Buradasınız
“Elma Deyip Geçme” Diyen İşçi Amcamız Haklıymış!
Avcılar'dan bir kadın işçi

Merhaba işçi kardeşlerim. Sizlere çalıştığım işyerindeki bir sohbeti aktarmak istiyorum. Ama konuya geçmeden önce, İşçi Dayanışması’nda çıkan bir yazıyı hatırlamak istiyorum. Yazının adı “Elma Hadisesi” idi. Yazıda 70’li yıllarda, bir fabrikadaki öğle yemeğinde yaşanan hadise anlatılıyordu. Olay öğle yemeği listesinde elma yazmasına rağmen portakal getirilmesiyle başlamıştı. Bu değişikliğin kendilerinden habersiz yapılmasını kabul etmeyen işçiler, yollara çıkarak eylem yapmışlar. Çünkü biliyorlardı ki bugün işçiye sormadan elma yerine portakal getiren yönetim, yarın kafasına göre kim bilir neler yapardı. Olayı aktaran emektar amcamız, “Bu patron milletinin ipini sağlam tutacaksın. İp bir kaçtı mı bunların yapacaklarının ucu bucağı yok” diye de ekliyordu. Evet değerli işçi kardeşlerim, anlatılmak isteneni işyerinde yaşadığım bir örnekle daha iyi anlamış oldum. Dedim ki kendi kendime, amcamız çok haklıymış!
Kardeşler, 3 yıldır kamu emekçisiyim. Ama işçilik hayatım çok daha öncesinden başladı. Küçük yaşlarda tekstil atölyelerinin sağlıksız kimyasal boyalarına, tozuna ve ağır mesai koşullarına maruz kaldım. Bu yüzden hayatım boyunca etkisinden kurtulamayacağım sağlık sorunlarıyla cebelleşiyorum. Sürekli kullanmam gereken ilaçlar ve düzenli kontrollerim var. Muhtemelen bundan dolayı işyerimdeki boş doktor odası hep ilgimi çekmiştir. Üstelik yaklaşık 350 kişinin çalıştığı işyerimize günlük ortalama 2 bin kişi geliyor. Eh bu kalabalıkta boş doktor odası nasıl ilgimi çekmesin!
Geçen gün, 20 yıldır bizim kurumda çalışan idari amirimizle biraz sohbet ettik. Ona ilaçlarımı yazdırmak için izin almam gerektiğinde harcadığım zaman ve uğraşmam gereken resmi işlemleri anlattım. Ve şu soruyu sordum: Bu doktor odası hep mi boştu? Bana kısaca “hayır” diyerek geçiştirmek istedi. Tabii ben tekrar sordum. Sonra başladı anlatmaya. Meğer bizim kuruma yıllar önce haftada üç gün doktor gelirmiş. Sonra bunu iki güne düşürmüşler. E bu durumu nasıl karşıladıklarını sordum. İki günün onlara yeteceğini düşünmüşler ve seslerini çıkarmamışlar. Sonra hekim haftada bir gün gelmeye başlamış. Müdür, bende hafif bir gülümseme fark etti, şaşkın bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. Ben de o boşluktan yararlanıp “o elmayı getirtmeyecektiniz” dedim. Adam şaşırdı tabii. Ama doktor konusunu bıraktığı yerden de devam etti. Tahmin ettiğim gibi doktorun gelişi bu kez de haftada bire düşmüştü. Ve sonra doktor bir gün gelmedi… Ve yıllardır bu kurumda doktor yok. Ama odası hâlâ duruyor. “Elma hadisesi”ni bir arkadaşımın babasının başından geçmiş gibi toparlayarak anlattım. Adamda küçük bir şok etkisi yarattı. Anlamsız bir yüz ifadesiyle odasına gitti.
Evet değerli arkadaşlar, her geçen gün haklarımıza yönelik yeni saldırılarla karşı karşıyayız. Bugün gözlerini kıdem tazminatımıza diktiler, zaten düşük olan ücretlerimizi bir de zorunlu BES ile kırpıyorlar. Eğer birleşip haklarımıza sahip çıkmazsak, bugünkü haklarımızı çocuklarımıza “geçmişte…” diye başlayan masallar gibi anlatmak zorunda kalacağız. Haydi, birlik olmaya! Anlatacak yeni Elma Hadiseleri yaratmaya!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...