Buradasınız
Böylesi Yaşamak Değil

Emekçi kadının durup düşünmek, sorgulamak için pek az vakti vardır. Öyle çok yük yüklenmiştir ki sırtına, bir kere geldiği bu dünyada kısacık yaşamını kimlerin belirlediğini, nasıl bir cendereye sıkıştırıldığını, kendisi ile aynı sorunlarla boğuşan ne çok emekçi kadın olduğunu pek az düşünür. Öyle bir koşturmaca ile geçer ki hayatı, şöyle bir durup sorgulamaya fırsatı olmaz. Oysa bir kere sorgulamaya başladı mı ona normal gelen, “zaten böyle olur” dediği pek çok şeyin normal olmadığını, küçük bir azınlık tarafından topluma dayatıldığını görür. Şöyle derinden bir düşünsek aynı torna tezgâhından çıkmışçasına hepimizin “kaderinin” aynı şekilde yazıldığını görürüz. Bize biçilen rolleri oynamak zorunda bırakıldığımızı görürüz. Bir avuç azınlığın zevk ve sefa içinde yaşaması için insanlıktan çıkıp birer makineye dönüştürüldüğümüzü görürüz.
Elif Çağlı şiirinde bu gerçeği anlatıyor. Her birimiz kendi dört duvarımızda sürdüğümüz yaşamları “özel” hayat zannederken aslında ne kadar “genel” bir hayat yaşadığımızı çok yalın bir dille gözler önüne seriyor. Ve böylesi bir yaşamın anlamını sorgulatıyor. Emekçi kadınlar olarak çifte sömürüye maruz kaldığımız bu düzende gelin biz de bu şiirin dizelerinde sorgulayalım hayatlarımızı.
Aynı zil sesleriyle uyanmak uykulardan
İki kara zeytin tanesi atıştırmak
Hep aynı yollardan geçmek mi yaşamak?
Bir masanın, bir tezgâhın başında tüketmek bir günü daha
Hep aynı otobüslerde yorgun yüzlere eklenmek mi?
Öyle değil mi gerçekten? Haftanın 5 ya da 6 günü her sabah işe yetişme telaşıyla çıkıyoruz evden. Her gün gittiğimiz yol aynı çileli yol değil mi? İster masa başında ister tezgâh başında, ne iş yapıyor olursak olalım günümüzün en verimli saatlerini patronu daha zengin etmek için harcıyoruz. Bütün gün patronlar için çalıştıktan sonra enerjimiz bitmiş vaziyette evlerimizin yolunu tutuyoruz. Akşam bindiğimiz otobüste ya da servisteki yorgun yüzlere eklenmiyor mu bizim de yüzümüz?
Ertesi gün çalışmak için gereken enerjiyi evde dinlenerek yerine koymak isteriz ama emekçi kadının çilesi evde de devam eder. Yemek, ev işi, çocuk derdi derken bir de bakar ki enerjisinin kırıntısı da yitip gitmiş. Sonra? Sonrası daha kötü ya. Günümüzün en güzel, en verimli saatlerini çalan patronların bizimle işi bitmemiştir daha. Çünkü insan düşünen bir varlıktır ve kendisine kalan zamanda içinde yaşadığı düzeni sorgulayabilir! O halde bu zamanını da çalmak gerek. Ona beynini uyuşturacak, hiçbir şeyi sorgulatmayacak bir araç gerek. Bu öyle bir araç olmalı ki hayallerini, isteklerini belirlemeli, onları oyalamalı, kendilerine ait olmayan dertleri, tasaları yüklemeli sırtlarına, onları borçlandırma pahasına sürekli satın almaya teşvik etmeli, erdemsizliği erdem, ahlâksızlığı ahlâk yapmalı! Elif Çağlı’nın kara kutu dediği televizyondur bu araç. Ve işte patronlar için harcadığımız bir günün sonunda kara kutunun karşısında geçirdiğimiz saatleri de yine onların düzeni sürsün diye heba ederiz. Yaşamımızın tek düzeliği bizi rahatsız ettiğinde “yeni” bir şeyler isteriz. Yeni bir dolap, yeni bir mobilya, yeni bir giysi… Oysa bunların hiçbiri bizim hayatımızı yenilemez, bize yeni dostluklar, çıkarsız ilişkiler kazandırmaz. İşte böyle doğar, büyür ve sona erer yaşamlarımız.
