Buradasınız
İşçi Sınıfının Üniversitesi Grev
Hasköy’den bir metal işçisi
Merhaba dostlar, ben işçi sınıfının üniversitesi olan grev ve bir o kadar önemli grev ziyaretlerinin biz işçiler üzerindeki etkilerinden bahsetmek istiyorum.
Bildiğimiz gibi yaşadığımız bu topraklarda da kapitalizm denilen azgın ve dizginsiz kâr sistemi, koyu bir gericilik içindedir. Çeşitli şekillere bürünerek biz emekçiler üzerinde faşizmi dahi uygulamıştır. Faşizmi sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok yerinde devreye sokarak işçi sınıfının önünde büyük bir engel oluşturmuş, işçi ve emekçi kesimleri sindirmiştir. 12 Eylül faşist darbesi ise bu topraklarda işçi sınıfı ve öncü işçilerin üstünden adeta bir silindir gibi geçerek, sınıfın örgütlülüğü adına hiçbir şey bırakmamıştır. Etkisi o kadar büyüktür ki, patronlar sınıfının temsilcileri bile yaptıkları konuşmalarda, “o kadar ağır olacağını beklemiyorduk” gibi sahte, ama gerçek niyetlerini açık eden beyanlarda bulunabiliyorlar.
Daha önce bir grev veya direniş yaşamama rağmen, ziyaret ettiğim grev ve direnişlerde sınıfın yalnız oluşunun verdiği tuhaf ama içten tutumunu görmekteyim. İşçiler birbirinden o kadar kopuk bir durumda ki, başka yerlerden ziyarete ve desteğe gelen işçi dostlarına şaşırıp kalıyorlar. İlk olarak var olan sistemin işleyiş koşullarını bilmediğim 2002 yılında gitmiştim grevdeki işçileri ziyarete: Mann Filtre, yeni ismi ile Filtre 2000 işçilerini. Derken özeleştirme furyası ve Telekom grevi. Çevrede bulunan fabrikalardaki grev ve direnişleri de ziyaret ettim ve bunlardan kendi adıma önemli dersler çıkardım.
Ortak noktamız o kadar çok ki. Bizler işgücümüzü patronlara satan insanlar, daha insani şartlar talebiyle yürüttüğümüz mücadelelerde devletin askeri, mahkemesi ve polisi ile karşılaşıyoruz. Ama kolluk kuvvetlerinin copları, gözaltıları ile birlikte biz işçilerde bir şey açığa çıkıyor: “Bu düzende işçiler hep eziliyor, horlanıyor, bu düzeni değiştirmek lazım” bilinci. Çoğu işçi, gerçeklerin ancak biz daha çok ekmek isteyince karşımıza çıktığını görüyor. Gerçekten de öyle. Burjuvazi dört bir koldan televizyonları, gazeteleri ve her şeyi ile bizlere sahip olamayacağımız güzel hayaller satarak beyinlerimizi yalan bir hayat ile doldurmakta. Bizler için grevler ve direnişler belki de yalancı hayatı ve hayalperestliği yıkan, bizi gerçekler dünyasına indiren en büyük okul oluyor.
Yaşasın İşçilerin Birliği!
Yaşasın “İşçi Dayanışması”!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...