Buradasınız
Çıraklık Eğitimi ve Çocuk Emeği Sömürüsü

Daha oyun çağındayken hayatın tüm yükünü omuzlayan minicik bedenler atölyelerin, fabrikaların, işletmelerin yolunu tutuyorlar. Çocuk işçiler uzun iş saatlerinden, ağır çalışma koşullarından ve iş cinayetlerinden fazlasıyla nasiplerini alıyorlar. Ağustosta iş cinayetlerinde hayattan, sevdiklerinden, hayallerinden kopartılan 217 işçinin 16’sı çocuktu.
Hiç kuşkusuz bu durum ne patronlar sınıfının ne de patronların bir dediğini iki etmeyen hükümetin umurunda. Kapitalist sistem var olduğu günden beri çocuk emeği patronlar için hep cazip olmuştur. Çünkü karşılarındaki körpe bedenlere diledikleri kadar baskı uygulayabilir, çok ucuza ve uzun saatler çalıştırabilirler. ILO’nun verilerine göre dünya genelinde 168 milyon çocuk işçi var ve 85 milyonu tehlikeli işlerde çalıştırılıyor. Ne yazık ki bu sayı giderek artıyor. Başta Ortadoğu olmak üzere, emperyalist savaşın alevlerinden kaçan aileler gittikleri ülkelerde yoksullukla boğuşuyorlar. Bu durumdan en çok çocuklar etkileniyor. Mülteci çocukların pek çoğu, erken yaşta ailelerine destek olmak için çalışmak zorunda kalıyor.
Rakamların dili soğuktur derler. Ancak çocuk işçiliğin nasıl bir hızla artığını görmemiz için aşağıdaki rakamlar oldukça dikkat çekicidir. Bir devlet kurumu olan TÜİK’in 2016 verilerine göre, Türkiye’de 15-17 yaş arası 708 bin çocuk işçi var ve bunların 558 bini kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Bu konuda bir rapor hazırlayan DİSK/Genel-İş, Aralık 2016 itibariyle bir milyon 170 bin çırak işçi olduğuna, çıraklık adı altında çocuk işçiliğinin meşrulaştırıldığına ve 708 bin rakamıyla birlikte Türkiye’de çocuk işçi sayısının aslında 2 milyona yaklaştığına dikkat çekiyor.
1930’lu yıllarda başlayan ve bugün bildiğimiz haliyle, 1977’den beri uygulanan bir çıraklık sistemi mevcut. Çocuklarının ileride meslek sahibi olmasını, elinin ekmek tutmasını isteyen aileler, çıraklığı bir mesleki eğitim süreci olarak algılasalar da kazın ayağı hiç de öyle değildir. 14 yaşını doldurmuş çocuk işçiler, kapitalist rekabet ortamında patronlar için ucuz işgücü anlamına geliyor. Yetişkin bir işçiyle aynı işi yapsalar da patronların, çıraklara asgari ücretin %30’u kadarından fazlasını ödemek gibi bir zorunluluğu bulunmuyor. Sadece bununla da bitmiyor. Sigorta primi, kıdem tazminatı gibi maliyetlerden muaf oluyor patronlar. Yasal olarak çıraklara yalnızca iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık sigortası yapılmak zorunda… Fakat patronlar burada da ellerini ceplerine atmıyorlar. Tüm bunlar devlet tarafından karşılanıyor. Elbette ki işçilerin işsizlik sigortası fonundan…
Hükümet, çıkardığı yasalarla ve sağladığı teşviklerle patronlar sınıfına her türlü kolaylığı sağlıyor. Böylece patronların sermayesi büyüdükçe büyüyor. Ancak gözleri doymak bilmeyen patronlar sınıfı, çıraklık yaşının daha da düşürülmesini istiyor. Gerekçeleriyse oldukça manidar: 14 ve daha büyük yaşlardaki çırakların otoriteye, yani ustalara ve kendilerine karşı geldiğini, bu nedenle çıraklık yaşının daha küçük yaşlara çekilmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Yani üzerlerinde rahatça otorite kurabilecekleri, ezebilecekleri, dizginsizce sömürebilecekleri çocuk işçiler istiyorlar.
Çıraklar, Borçlar Kanunu ile Mesleki Eğitim Kanunu hükümlerine göre çalıştırılıyorlar. Çırak işçiler sendikaya üye olamazlar ve toplu iş sözleşmelerinden yararlanamazlar. Kısacası çalışma hayatının en güvencesiz iş ortamına sahiptir çırak işçiler. Üstelik mesleki eğitim adı altında çalışsalar da, yapılan araştırmalar çoğunun temizlik, getir-götür gibi vasıfsız, niteliksiz işlerde uzun saatler çalıştırıldıklarını ortaya koyuyor. Bu durum, çıraklık eğitiminin meslek edindirmekten ne kadar uzak olduğunu, özellikle küçük işletmelerin daha fazla kâr elde etmek için çıraklık eğitimi adı altında çocuk işçiliği fırsata dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor.
Erken yaşta yoğun sömürüye maruz kalan küçük bedenler, fiziksel ve ruhsal gelişimlerini sorunlu bir şekilde tamamlıyorlar. Ruhlarında derin, kapanması zor yaralar açılıyor. Daha 15’ine gelmeden girdikleri gri atölye ve fabrika kuytularında ömürlerini tüketiyorlar. Kapitalist sömürü düzeni var olduğu sürece işçi sınıfına biçilen rol bellidir. Doğumdan ölüme dek kan ter içinde çalışmak. Bu gerçeği bilmek, örgütlenmek, sınıf bilinci kazanmak ve bu gidişata karşı mücadele etmek zorundayız!
Böylesi Yaşamak Değil
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
Son Eklenenler
- İsrail devleti Ekim 2023’ten bu yana Filistin halkına yönelik bir soykırım gerçekleştiriyor. Egemenler kimi zaman bu katliamı sözde kınadıklarını belirtseler de İsrail’le her türlü ekonomik ve politik ilişkiyi sürdürmeye devam ediyorlar. Egemenlerin...
- ABD Başkanı Trump, göçmen karşıtı politikalarını sürdüyor. Göçmenleri hedef alarak açık bir savaş ilan eden Trump’ın ABD’sinde, göçmen işçi ve öğrencilerin vizeleri iptal ediliyor, göçmen işçiler tutuklanıyor ve sınır dışı ediliyorlar. ABD’li...
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi bundan tam 55 yıl önce bu topraklardaki işçi sınıfının tarihine altın harflerle yazıldı. O tarihten bu yana örgütlü işçi sınıfı bu iki günü anarak yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. 15-16 Haziran, örgütlü işçi...
- 12 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ilan edildi. Ne yazık ki o zamandan bu zamana çocuk işçiliğin azalması bir yana, 1800’lü yıllara benzer koşullar yaratıldı. Patronlar için tatlı kârlar...
- KESK Ankara Şubeler Platformu ve emekten yana siyasi partiler 11 Haziranda, ABD Büyükelçiliği önünde siyonist İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı soykırımı, Türkiye limanlarından İsrail’e askeri malzeme taşınmasını, Gazze’ye insani malzeme...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, 29 Mayısta greve çıkmıştı. DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyesi işçiler, Türk-İş’e bağlı Belediye-İş sendikası üyeleriyle aynı işi...
- Yaşamın hangi alanına bakarsak bakalım, her başarının ancak büyük emekler vererek, sabırla çalışarak elde edildiğini görürüz. Henüz ilk denemede iyi sonuçlar elde etmek, hedefe ulaşmak mümkün değildir. Özellikle toplumsal alanda hiçbir değişim bir...
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...