Buradasınız
Beynimizdeki Kara Bulutları Dağıtalım
Kıraç’tan bir tekstil işçisi
Sizlerle paylaşmak istediğim konu eminim ki sizlerin de sıkça karşılaştığı bir sorun. Dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum ama çalıştığımız işyerlerinde bir iş eksilse patronun ve işçinin gözünde suçlusu işçilerdir, iş az çıksa yine işçiler suçludur. Yemekler kötü deriz nankör oluruz, vay efendim neymiş bunu bulamayan da varmış. Sıcaktan ve soğuktan şikayetçi oluruz yine aynı laf, “bu insanoğlu da çok nankör canım”. Ücretlerden dert yanarsın müdürler, şefler ya da bilinçsiz işçiler çıkıp “sonuçta evine ekmek götürüyorsun” derler. Sanki asgari ücretle ekmekten başka bir şey alabiliyor muşuz gibi…
Ben işçilerin asla nankör olduklarını düşünmüyorum, tam tersine fazlasıyla sabırlı insanlarız. Hatta bazen bu sabrı biraz abartıyoruz bile. Meselâ benim çalıştığım işyerinde aylarca ücret alamıyoruz yine de ses çıkarmıyoruz. Gece gündüz ter dökerek çalışıyoruz. Sırtımdaki ter damlası süzülüp belimden aşağı kemere kadar inince bir of çekiyorum ve gözüm çalışmayan klimalara takılıyor. Çalıştığım işyerinde sıcaklar sanki insanın gırtlağına yapışıyor, klima olmasına rağmen masraf olmasın diye çalıştırılmıyor. Bunun için laf söyleyince bir de üstüne nankör oluyoruz. Halbuki yazın serin bir yerde çalışsak ya da şöyle bir tatil köyünde olsak, “acaba kış nerede kaldı” diye bekler miyiz? Yahut kışın evimiz sıcak, işyerimiz sıcacık olsa ya da kayak merkezlerinde olsak “yaz nerede kaldı” diye bekler miyiz? Beklemeyenler de var, kimler mi? Patronlar tabii ki. Çünkü onlar yazı yaz tadı ile kışı kış tadı ile yaşıyorlar.
Ücret ve yemek sorunlarında “bunu da bulamayanlar var” denmesine gelince… Bu lafı söyleyen insan ya çok aptal ya da bizi aptal yerine koyuyor olmalı diye düşünüyorum. Bulamayanlar olabilir, ama bizler çalışan ve dünyanın servetini üreten insanlarız, ya hiç çalışmadan sırtımızdan dünyanın servetini kazanan asalaklara ne demeli? Mücadele ederek daha iyi koşullarda çalışıp, daha iyi ücret alan işçiler neden hiç örnek gösterilmiyor sizce? Nedeni basit. Bizleri kollarımızdaki zincirlere razı etmek için. Yemek, giyim, ulaşım vs. mevzusuna gelince, her insanın en iyi evlerde oturması, iyi yemekler yemesi, yazın yazlıklarda kışın ise kışlıklarda zaman geçirmesi bence en insani ve olması gereken bir şey. Ayrıca bu mümkün de, fakat ne zaman beynimizdeki kara bulutları dağıtırız işte o zaman.
Bir işçinin ağır çalışma koşullarından, berbat yemeklerden, ödenmeyen ücretlerden dert yanması kadar doğal bir şey olamaz. Patronlar istiyorlar ki hiç bir şeye ses çıkarmayalım, koyun gibi sadece yün, et, süt verelim. Eh, o kadar susarsan gün gelir işi ilerletip başka şey de isterler... İnsanın hakkını araması, mücadele etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Biz dürüst işçiler bir kere ağzımızdan çıkan lafları dahi özenli konuşmalıyız, konuştuğumuz kelimeler patronlara değil işçilerin çıkarına hizmet etmeli. Yani elimizde olanla yetinmek yerine tersine neden daha fazlasını almak bizim de hakkımız olmasın? Neden bizler de insan gibi çalışıp, insan gibi kazanmayalım?
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın vergi politikası doğrudan emekçileri hedef alıyor. Hemen her şeye yapılan fahiş zamlar yetmiyormuş gibi bir de durmaksızın vergi ödemek zorunda bırakılıyoruz. Açlık sınırındaki ücretlerle geçim mücadelesi verenleri vergi rekortmeni...
- Dükkânda televizyon açıktı ve haber bülteninde “Kenya’da halk sokaklarda” haberi dönüyordü. O sırada içeri giren bir müşteri bir süre televizyona baktıktan sonra “Ya abi! Şu Kenyalılar bile sokağa çıkıyor, biz halen sesimizi çıkaramıyoruz” dedi ve...
- İzmir, Aydın, Bolu, Uşak, Manisa ve Karabük’te toplam 8 ayrı bölgede çıkan yangınlar nedeniyle ormanlar yine küle döndü. Günlerdir süren orman yangınları, müdahalenin de gecikmesiyle birlikte yerleşim yerlerine sıçradı; çok sayıda ev ve sanayi...
- “Sağlıkta dönüşüm” adı altında gerçekleştirilen saldırı politikalarının sonucu olarak sağlıkta özelleştirmenin önü alabildiğine açıldı. Zamanla kamu hastanelerinde verilen sağlık hizmeti niteliksiz ve yetersiz hale getirildi. Böylelikle iktidarın...
- 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden 25 yıl geçti. Marmara depremi bu toprakların gördüğü en büyük felaketlerden biriydi. Deprem kuşağında olduğu bilinen Türkiye’de egemenler yine emekçilerin canını hiçe saymıştı. ‘99 depremine kadar irili...
- UİD-DER, 15-16 Haziran Genel Direnişinin 54. yılında adına yaraşır bir anma gerçekleştirmişti. Ben de o salonu dolduran ve yüreği mücadele için atan işçilerle aynı heyecanı yaşamıştım. Etkinlik sonrasında her yaştan UİD-DER’li işçilerin sohbetlerini...
- Bursa’da Gemlik Gübre Sanayi A.Ş’de çalışan 6 işçi DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atıldı. Lastik-İş Sendikası, işverenin işçilerin sendikalı çalışma hakkına saldırarak işçi atmasını ve içeride baskıyı arttırmasını...
- Polonez işçileri Çatalca’da sürdürdükleri direnişlerinin 28. gününde şirketin Ataşehir’deki Genel Müdürlüğü önünde düzenledikleri eylemle taleplerini bir kez daha haykırdılar.
- Bizim için bu filmin bir anlamı da filmi göçmen bir işçi arkadaşımızla beraber izlememiz oldu. Arkadaşımız filmde yalın bir dille anlatılan gerçeklerin benzerlerini yaşadığını aktardı. Filmdeki bir sahne önemliydi. Filmin ana karakterlerinden biri...
- Zafer Açıkgözoğlu, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde taşeron olarak çalışan 26 yaşında gencecik bir işçiydi. Henüz 1 aylık işçi olduğu hastanede altyapı eksikliği yüzünden patlayan kanalizasyonda temizlik yapması istendi. İtiraz...
- Geçenlerde işe giderken serviste yine hayat pahalılığından, geçinememekten sohbet açıldı. Bir arkadaşım Türkiye’de milyonlarca göçmen olduğunu söyleyerek şöyle dedi: “6 milyon Suriyeli varsa bu her gün 6 milyon ekmek çıkması anlamına gelir. Ya da 6...
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.