Buradasınız
İnsanlığın Düşmanları ve İnsanlığın Umudu
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki hangi ülkeden olursak olalım aslında dünyadaki tüm insanlar, geçmişten farklı olarak tek bir toplum halinde yaşıyoruz. Ama bu 8 milyara varan devasa toplum iki temel sınıfa bölünmüş durumda: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Biz işçi ve emekçiler, sermaye sınıfı ile gezegen olarak aynı dünyada yaşıyoruz ama yaşamlarımız öylesine farklı ki adeta farklı dünyalardayız. Tam da Fransız yazar Victor Hugo’nun dediği gibi; zenginlerin cenneti bizim cehennemimiz üzerinde yükseliyor. Biz işçi ve emekçilerin böyle bir toplumsal düzenin sürüp gitmesinden bir çıkarı olabilir mi? Dahası insanlığın bu düzen altında bir geleceği olabilir mi? Bu soruların yanıtı bellidir. Ama sermaye sahipleri, kapitalizmi yaşatmaya, sahte cennetlerini korumaya çalışıyorlar. Kendi dar çıkarları uğruna insanlığı ve doğayı yıkıma sürüklüyorlar. Bu nedenle onlar kötülüğün vücut bulmuş halidir, insanın, insanlığın en büyük düşmanıdır.
Sermaye sahipleri yani burjuvalar karşımızda insan suretinde dururlar ama bu suretin ardında düşüncelerini, değer yargılarını, kararlarını, eylemlerini belirleyen şey sermayedir, kârdır. Sürekli büyüme eğilimindeki sermayenin gözleriyle bakarlar dünyaya. Sermayeyse işçilerin sömürülmesiyle, emeğin gasp edilmesiyle, haksız savaşlarla, doğanın yağmalanmasıyla yani kötülükle büyür! İşçi sınıfının şairlerinden Hasan Hüseyin bu yüzden bir şiirinde sermaye sınıfı için “insan değil haşa, bir yağmacı soyu bu” demiştir. Gazetemizin diğer sayfalarında Amasralı maden işçisi kardeşlerimizin bu yağmacı soyu tarafından nasıl bile bile ölüme gönderildiği anlatılıyor. “Madende gaz var” demek, ölmeyi istememek, önlem alınmasını istemek maden patronlarına göre “keyif” oluyor. Ama işçileri kâr uğruna bile bile ölüme gönderip eşleri yalnız, çocukları babasız, anneleri oğulsuz bırakmak keyfilik değil “işin fıtratı”, “kader planı” oluyor! Sermayenin zihniyeti budur. Bu tutum kötülüğün kendisi, böyle düşünenler kötülüğün kaynağı ve vücut bulmuş hali değilse nedir?
Siyasi iktidar bu kötülüğün karşısına dikilmemizi, hesap sormamızı engellemeye çalışıyor. Çünkü iktidar, kötülük üreten düzenin tam da dümeninde oturuyor! Yoksullaştırma politikalarıyla, sendika düşmanlığıyla işçileri gaz olduğunu bile bile madene inmek zorunda bırakan onlar değil mi? Oy desteği toplamak için milyonlarca yoksul aileye “sosyal yardım” dağıtan ama ülkede yoksulluk, işsizlik olduğunu inkâr eden onlar değil mi? Bu gerçeklerin görülmesini engellemek için sürekli yalanlar söylüyor, toplum üzerinde baskıyı ve zorbalığı arttırıyorlar. Çok açık ki iktidarlarını, düzenlerini korumak için kötülük yapıyor, kötülüğü meşrulaştırıyor, büyütüp besliyor, cesaretlendiriyorlar. Bugün toplumda umutsuzluk ve çıkışsızlık duygusu büyüyorsa, şiddetin her türlüsü artıyorsa; istediği şarkıyı söylemeyen müzisyeni, hastasını iyileştiremeyen doktoru, boşanmak isteyen karısını öldürenlerin ardı arkası kesilmiyorsa, kötülük normalleşip sıradanlaşıyorsa kaynağında bu iktidar ve çürümüş sistem vardır.
Şu gerçeğin altını kalınca çizelim: İnsanlığın, bilim ve teknolojinin bugünkü gelişmişlik düzeyi göz önünde bulundurulduğunda tüm insanların eşitlik, bolluk ve özgürlük içinde yaşayacağı bir düzen kurmak, bir yeryüzü cenneti yaratmak mümkündür. İnsanlık sınıfların, sömürünün, sınırların ortadan kalktığı, bolluk, barış ve özgürlük dolu bir dünyanın eşiğinde durmaktadır. Ama kapitalizmin efendileri, böyle bir dünyanın kapılarını açacak güçleri ezmeye, onları zincirlemeye çalışıyorlar. İşçi sınıfının örgütlenip harekete geçmesini engellemek için yalana, hileye, baskıya, zorbalığa sarılıyorlar. İşçi sınıfına bu yolda öncülük etmeye çalışanları karalayıp kötülüyor, cezalandırıyorlar. Kapitalizm bu haliyle doğmak üzere olan bir bebeğin doğumunu engelleyerek bebeği tehlikeye atan, anneyi acı içinde kıvrandıran, bedenlerini çürüten ihtiyar bir cadıya benziyor. Bu cadıyı ağır yumruğuyla mezara yollayacak ve bebeğin doğumunu gerçekleştirecek olan ebe işçi sınıfının ta kendisidir.
İşçi sınıfının büyük şairi Nâzım Hikmet’in o güzelim şiirinde dediği gibi, “onlar ümidin düşmanıdır”! Sömürücü düzenin egemenleri, ümide, akarsuya, meyve çağında ağaca, serpilip gelişen hayata düşmandır. Onlar insanlığın yüz karasıdır. Örgütlenip ayağa kalkacak, onların karşısına dikilecek, kötülük ve zulüm düzeninin bağrından yeni bir toplumu doğuracak olan işçi sınıfı ise insanlığın umududur. İşçi sınıfına bu yolda öncülük edenler insanlığın çalışkan ve fedakâr evlatları, yüz akıdır. O halde gelin umudun saflarında birleşelim, insanlığın yüz akı olan evlatlarına katılalım.
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
Son Eklenenler
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.