Buradasınız
Dikkat Manipülasyon Var!
Uzun ve yorucu bir günün ardından işten çıkan bir işçi, arkadaşına, bir işçi eyleminden fotoğraf karesi gösterir. Bu fotoğrafı ilk kez gören işçi, oldukça şaşırtıcı bir soru sorar: “İnsanlar neden Coca-Cola pankartı taşıyor?” Fotoğrafı gösteren işçi, ısrarla pankartta yazanın Coca-Cola olmadığını söyler fakat arkadaşı bir süre boyunca ikna olmaz. Pankartta esasen “Anti Capitalista” (Anti Kapitalist) yazmaktadır! Fakat gerek yazı karakteri gerekse de pankartta kullanılan renkler Coca-Cola’nın logosunu andırdığı için, işçinin bilinçaltı ona esaslı bir oyun oynamıştır.
Coca-Cola, bugün dünya çapında reklama en çok para harcayan ve dolayısıyla en çok bilinen markaların başında geliyor! O yüzdendir ki bıraktık markanın rengini veya yazı karakterini, o meşhur şeffaf cam şişesinin kırığını gördüğümüzde bile gerek kıvrımından gerekse de renk, kalınlık gibi başka özelliklerinden onun ne olduğunu fark edebiliyoruz. Çünkü reklamlar yüzünden bu markaya ve doğal olarak şeffaf şişesinin görüntüsüne oldukça sık maruz kalıyoruz. Patronlar sınıfı bu reklamlarla adeta zihnimize sihirli oyunlar oynuyorlar. Dikkatimizi çekmiştir, Coca-Cola’da olduğu gibi pek çok büyük markanın logosunda ve kimi restoranlarda hâkim renk kırmızıdır. Neden? Bu bir tesadüf değildir! Kimi araştırmalar kırmızı rengin enerjiyi harekete geçiren, samimiyeti sağlayan, gücü simgeleyen ve iştah açıcı bir etkiye sahip olduğunu ortaya koyuyor. Yani izlediğimiz o kısacık reklamın ya da bize sıradan gelen bir içecek kutusunun dahi her bir ayrıntısı ince ince tasarlanıyor.
Markalar, insan biyolojisinin zaaflarını ve toplumların kültürel yapısını hedef alarak reklamlarını hazırlıyor. Mesela yine Coca-Cola’dan örnek verecek olursak, Ramazan reklamlarını hatırlamayanımız yoktur. Bu reklamların kimilerinde kalabalık bir aile, kimilerinde ise bir apartman veya mahalle sakinleri neşeyle sohbet ederler. Tıpkı insanların sıklıkla ve özlemle andığı o eski Ramazanlarda olduğu gibi! Bu reklamlarda iftar sofrasına geleneksel yemeklerle birlikte, nedense litre litre Coca-Cola gelir. Coca-Cola satışlarının Ramazan aylarında %20 artış göstermesinde bu reklamların payı yok mudur? Elbette vardır! Yılda ortalama 4 milyar dolarlık reklam bütçesi olan bu şirket, hazırladığı reklamlarla iç dünyamızda mutluluk, huzur, haz gibi duyguları uyandırıyor. Dolayısıyla insanları bu içeceği satın almaya teşvik ediyor. Bu örnekler aslında kapitalist şirketlerin biz işçi ve emekçileri nasıl manipüle ettiğini, bilinçaltımızı nasıl yönettiğini açıkça ortaya koyuyor.
Olaya bir de başka taraftan bakalım. Sadece hangi markaya ait içecek, yiyecek, kıyafet gibi ürünleri satın almamız için mi yönlendiriliyoruz? Bir düşünelim. Sıradan bir gazlı içeceğin reklamı için bile milyar dolarlar harcayan, markalarını bilinçaltımıza işlemek için türlü oyunlar oynayan patronlar, tüm zihnimizi etki altına almak için daha neler yapıyorlardır? Nasıl hangi içeceği almamız gerektiği konusunda manipüle ediliyorsak, aynı şekilde, her hangi bir olay karşısında nasıl düşünmemiz gerektiği konusunda da manipüle ediliyoruz. Kendi tercihimiz ya da fikrimiz olduğunu düşündüğümüz pek çok şey, aslında egemenlerin çeşitli yollarla aklımıza soktuğu düşüncelerdir. Meselâ patronlar sınıfı, medyayı da kullanarak, her türlü araçla bilinçaltımıza bu sömürü sisteminin yıkılmaz olduğunu ve işçilerin bir araya gelemeyeceğini üflüyor. Dolayısıyla her şeyi var eden yüz milyonlarca işçi, kendini yalnız hissediyor. Sınıfının gücünden bihaber, bu sömürü sisteminin kölelik koşullarında yaşamaya kendini mecbur hissediyor. Manipülasyonun en acısı da bu değil mi?
