Buradasınız
Biz Ameleyiz…
Genç bir kadın işçi, yeni girdiği işyerinde mola saatlerinde oturup dinlenmek için yeterince masa ve sandalye olmadığını, buna tepki gösterdiğinde işçi arkadaşlarının acı acı “biz ameleyiz…” dediğini anlatıyor. Bu sözler, adeta bir ayna gibi, işçilerin kendilerine, ait oldukları sınıfa, haklarına dair yanılgılarını yansıtır. İşçiler olarak yanılgılarımızdan kurtulmadan yaşamımızda olumlu yönde değişim olmasını bekleyemeyiz. O halde gelin “biz ameleyiz” sözlerini sınıfımızın bakış açısıyla biraz irdeleyelim.
“Amele” sözcüğü Arapçadan dilimize geçmiş nice sözcükten biridir. Amel eyleyen, iş yapan, çalışan, emek veren, üreten demektir, yani “işçi” demektir. İster mavi yakalı olsun ister beyaz yakalı, yaşamını sürdürebilmek için ücret karşılığında işgücünü satmak zorunda olan herkes ameledir, işçidir. Peki, alnının teriyle çalışan, emek verip zenginlikler üreten, böylece toplumsal yaşamın devam etmesini sağlayan insanları tarif eden bir sözcük nasıl olur da bir küçümseme ifadesi olabilir? Nasıl olur da emeğiyle toplumsal yaşamın devamını sağlayan işçi sınıfından insanlar, amele oldukları için en temel, en doğal haklara bile sahip olmadıklarını düşünebilirler?
Çünkü adına kapitalizm denilen bu düzende sermaye sahipleri yani burjuvalar, toplumun ortak mülkiyeti olması gereken üretim araçlarına el koymuş, onları kendi özel mülkleri haline getirmişlerdir. Üretim araçlarından yoksun bıraktıkları işçileri kölece çalışmaya mahkûm kılmışlardır. Patronlar sınıfı üretimi toplumun ihtiyaçları ve esenliği için değil, işçilerin sırtından artı-değer elde etmek ve sermayelerini büyütmek için organize ederler. Bu uğurda en kötü çalışma koşullarını dayatırlar işçilere. Yani aslında adaletsiz, insanlık dışı, çarkı bozuk bir düzenin efendileridir onlar. Tam da bu nedenle yalanlar üretmek ve yaymak, böylelikle sömürü düzenlerini aklamak, pisliklerini gözlerden gizlemek zorundadırlar. Bu amaçla özel mülkiyeti, sermayeyi, parayı ve bunlara sahip olanları yüceltirler. Asalaklığı ve asalakları muteber kılarlar. Çalışanı, emek vereni, ameleyi, işçiyi ise değersizleştirip küçültürler. Ama asıl sorun onların yalanlar söylemeleri değil bu yalanlara işçileri de inandırmalarıdır.
Örgütsüz olan, birlik ve dayanışmadan yoksun işçiler, yalanlarla zehirlenmekten kurtulamazlar, her şeyi burjuvaların bakış açısından görmeye başlarlar. Yaşadıkları çarpılmanın etkisiyle, saatler boyunca kan ter içinde çalıştıkları halde molada oturacak masa sandalye istemeye hakları olmadığını düşünebilirler. Sermaye sınıfının ve iktidarın işçi haklarına yönelik saldırıları karşısında aynı pasif tutumu alabilirler. Hatta dayanışma ve kardeşlik duygusuyla bağlanmaları, birlik olmaları gereken diğer uluslardan işçi kardeşleriyle düşman olduklarını sanabilirler, egemenlerin çağrılarına uyup kanlı savaşlara destek verebilirler… Yalanların tesiri büyüdükçe işçi sınıfının ödediği bedeller, çektiği kahır da o denli büyür. İşte bu nedenle işçilerin sınıf bilincine sahip olması, dünyaya, olaylara, olgulara kendi sınıfının penceresinden bakması büyük önem taşır.
Amele sözcüğü geçmişte hiç de olumsuz bir anlam taşımazdı. 1900’lerde dönemin işçileri bir araya geldikleri derneklerine, mücadele örgütlerine “amele cemiyeti” derlerdi. Çeşitli işkollarından ameleler cemiyetlerinin pankartlarını taşıyarak İstanbul’da, Selanik’te, Bursa’da meydanlara çıkar, hakları için birlikte mücadele ederlerdi. “Anamız amele sınıfıdır, yurdumuz bütün cihandır bizim” diye marşlar söylerlerdi. Bu topraklarda işçiler ilk kez bu mücadeleler sayesinde haklar kazandılar. Türkiye’de işçilerin birlik ve dayanışmasının en güçlü olduğu, işçi hareketinin yükseldiği 1960-1980 arası dönem de önemli bir örnektir. O dönemde işçiler işyerlerinde, sendikalarında, siyasi partilerinde, mücadele örgütlerinde örgütlüydüler. El ele veriyor, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinden ikramiyeye, sağlıklı yemekten daha yüksek kıdem tazminatına kadar pek çok talep için “bu bizim hakkımız, hakkımızı alacağız” diyor ve kararlı mücadeleler yürütmekten geri durmuyorlardı. Hak istemek de haklarına sahip çıkmak da mücadele etmek de meşruydu. O dönemde bir fabrikada, hele de sigortalı, sendikalı olarak çalışmak gıpta edilen bir şeydi. Şairler “ben işçi çocuğuyum” diye övündükleri şiirler yazar, işçi sınıfının yaşamını ve mücadelesini anlatan şiirler, romanlar yazılır, filmler çekilirdi.
Demek ki mesele “amele” olmak değil, “amele sınıfı” olamamaktır. Ancak örgütlü bir sınıf olduğumuzda masa ve sandalyeden başlayarak ekonomik ve demokratik haklarımıza sahip çıkabilir, hatta sömürünün olmadığı bir dünya kurabiliriz.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.
- Bizler bir grup petrokimya işçisiyiz. Tüm sınıf kardeşlerimizi 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma coşkusuyla selamlıyoruz.
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren katliamında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliama ilişkin davanın karar duruşması 25 Nisanda Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...