Buradasınız
Bütçe Nereye Gidiyor, İşçilerin Payına Ne Düşüyor?
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Geride bıraktığımız 2011 yılı boyunca dünyada işçilerin haklarına yönelik saldırılar artarak devam etti. Pek çok ülkede işçiler, emeklilik yaşının yükseltilmesi, ücretlerin düşürülmesi ve vergilerin arttırılması, ikramiye ve tazminatlara el konulması, iş saatlerinin uzatılması gibi saldırılarla karşı karşıya kaldı, kalıyor. Patronlar sınıfı ve onların emrindeki hükümetlerin yeni yılda daha da pervasız saldırılara girişecekleri ortadadır. Giderek derinleşen küresel krizin yükünü işçi sınıfına yıkmak isteyen kapitalistler, 2012’de de “kemer sıkma” politikalarına uygun bütçeler hazırlıyor, yasal düzenlemeler yapıyorlar. Türkiye’de de durum farklı değildir: Patronlar sınıfının temsilcisi olan AKP hükümeti, işçi sınıfının kazanılmış haklarını 2012’de de hedef tahtasına koymuş durumda!
2012 yılı bütçesi TBMM’de görüşüldü ve onaylandı. Kabul edilen bütçe, işçi sınıfı için daha fazla “kemer sıkma”, patronlar içinse krizi en az zararla atlatma, hatta krizden kârlı çıkma anlamına gelmektedir. Bütçe buna göre hazırlanmıştır. 2012 yılı için öngörülen bütçe geliri yaklaşık 330 milyar lira, gideri ise 351 milyar lira olarak tespit edilmiştir. Yani daha şimdiden 21 milyarı aşan açık var ve bu açığın daha da büyüyeceğini ön görmek için kâhin olmaya gerek yok. 2012 bütçesinde de tıpkı daha önceki yılların bütçelerinde olduğu gibi “işçiden, emekçiden, yoksuldan topla, sermayeye aktar” mantığı vardır. Bütçenin bir kısmı işçi ücretlerinden kesilen doğrudan vergilerden oluşmaktadır. Bir işçi, bordrosunu eline aldığında ücretinden kesilen vergilerin miktarını ve bu miktardaki artışı görebilir. İşçi, daha ücretini almadan vergi kesilip bordrosuna yansıtılır. Diğer taraftan dolaylı vergiler de eklendiğinde görülecektir ki, devletin bütçe gelirleri büyük ölçüde işçi-emekçi kesimlerden sağlanmaktadır. Ancak patronların ödeyeceği vergilere gelince durum değişmektedir. Patronlardan kesilen vergiler onların beyanlarına bağlıdır ve bu vergiyi ödemekten kaçmak için türlü hilelere başvurduklarını biliyoruz.
Patronların sermayesini büyütmek için çaba gösteren devlet, işçinin sırtındaki yükü hafifletmek içinse hiçbir girişimde bulunmuyor. Asgari geçim indirimi ile beraber 701 lira olan asgari ücrete rağmen eğitim, sağlık, ulaşım, konut ve gıda giderleri giderek artmaktadır. Okul çağındaki çocuk nüfusu artmış olmasına rağmen, bütçeden eğitime bu artışa uygun bir pay ayrılmamıştır. İşçi çocuklarına kaliteli ve parasız eğitim için bütçe ayırmayan ve eğitimin yükünü emekçilere yıkan devlet, sıra silahlanmaya geldi mi büyük kaynaklar bulabiliyor. Milli Savunma Bakanlığının tahmini bütçesi 32 milyar lira civarındadır. Üstelik buna silah alımı dâhil değildir ve doğrudan silaha harcanan para da eklendiğinde 32 milyar katlanarak artmaktadır. Buna karşın Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi yalnızca 27 milyar liradır. Emekçiye yok ama savaşa gani gani para var!Durum sağlıkta da farklı değildir. Hükümet bütçeden sağlığa ayrılan payı 17 milyardan 14 milyar civarına düşürmüştür. Bütçe gelirleri geçen yıla göre artmasına rağmen, sağlığa ayrılan miktar azalmıştır. Sosyal sigortadan yararlanmanın kapsamı daraltılmakta ve sağlık her geçen gün paralı hale getirilmektedir. Yeşil kartın kaldırılması, milyonlarca yoksul emekçinin pirim ödemeye mecbur kılınması bunun bir başka ifadesidir. Ayrıca sağlık bütçesinin büyük kısmı çeşitli biçimlerde özel hastanelere aktarılıyor. İşçi ücretlerinden kesilen sigorta primlerine rağmen işçiler kapsamlı ve kaliteli sağlık hizmeti alamamaktalar. Sağlıkta katkı payı ve ilaçlardan kesilen para da cabası! Üstelik yeni düzenlemelerle katkı payları arttırılmakta, soygun büyümektedir. Oysa sağlık hizmeti kaliteli, ulaşılabilir ve parasız olmalıdır.