Akşamlarında bir kara kutuda yitirmek mi anlamı?
Aynı saatlerinde yatıp gecelerin hep aynı şeylere uyanmak mı?
Çekilebilir kılmak için yaşamı, çekilmez şeylerin tuzağına kapılmak mı?
Erişmek varken dostlukların tadına, bir eşyanın boş düşüyle oyalanmak mı?
Elif Çağlı “Böylesi yaşamak değil” diyor. Biz de öyle diyoruz. Yaşamak, yaşamanın anlamının farkına varmaktır. Sadece bugünü görmek değildir, geçmişi anlamaktır, geleceği güzelleştirebilmektir yaşamak. Yaşamak, bu düzenin çelişkilerinin, haksızlıklarının farkına varıp ona karşı dövüşmektir. Ancak o zaman yaşamımız anlam kazanır, gerçek dostluklar kurar, çocuklarımız ve tüm insanlık için aydınlık bir geleceği var edebiliriz.
Değil be kardeşim değil,
Böylesi yaşamak değil.
Yaşamak, yeşermek bitkiler gibi,
Yaşamak, dönüşmek geleceğe.
Güçlü ellerle kavrayıp çelişkiyi
Birlikte dövüşüp, birlikte büyütmek geleceği.
Elleri Var Özgürlüğün
Grev Hakkı Yoksa Kölelik Vardır
- Değişim İstiyorsak İşçi Sınıfının Siyasetini Yapmalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Bu Ziller Zamlara Alamet
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Asıl Değerli Olan…
- Egemenlerin “Zafer Yolları”nda İnsan Kalabilmek
- Önemli Olan Başına Gelen Değil, Onu Nasıl Karşıladığındır!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Emekçi Kadınlar, Kadın Düşmanlarına 14 Mayıs’ta HAYIR Diyecek!
- Eşitlik ve Özgürlük İstiyoruz!
- Emekçi Kadınlar 1 Mayıs Coşkusunu Paylaşıyor
- Nefes Almak İstiyoruz! Baskıcı Rejime ve Saldırılarına Karşı 1 Mayıs’ta Alandayız!
- Mata Direnişçisi Kadın İşçiler: Bu Bir Onur Mücadelesi!
- Emekçi Kadınlar 8 Mart’ta Meydanlarda ve Direniş Alanlarındaydı!
- Mata İşçileri 8 Mart’ı Direniş Alanında Kutladı
- UİD-DER Kadın Komitesinin 8 Mart Açıklaması: İnsanlığı Acı ve Kedere Boğan Çarkı Bozuk Düzene Karşı Mücadeleye!
- Emekçi Kadınlar: Şimdi Dayanışma Zamanı!
- Bir Yanımız Uzay Çağı Bir Yanımız Yoksulluk
- Pazara mı Gitsek Ucuz Olur Markete mi?
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- “Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”
- Hak İstiyorsak Sorumluluk Almalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Erizihson Efsanesi ve Açgözlülük Meselesi
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım!
- İşçi Dayanışması 185. Sayı Çıktı!
- “Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
- Sınırdışına Çıkmak mı Sınırları Aşmak mı?
- Dünya Meydanlarından Yükselen Sesler Bize Ne Anlatıyor?
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi
- “Büyük Türkiye”den “Türkiye Yüzyılı”na Hayatımızda Ne Değişti?
- Kıdem Tazminatına Ne Oldu?
- Saldırılara Nasıl Karşı Koymalı? Maden-İş Örneği Yol Gösteriyor!
- İşçi Dayanışması 184. Sayı Çıktı!
- Asıl Değerli Olan…
- Neden ve Nasıl Değiştim?