Kardeşler, kapitalist sömürü sisteminin efendileri düşünmeyelim, sorgulamayalım istiyorlar. Tüm fikirlerimizi, tercihlerimizi yani yaşamımızı adeta bir kuklacı gibi yönetmeye çalışıyorlar. Bizler kukla değiliz. Biz üreten, çıkarları patronlar sınıfından farklı olan işçileriz. Biz, elleri bolluk ve bereket üreten bir sınıfız, işçi sınıfıyız! Biz sömürü son bulsun istiyoruz. Öyleyse egemenlerin manipülasyonlarına karşı uyanık olalım, sınıfımızın penceresinden bakalım, sınıfımızın fikirlerini kuşanalım.
İşçilerin Sordukları/73
Medya, Şiddet ve Emekçi Kadın
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- İşçi Dayanışması 194. Sayı Çıktı!
- Bir Müthiş Bahtiyarlık: “Anlamak Gideni ve Gelmekte Olanı”
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- İsrail’le Ticaret ve Sermayenin Fıtratı
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- İşçi Dayanışması 193. Sayı Çıktı!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- Bir Müthiş Bahtiyarlık: “Anlamak Gideni ve Gelmekte Olanı”
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- İsrail’le Ticaret ve Sermayenin Fıtratı
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
Son Eklenenler
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.
- Özellikle işçi sınıfının genel örgütlülük ve bilinç düzeyinin gerilediği, siyasi iktidarın her türlü kanunsuzluğu yapan patronların arkasında durduğu günümüzde, Eti Krom patronunun tutumu patronların ortak tutumu haline gelmiştir. İktidarın gücünü...
- UİD-DER Web TV, filmleriyle işçi sınıfını anlatan Ken Loach’u Türkiyeli işçilere anlatmak üzere “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adlı mini bir belgesel hazırladı. İşçi sınıfının bu büyük yönetmenini anlatan belgeselimizi...
- Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Purmo Group'ta grev, 66. gününde kazanımla sonuçlandı. Elazığ’ın Alacakaya ilçesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de, düşük ücretlere ve hak gasplarına karşı 1 Temmuzda iş bırakma eylemi başlatan maden...
- Sabahtan akşama kadar televizyon izlesek, kanal kanal gezip tartışma programlarına, dizi ve filmlere baksak hiçbirinde işçilere ve sorunlarına dair gerçekleri göremeyiz. Yüksek tirajlı gazetelerde, çok tıklanan haber sitelerinde işçilerin...
- Trafikte, toplu taşımada, market alışverişinde, hastane kuyruğunda, hatta yolda yürürken bile birbiriyle tartışan veya kavga eden insanlara şahit oluyoruz. Hatta bizler de kimi zaman bu tartışmaların bir parçası oluyoruz. Peki bu gerginlik nedensiz...
- Yaz aylarında havaların bir anda ısınmasıyla birlikte işyerleri adeta fırın gibi oldu. Gün içerisinde işçilerin sırtındaki ter birkaç kez kuruyor. İşte bu koşullarda her şeye rağmen Ramazan ve Kurban Bayramı tatilleri biz işçiler için bir can simidi...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçti. On bir kenti etkileyen depremlerde enkaz altında kalan on binlerce insanın ve yakınlarının feryatları günlerce dinmedi. Enkazdan sağ kurtarılabilecek binlerce insan, arama kurtarma çalışmalarının...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan ve Özçelik-İş Sendikasının örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziranda greve çıkmışlardı. UİD-DER’li işçiler olarak bizler de...
- Srebrenitsa’da, 1995 Temmuzunda, 8 bini aşkın Boşnak, Sırp egemenleri tarafından katledildi. Geçmişten günümüze emperyalistlerin kışkırttığı tüm savaşlara baktığımızda ölenlerin, acı çekenlerin, yasa boğulanların emekçiler olduğunu, savaştan siyasi...
Düşün
Okyanusları, denizleri, dereleri, nehirleri
Düşle
Parmaklıkların ötesindeki sonsuz dünyayı
Düşün
...- 43 gündür direnen Sumitomo işçilerinin grevi kazanımla sonuçlandı. Adana’da PTT bünyesinde çalışan taşeron işçiler iş baskısı ve kötü çalışma koşullarına karşı 9 Temmuzda iş bıraktı. İşçilerin eylemi ikinci gününde kazanımla sona erdi. Manisa’da...
- TÜİK Haziran 2022 itibariyle enflasyon sepetine hangi ürünleri koyduğunu ve bu ürünlerin fiyatını ne olarak kabul ettiğini açıklamayı bıraktı. İki yıldır TÜİK’in açıkladığı enflasyonu neye göre hesapladığını bilmiyoruz. Yani sepet iki yıldır kayıp!...