Geliri bin lira olan bir işçi ile milyoner bir patron, 2012 yılında da ekmek, zeytin, peynir gibi temel besinlere aynı miktarda KDV ödeyecek. İşçilerin giderlerinin çok büyük bir kısmını oluşturan bu tip temel ihtiyaçlar giderek daha da pahalanmaktadır. Asgari ücrete iyi bir zam yaptığını iddia eden hükümet, asgari ücretin alım gücünün ne kadar gerilediğinden hiç bahsetmemektedir. Açlık sınırı bin lira, yoksulluk sınırı ise 3 bin yüz lira olurken, asgari ücret, asgari geçim indirimi dâhil 701 lira düzeyinde kalmıştır. Asgari ücrete yapılan zamla günde sadece 244 gram nohut veya 100 gram beyaz peynir ya da 57 gram et alınabiliyor. Ekmekten doğalgaza, tüm temel ihtiyaç maddelerine zam üstüne zam geldiği düşünüldüğünde asgari ücrete yapılan zam daha da komik hale geliyor.
AKP hükümeti utanıp sıkılmadan “sosyal devleti” hayata geçirdiğini ileri sürüyor. Ama eğitimden sağlığa, ulaşımdan konuta, elektrikten suya hiçbir hizmeti ücretsiz karşılamıyor. Yani, esas olarak işçilerden sağlanan bütçe işçilere geri dönmemektedir. Türkiye ekonomisinin büyümesi ve dünyada 16. sıraya yükselmesi, işçilere düşen payın da büyüdüğü anlamına gelmiyor.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Avrupa’daki krizin nedenini yüksek işgücü maliyetlerine bağlıyor ve “onlar gibi olmamak için işgücünü ucuz tutmak gerektiğini” ileri sürüyor. Böylece Türkiye’de işgücünün ne kadar da ucuz olduğunu itiraf ediyor. Şimşek’e göre işçilerin yaşadığı krizin hiçbir önemi yok. O, bir avuç patronun krizini engellemek için sayısı milyonları bulan işçi sınıfını krizden krize sürüklemekte bir sakınca görmüyor. AKP hükümeti bu nedenle, 2012’de “Ulusal İstihdam Stratejisi” gibi süslü laflarla işçilerin haklarına saldırı projelerini hızla hayata geçirmeyi planlıyor. İşçi sınıfından bir tepki gelmezse, özel istihdam büroları açılacak. Deneme süresi 4 aya çıkarılacak. Esnek çalışma yaygınlaştırılacak. İş saatleri daha da uzatılacak. Kıdem tazminatına el konulacak.
Hükümetin ve sözcülüğünü yaptığı sermaye sınıfının bu pervasız saldırılarına geçit verirsek hepsi tek tek gerçekleşecek. Ama Yunanistan başta olmak üzere Avrupa’nın pek çok ülkesinde, Mısır’da, Çin’de, ABD’de ve daha nice ülkede işçi kardeşlerimizin yaptığı gibi mücadele bayrağını yükseltirsek patronların saldırılarını püskürtür, haklarımızı korur ve geliştirebiliriz.
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- “Bu İşe Siyaset Karıştırmayın” Diyenlerin Siyaseti
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Kartalkaya Yangını: Denetimsizlik ve Kâr Hırsı Yine Can Aldı
- Çözüm Sınıfını Bilip Birlik Olmakta!
- Polonez İşçileri Fabrika Önünde Kazanımlarını Kutladı
- Perfetti Van Melle’de Direniş Kazanımla Sonuçlandı
- Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- KESK TÜİK’in Sahte Enflasyon Rakamlarını Protesto Etti
- Harb-İş Eskişehir Şubesinden TİS Eylemi
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
- Kartal’da Binlerce Emekçi Haykırdı: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Önümüzdeki En Büyük Engel Sömürü Düzenidir
- Kanatları Kesik Gençler Ülkesine Yolculuk
Son Eklenenler
- Asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında sefalet zammı dayatılmasının ardından Antep’te bulunan tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttu. Şubat ayına girilmesiyle belli olan...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali işçileri, özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı 10 Şubatta Ankara’ya yürüyüş başlattı.
- ABD merkezli Yum Brands şirketinin KFC ve Pizza Hut restoranlarının Türkiye’deki işletmecisi olan İş Gıda'nın konkordato ilan etmesinin ardından 7 bin işçi Ocak ayı maaşlarını, kıdem ve ihbar tazminatlarını, izin paralarını alamadı. İşçiler şirketin...
- Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesinde otomotiv parçaları üreten Chinatool Otomotiv’de işçiler 10 Şubat sabahı greve çıktı.
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...