- Birimize Yapılan Hepimize Yapılmış Demektir!
- Armut Ağacı ve Bilinç Meselesi
Son Eklenenler
- Amerikan Senaristler Birliği WGA’nın çağrısıyla 2 Mayısta başlayan 11 bin 500 Hollywood senaristinin grevi 5 aydır devam ediyordu. Temmuz ayında 160 bin oyuncunun da greve katılmasıyla senaristler ve oyuncular sektörlerinin tarihindeki en büyük...
- Ben bir metal fabrikasında çalışıyorum. İşyerinde bir işçi arkadaşıma halini hatırını sordum, o ise özet olarak, “özgürlüğe hasret bir kuş gibiyim” dedi. Ben de “o zaman kafesleri kıralım” dedim. Arkadaşım “ellerimiz kollarımız bağlı, nasıl kıralım...
- Agrobay Seracılık’ta işçiler sadece ve sadece sendikaya üye oldular diye başlarına gelmeyen kalmadı. İşten atıldılar, polis ve jandarma zulmüne maruz kaldılar, mahkeme kararıyla sendikacıların fabrikaya yaklaşması engellendi, işçileri taşıyan servis...
- Devlet, işçi ve emekçilerin vergilerini, emeklilik primlerini peşin peşin alıyor, sonra emekli olmak için aylarca kapıda sıra bekletiyor. Aylardır mağdur olan, üç kuruş emekli parası alamayan yüz binlerce emekçi olarak sesimizi yükseltmeli bu...
- İngiltere’de düşük ücret dayatmasına ve ağırlaşan çalışma koşullarına karşı farklı sektörlerden işçilerin grevleri devam ediyor.
- Siyasi iktidar ekonomik krizin bedelini işçilere ödetmeye kararlı. Kıdem tazminatımızı ortadan kaldırma politikası tekrar gündeme geldi.
- Baskılar karşısında geri adım atmayan ve mücadeleyi büyüten direnişçi Trendyol işçileri, DGD-SEN ve PTT-SEN öncülüğünde 26 Eylülde bir kez daha “Ya Saygın Bir Uzlaşma Ya da Tavizsiz Direniş” diyerek Trendyol Genel Merkezi önünde eylem yaptılar....
- Japonya’da mücadeleci sendikalar ve demokratik kitle örgütleri 19 Kasımda savaş politikalarına ve işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı bir miting gerçekleştirecekler. Japon Demiryolu İşçileri Sendikası Doro-Çiba, Japon İnşaat ve Taşımacılık...
- Yunanistan’da binlerce işçi iş kanununun değiştirilmesine karşı 21 Eylülde greve çıktı. Yunanistan Kamu İşçileri Sendikaları Konfederasyonunun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen greve toplu taşıma işçileri, doktorlar, hemşireler, öğretmenler ve daha...
- Geçenlerde sosyal medyada bir habere denk geldim. Tavuk üreten bir fabrikada yumurtaların civciv olma süreci bekleniyor. Yumurtalardan çıkan civcivler erkek ve dişi olarak ayrılıyor. Ayrılan erkek civcivler toplu halde öldürülüyor. Bunun sebebiyse...
- Merhaba. Uzun yıllardır devam eden ekonomik krizin sonuçları artık kendini iyiden iyiye gösteriyor. Ücretlerimizin düşmesi, kıdem tazminatımızın kuşa döndürülmesi, fiyatların astronomik biçimde yukarı fırlaması neticesinde en doğal hakkımız olan bir...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, 24 Eylülde Kartal Meydanında “Emekliler Buluşması” düzenledi. “Emeklilikte Adalet! Emeklilikte İnsanca Yaşam!” başlığıyla düzenlenen eyleme sendikalar, emekliler ve demokratik kitle örgütleri katıldı.
- İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İSG-SEN) üyesi iş güvenliği uzmanları, 24 Eylülde, Ankara Ulus Meydanında bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Çeşitli illerden iş güvenliği uzmanlarının katıldığı eylemde “İş Güvenliği Uzmanları...