Buradasınız
Alışmak ve Kurbağanın Kaderi
Pendik’ten bir işçi

Anne ve babamız didinirler bizleri iyi şartlarda büyütebilmek için. Zorlu koşullarda hayata tutunmaya çalışmak, didinip durmak, uzun saatler boyunca üç kuruşa ter dökmek normalleşmiştir onların gözünde. “Dünya hali” der geçerler. Sonra sıra bize gelir. Ebeveynlerimiz, okulumuz, etrafımızdaki insanlar, televizyonumuz, mahallemiz, şehrimiz bizlere bir şekil verir. Etrafımızda cereyan eden, gözümüzü açtığımızdan beri var olan şeylere alışırız, normal görürüz. Peki, alışılmış olan, “normal” olan şeyler, her zaman doğru olan, olması gereken, değişmez şeyler midir?
Sabah gün doğmadan işe gitmek üzere yola koyulmak, 3 vardiya çalışmak, 8-10 saat çalıştıktan sonra fazla mesaiye kalmak, hastanelerde saatlerce sıra beklemek, balık istifi yolculuk etmek, iş bulmak için kıyasıya bir yarış ve rekabet içine girmek, iş cinayetleri, açlık, yoksulluk, milyonlarca işsiz… Bunlar her zaman etrafımızda gördüğümüz ve artık kanıksadığımız şeyler. Ömrümüzün yarısı fabrikalarda, makine başlarında geçiyor. Çalışıyor, gece gündüz hiç durmadan üretiyoruz. Patronların zenginliğine zenginlik katarken; bizler yoksulluğun diplerine doğru yol alıyor ya da en iyi ihtimalle yerimizde sayıyoruz. Peki, tüm zenginlikleri var eden bizler, neden yoksulluk içinde yaşarız? Güzelliği var ederken payımıza neden çirkinlikler, hastalıklar, zorluklar düşer? Neden bize reva görülen bu zorlu yaşamı “normal” görürüz?
Bir kurbağayı alarak çok sıcak ya da kaynar suya attığımız zaman kurbağa bu değişime tepki verir. Bir sıçrayışta suyun dışına çıkarak kendini kurtarır. Ama aynı kurbağayı alıp soğuk suyun içine koyarsak ve suyu yavaş yavaş ısıtırsak o kurbağa sıcaklığa alıştığı için fark etmeden haşlanır ve ölür. İşte sömürü düzeninin efendilerinin bize yaptıkları tam da budur.
Devletin tepesinde egemenler, işyerlerimizde patronlar sıklıkla mevcut durumun değişmez olduğunu söylerler. İşçilerden kendilerine verileni kabul etmelerini, seslerini çıkarmamalarını, şükretmelerini isterler. Şunu çok iyi bilirler ki, bizler bir araya gelip, alıştırıldığımız onca şeyi sorgulamaya başladığımızda konforları, sömürü düzenleri tehlikeye girecektir. Bundan dolayı bıkıp usanmadan bizleri her türlü yöntemi kullanarak uyutmaya çalışırlar. Ellerindeki medya aracıyla bizi yalan ve çarpıtma bombardımanına tutmaktan bir an olsun geri durmazlar.
Mesela asgari ücret belirlenmeden önce TV’lerde, ülkede kriz falan olmadığı, dış güçlerin ekonomik saldırılarını başarıyla püskürttüğümüz anlatılıyordu. Pek çoğumuz kriz olmadığına, hayat pahalılığının bir grup fırsatçının, stokçunun işi olduğuna inandık. Bu söylemlere alıştık, hatta hak verdik. Ama asgari ücretin belirleneceği günler yaklaştıkça siyasi iktidardakilerden ve patronlardan “kriz koşulları malum, fedakârlık etmeliyiz, aynı gemideyiz” gibi sözler duyar olduk. Bu sefer buna inandırıldık. Krizi fırsata çevirmek isteyen patronlar; “ülkenin haline bakın, ona göre zam isteyin” dediler. “Asgari ücret ne kadar olmalı?” diye sorulduğunda çok sayıda işçi “2000 bin lirayı öp başına koy” demeye başladı. Hâlbuki bu, açlık sınırının altında bir rakamdı. Geçen senenin alım gücünü korumak için bile daha fazla zam yapılması gerekiyordu. Ama işçileri “makul” rakamın bu olduğuna inandırmayı başardılar. Yoksulluğa, aza kanaat etmeye alışmışız nasıl olsa! Peki, işçilerin böyle düşünmesi normal mi?
