı öp başına koy” demeye başladı. Hâlbuki bu, açlık sınırının altında bir rakamdı. Geçen senenin alım gücünü korumak için bile daha fazla zam yapılması gerekiyordu. Ama işçileri “makul” rakamın bu olduğuna inandırmayı başardılar. Yoksulluğa, aza kanaat etmeye alışmışız nasıl olsa! Peki, işçilerin böyle düşünmesi normal mi?
Etrafımızda olup bitene gözümüz alışıyor, kulağımız alışıyor, zihnimiz alışıyor. “Hak” bilincinin, sınıf bilincinin olmaması, oturmaması bu “alışkanlıkların” güçlenmesine neden oluyor. Önümüze ne konulduysa onu yemeğe, mutlu olmak için bizden daha kötü durumda olana bakmaya, bizden çaldıklarıyla zenginleşen sermaye sahiplerine bakıp “gözümüz yok” demeye alıştırılmışız. Kolaya kaçmaya, kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışmaya alıştırılmışız. Ama bu alışkanlıkları yenileriyle değiştirmenin zamanı çoktan geldi, geçiyor! Bizden çalınanların hesabını sormak, talep etmek, mevcut koşullarımızı değiştirmek için birleşmek zorundayız. Biz örnekteki kurbağa değil, işçi sınıfıyız. Her şeyi üreten ve güçlü olan biziz. Birleşirsek dünyayı değiştirebiliriz. Ama bunun için önce alışmayı reddetmemiz lazım.
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- İşçi Dayanışması 194. Sayı Çıktı!
- Bir Müthiş Bahtiyarlık: “Anlamak Gideni ve Gelmekte Olanı”
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- İsrail’le Ticaret ve Sermayenin Fıtratı
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- İşçi Dayanışması 193. Sayı Çıktı!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.
- Özellikle işçi sınıfının genel örgütlülük ve bilinç düzeyinin gerilediği, siyasi iktidarın her türlü kanunsuzluğu yapan patronların arkasında durduğu günümüzde, Eti Krom patronunun tutumu patronların ortak tutumu haline gelmiştir. İktidarın gücünü...
- UİD-DER Web TV, filmleriyle işçi sınıfını anlatan Ken Loach’u Türkiyeli işçilere anlatmak üzere “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adlı mini bir belgesel hazırladı. İşçi sınıfının bu büyük yönetmenini anlatan belgeselimizi...
- Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Purmo Group'ta grev, 66. gününde kazanımla sonuçlandı. Elazığ’ın Alacakaya ilçesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de, düşük ücretlere ve hak gasplarına karşı 1 Temmuzda iş bırakma eylemi başlatan maden...
- Sabahtan akşama kadar televizyon izlesek, kanal kanal gezip tartışma programlarına, dizi ve filmlere baksak hiçbirinde işçilere ve sorunlarına dair gerçekleri göremeyiz. Yüksek tirajlı gazetelerde, çok tıklanan haber sitelerinde işçilerin...
- Trafikte, toplu taşımada, market alışverişinde, hastane kuyruğunda, hatta yolda yürürken bile birbiriyle tartışan veya kavga eden insanlara şahit oluyoruz. Hatta bizler de kimi zaman bu tartışmaların bir parçası oluyoruz. Peki bu gerginlik nedensiz...
- Yaz aylarında havaların bir anda ısınmasıyla birlikte işyerleri adeta fırın gibi oldu. Gün içerisinde işçilerin sırtındaki ter birkaç kez kuruyor. İşte bu koşullarda her şeye rağmen Ramazan ve Kurban Bayramı tatilleri biz işçiler için bir can simidi...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçti. On bir kenti etkileyen depremlerde enkaz altında kalan on binlerce insanın ve yakınlarının feryatları günlerce dinmedi. Enkazdan sağ kurtarılabilecek binlerce insan, arama kurtarma çalışmalarının...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan ve Özçelik-İş Sendikasının örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziranda greve çıkmışlardı. UİD-DER’li işçiler olarak bizler de...
- Srebrenitsa’da, 1995 Temmuzunda, 8 bini aşkın Boşnak, Sırp egemenleri tarafından katledildi. Geçmişten günümüze emperyalistlerin kışkırttığı tüm savaşlara baktığımızda ölenlerin, acı çekenlerin, yasa boğulanların emekçiler olduğunu, savaştan siyasi...
Düşün
Okyanusları, denizleri, dereleri, nehirleri
Düşle
Parmaklıkların ötesindeki sonsuz dünyayı
Düşün
...- 43 gündür direnen Sumitomo işçilerinin grevi kazanımla sonuçlandı. Adana’da PTT bünyesinde çalışan taşeron işçiler iş baskısı ve kötü çalışma koşullarına karşı 9 Temmuzda iş bıraktı. İşçilerin eylemi ikinci gününde kazanımla sona erdi. Manisa’da...
- TÜİK Haziran 2022 itibariyle enflasyon sepetine hangi ürünleri koyduğunu ve bu ürünlerin fiyatını ne olarak kabul ettiğini açıklamayı bıraktı. İki yıldır TÜİK’in açıkladığı enflasyonu neye göre hesapladığını bilmiyoruz. Yani sepet iki yıldır kayıp!...