Buradasınız
Eğitim Sistemi
UİD-DER’li öğretmenler
Eğitim Reformu Girişimi, farklı ekonomik güce sahip ailelerin eğitime ayırdıkları bütçeden yola çıkarak Türkiye’de eğitimde fırsat eşitsizliğini bir raporla paylaştı. Geliri daha yüksek kesimle dar gelirli kesimin eğitim harcamalarını karşılaştıran Eğitim Reformu Girişiminin sosyoekonomik durumları farklı üç öğrenci ve TÜİK verilerini kullanılarak hazırladığı rapor, aslında Türkiye özelinde kapitalist toplumdaki adaletsizliklerin eğitimdeki yansımalarını ortaya koymaktadır. Ayşe, Elif ve Zeynep adındaki üç farklı öğrencinin eğitim harcamaları ve aldıkları eğitimin karşılaştırılması Türkiye’de zengin ile fakir arasındaki uçurumun derinliği hakkında çarpıcı bilgiler sunmaktadır.
Ayşe, 4. sınıfa gidiyor. Asgari ücretle geçinen bir ailenin üç çocuğunun en büyüğü. Yoksul bir mahalledeki, imkânları kısıtlı, ikili eğitim veren bir okula gidiyor. Okulda yemekhane, spor salonu yok, bilgisayar laboratuarı yetersiz. Ayşe’nin okul malzemeleri eksik. Silgisini bile iki yıl kullanıyor. Çünkü yenisini alabilecek bir bütçeleri yok. Evde eğitimini, gelişimini destekleyecek hiçbir kitabı, materyali yok.
Elif 3. sınıfa gidiyor, kardeşi Ahmet ise 2. sınıfta. Kayıt sırasında yüksek bağışlar verilip, şartları velilerin desteğiyle iyileştirilen bir devlet okulunda okuyorlar. Fiziksel şartları çok daha iyi, sınıf mevcutları daha az olan bir okulda tam gün eğitim alıyorlar. Yemekhanede yemeklerini yiyor, okulun sosyal ve sportif faaliyetlerine katılıyorlar. Velilerin ücretini ödediği, dışarıdan gelen öğretmenler okulda her devlet okulunda olmayan robotik kodlama, akıl oyunları gibi dersleri de veriyorlar. Okul sonrasında da ebeveynleri onları, sosyal ve kültürel etkinliklerle destekleyebiliyor.
9. sınıfta olan Zeynep ve 3. sınıfta olan Okan ise özel bir okulda eğitim alıyor. Onlar da okulda pek çok farklı etkinlik ve çalışma yapma şansına sahip. 24 kişilik sınıflarda eğitim alıyorlar. Her birinin yıllık okul ücreti yaklaşık 70 bin lira. Okul dışında da piyanodan masa tenisine, yüzmeden dansa kadar pek çok alanda faaliyetlerde bulunuyorlar.
Aynı raporun bir başka yerinde ise şu bilgiler veriliyor: “TÜİK Hane Halkı Tüketim Harcaması 2017’ye göre, eğitim harcamalarının (okula gidiş geliş masrafları, özel okul, özel ders, etüt, yaz okulu, üniversite harcı vs.) sadece yüzde 2,8’ini gelirden en az pay alan yüzde 20’lik dilimdekiler yaparken, yüzde 63,6’sını en yüksek pay alan yüzde 20’lik dilimdekiler yaptı. Yani eğitim harcamalarında yoksul ve zengin kesim arasında yaklaşık 23 kat fark var.”
Eğitim Reformu Girişiminin kamuoyu ile paylaştığı bu rapor aslında bizim için malumun ilamıdır. Bu adaletsizlik, her birimizin günlük hayatta karşılaştığı olağan çifte standartlardan farksızdır. Burada özellikle vurgulamak istediğimiz, burjuva düzende eşitlik diye yüceltilen şeyin esasta kâğıt üstünde kaldığıdır. Zaten gittikçe çürüyen, enerjisini savaşa ve toplumu baskılamaya harcayan bir düzende o düzene ait tüm kurumların yozlaşması kaçınılmazdır. Bunların başında da eğitim sisteminin gelmesi gayet normaldir. Eğitim sistemi burjuvaziye ve iktidara, onların istediği türden insanlar yetiştirmek üzere organize edilmektedir. Ayrıca devlet okulları dahi paralı hatta pahalı bir eğitim vermektedir. Yani eğitim sistemi aynı zamanda oldukça kârlı bir sektör durumundadır.
Kapitalist sistemin çarkları arasında ucuz işgücü kaynağına dönüştürülen öğretmen de, sınavlarla yarış atlarına dönüştürülen öğrenci de yoksullukla hırpalanan veli de bu köhne düzenin mağdurlarıdır. Yani özetle okulların durumuna kısaca bir göz attığımızda dahi eğitimde eşitsizliğin vaka-i adiyeden sayıldığı bir tabloyla karşılaşmaktayız. Bu kapitalist sistemin doğal sonucudur. Bu sistem zengini daha fazla zengin ederken, yoksulu da daha fazla yoksullaştırıyor.
Kapitalist eğitim sistemi eşitliği sağlamayı bir kenara bırakalım, tam tersine eşitsizliği üretme ve meşrulaştırma işlevi görmektedir. Yapmamız gereken önce gerçek anlamda adil olan bir toplumsal sistemi inşa etmektir. Böyle bir sistem ise kapitalist sömürü düzeni yıkılmadan gerçekleşemez. Tüm çocuklarımızın kardeşçe yaşadığı, öğrenirken mutlu olduğu bir dünya için, yaşasın dünya işçi sınıfının onurlu mücadelesi.
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...