Buradasınız
Hakkımızı Almak İçin Kavgamızı Verelim
Esenler’den bir kadın işçi
Bundan iki yıl önce 400 kişinin çalıştığı bir tekstil firmasında çalışıyordum. İşçilerin 350’si imalat bölümünde, 50’si idari bölümde çalışıyordu. Patron beni haksız yere işten attı. Gerekçesi de benim işçileri kışkırtmammış. Bir saatlik öğlen molamızı yarım saate indirdiler diye işçilere imza toplatmışım. Bunu bana insan kaynakları söyledi. Ben de “bu sizin kuruntunuz, ben kimseyi kışkırtmadım, buradaki işçiler kendiliğinden imza topladı. Madem öyle o zaman 350 işçiyi de işten atmanız gerekiyor” dedim. Çalışmak, işimin başına dönmek istediğimi belirttim. İnsan kaynağı müdürü “hayır işbaşı yapamazsın, tazminatını alıp gideceksin” dedi. Ben de “yasal yollara başvururum” dedim. O beni ciddiye almadı, tek başına bir şey yapamazsına getirdi. Ben de siz bilirsiniz dedim ve üretim bölümüne çıktım. Avazım çıktığı kadar bağırdım işçilere: “Arkadaşlar beni işten çıkardılar, bugün banaysa yarın da sizedir, birkaç kişiyi çıkararak sizin gözünüzü korkutmaya çalışıyorlar. Bunlara kanmayın, biz işçilerin bir araya gelmesinden korkuyorlar.”
Bantlar durmuş beni izliyorlardı. Ustabaşları müdahale edemediler. Sonra soyunma dolaplarına indim. Hemen kapıyı açmışlar. Çıktım işyerinden ve ertesi gün tanıdık bir avukat vardı, yanına gittim. O da beni yönlendirdi. Notere gidip ihtarname gönderdim işverene. 50 YTL dosya parası verdim. Dava açıldı. Mahkeme olunca avukat haber veriyordu. Bana iki şahit gerekiyordu. İşyerinde benim dönemimde çalışan iki arkadaşım vardı; onlar şahitlik yaptılar. İşverenin şahitleri, iki ustabaşı ve bir müdürdü. Sözde ben yavaş çalışıyormuşum, işten verimsizlik nedeniyle çıkarmışlar. Madem öyleydi, ben orada bir buçuk yıl çalıştım, deneme süresinde çıkarmaları gerekmez miydi? Bu üç kişi işverenin vekilleri. Mahkeme başkanı bunu görüyor sonuçta. Patronlar bizi böcek gibi görüyor, beceriksiz, aptal yerine koyuyorlar. Patronlara, “tek olsak bile hakkımızı arıyoruz” diyebilelim. O bizden korksun. İki duruşmadan sonra ben davayı kazandım. Patron kararı temyize götürdü. Ben tek olduğum için davam uzun sürdü. Toplu davalar çabuk sonuçlanıyor. Uzun da sürse, biz işçiler hakkımızı aramalıyız.
Kasım ayı içinde avukat beni aradı. Mahkeme patronun itirazını reddetmiş, işe iadem verilmiş. Kazandığımı söyledi. Benim işverene on gün içinde tebligat göndermem gerekiyordu. İşverenin ise bir ay süresi vardı; beni ya işe alacak ya da 8 ay brüt ücret üzerinden tazminat ödeyecekti. İşveren bana 8 aylık ücret vermemek için beni işe çağırdı. Beni işe aldıktan sonra yeniden işten çıkarırsa direkt mahkemelik olacak.
Evet dostlar, ben yasal haklarımı bu dernekte, UİD-DER’de öğrendim. Buraya gelmeseydim patronlar kazanacaktı. Tek olsak bile patronlarla hakkımızı almak için kavgamızı verelim.
Yemekhane İşçisi Direnişi Sürdürüyor
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...