Etrafımızda olup bitene gözümüz alışıyor, kulağımız alışıyor, zihnimiz alışıyor. “Hak” bilincinin, sınıf bilincinin olmaması, oturmaması bu “alışkanlıkların” güçlenmesine neden oluyor. Önümüze ne konulduysa onu yemeğe, mutlu olmak için bizden daha kötü durumda olana bakmaya, bizden çaldıklarıyla zenginleşen sermaye sahiplerine bakıp “gözümüz yok” demeye alıştırılmışız. Kolaya kaçmaya, kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışmaya alıştırılmışız. Ama bu alışkanlıkları yenileriyle değiştirmenin zamanı çoktan geldi, geçiyor! Bizden çalınanların hesabını sormak, talep etmek, mevcut koşullarımızı değiştirmek için birleşmek zorundayız. Biz örnekteki kurbağa değil, işçi sınıfıyız. Her şeyi üreten ve güçlü olan biziz. Birleşirsek dünyayı değiştirebiliriz. Ama bunun için önce alışmayı reddetmemiz lazım.
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- Sevgili işçi kardeşlerim, “Birlik olmak”, ezilenler için çok şey ifade eder. İşçi sınıfımıza yol gösteren önderlerimizin, büyüklerimizin öğütleri bize birlik olmadan güçlü olamayacağımızı hatırlatır.
- İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında bir rapor yayınladı. Rapora göre bugün dünyanın en zengin 10 kişisi günde ortalama 100 milyon dolar kazanıyor. Yani her 1 saniyede servetlerine 1157 dolar (mevcut kurla 42 bin lira)...
- İşsiz kalmak hepimiz için sorun. Bugün ülke genelinde 11,5 milyon kardeşimiz işsiz. Daha kötüsü bu işsizler ordusuna her gün içimizden binlerce insan ekleniyor. Kimisi emekliliğine gün sayıyor, kimisi evlilik hazırlıkları yapıyor, kimisi ilk...
- Rejimin 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ile birlikte aralarında İBB yöneticilerinin de olduğu çok sayıda isim tutuklandı, Şişli Belediyesine kayyum atandı. Başta...
- Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müesesesine bağlı maden ocağında 14 Ekim 2022 günü meydana gelen patlamada 43 maden işçisi hayatını kaybetmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Amasra katliamının ardından 4’ü tutuklu 23 sanığın yargılandığı davada Bartın Ağır...
- 21 Ocakta Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangının üzerinden iki ay geçti. İşyerinde, dehşetini hâlâ hissettiğimiz bu facia üzerine konuştuk. Ne var ki bazı arkadaşlarımızın söyledikleri bu faciayı hiç sorgulamadıklarını, üzerine...
- Sırbistan’da Novi Sad şehrinde bulunan tren istasyonunda 1 Kasım 2024’te beton sundurma çökmüş ve meydana gelen olayda 15 kişi yaşamını yitirmişti. Bu felaketten sonra başta öğrenciler olmak üzere binlerce işçi meydanları doldurmuş, kitlesel...
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...
- Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mercan Makina’da sendikal baskılar ve işten atma saldırısına karşı 20 Martta direniş başladı.
- BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta tutuklanması ve Antep’teki tekstil işçilerinin hak arama mücadelesine yönelik baskılar, 20 Şubatta İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde çeşitli sendikalar tarafından protesto edildi.