Buradasınız
İşçi Gençlerin Sorunları
İşçi Dayanışması’nın “90 kuşağı” tartışmaları kapsamında sürdürdüğü röportajlar, genç işçilerin ne büyük sorunlar yaşadığını ortaya koyuyor. Fakat işçi sınıfının gençlerinin sorunları tartışılmıyor. Gezi Parkı gösterilerinde öne çıkan ve övgüler düzülen tuzukuru kesimin gençleri, sanki tüm gençliği temsil ediyormuş gibi sunuldu. Bu gençlerin iyi okullarda okuduğu, bilgisayarla büyüdüğü, isyankâr ve özgürlüklerine pek düşkün oldukları söyleniyor. Ancak bir de 90’lı yıllarda doğan işçiler var. Fabrikaların tozuna, pasına daha çocuk yaşlarda bulanmış işçilerin de söyleyecek sözleri var.
90’lı işçiler, onları en derinden yaralayan şeyin çocukluklarını yaşayamamak olduğunu belirtiyorlar. Yaşıtları sokakta oyunlar oynarken çalışmak zorunda kalanlardan, ilk olarak çocuklukları çalınmış. Genç yaşında kronik hastalıklarla yaşayan bir işçi 12 yaşında fabrikanın yolunu nasıl tuttuğunu şu sözlerle anlatıyor:
“12 yaşında bir kızdım. İlk işyerim kocaman makinelerin olduğu bir iplik fabrikasıydı. Orada korkunç günler yaşadım. Hemen işten çıkmak istedim, anneme söyledim. ‘Alışırsın kızım’ dedi. O makineler sanki beni dövüyordu, gün bitmek bilmiyordu. Çalışmak istemiyordum, annem ‘alışırsın kızım’ diyordu. Alışamadım.”
İşçi sınıfının gençleri uzun saatler boyunca ve ağır koşullarda çalışmaya mahkûm ediliyorlar. İş kazaları civan bedenlerini ya sakatlıyor ya da canlarını alıyor. Daha yaşamlarının baharında olmadık sorunlarla karşılaşıyorlar. Meselâ iş kazalarında en sık rastlanan durum, parmak ya da elin tümüyle kopmasıdır. Gencecik işçiler, utanarak ellerini ceplerinden çıkartmıyorlar; kendilerini eksik görüyor ve hayatları boyunca psikolojik sorunlarla boğuşuyorlar.
İşyerinde kötü muameleler ve aşağılamalar da çok canını yakıyor genç işçilerin. Onlar, hayvana bile daha iyi davranıldığını, bir hayvanın sağlığıyla ilgilenildiğini, fakat işçilerin sağlığı ve mutluluğuyla ilgilenilmediğini söylüyorlar. Örgütsüz oldukları için işittikleri küfürlere ve aşağılanmaya ses çıkaramadıklarını anlatıyorlar. Çünkü onurunu korumak, saygı beklemek işten atılma sebebidir işçiler için. Eğer müdürler tarafından fazla küfür, azar işitmedikleri bir işyerinde çalışıyorlarsa, orası “çok rahat” bir işyeri olabiliyor onlar için.
90’lı yıllarda doğan işçilerin sıkça değindikleri bir başka konu da çektikleri yalnızlık. İşyeri dışındayken arkadaşlık kurmaya ya da arkadaşlarıyla bir araya gelmeye ne vakitleri var, ne paraları ne de enerjileri. Yorgun argın evlerinin yolunu tutan işçilere mikrofon uzatıp hallerini sormaya başladığımızda, bize açıp cüzdanlarını gösterenler oluyor. Asgari ücrete çalıştıklarını söylüyorlar, o yaşlarda ev geçindirmeye çalışan işçilerin cebinde çay içecek para kalmıyor. Hal böyleyken arkadaşlarıyla vakit geçirmeleri de imkânsızlaşıyor. Bu nedenle oturdukları mahalleden şehrin merkezi yerlerine gitmek onlar için neredeyse imkânsız hale geliyor. Yoksulluk, tüm işçiler gibi genç işçilerin de sosyal faaliyetlere katılmasının önüne geçiyor.
Genç işçiler, Gezi Parkı’ndaki yaşıtlarına hiç benzemiyor. Kendileri ile onlar arasında sıkça şu farklardan söz ediyorlar: “Onlar çalışmak zorunda değil, biz çalışmak zorundayız. Onlar özel hastanelere gider, biz SGK’lara gidip sürünmek için bile zar zor izin alırız. Onların ‘nerede takılsam?’ sorunu vardır, biz ‘ailem için ne yapabilirim?’ diye düşünmek zorundayız. Onların gelecek kaygısı olmaz, biz ‘yarın ne yapacağım?’ diye düşünürüz. Onlar genellikle yüksek ücretli ve daha garantili işler bulurlar, bizim hiçbir zaman iş güvencemiz olmaz. Onlar iş kazasının ne olduğunu bilmezler, ama bizler iş kazalarında ya bedenimizden parçalar bırakır ya da canımızdan oluruz.” Kısacası zengin, tuzukuru kesimin çocuklarının payına hayatın sefasını sürmek düşerken, işçi gençlere ise hayatın cefasını çekmek düşüyor.
Görüldüğü gibi, tek bir gençlik yoktur. Bir tarafta patronlar sınıfının ve küçük-burjuva kesimlerin gençliği var, öte tarafta işçi sınıfının gençliği var. Tuzukuru kesimlerin gençlerinin yaşam koşulları ve dünyaya bakışı işçi sınıfının gençlerinden tümüyle farklıdır. İşçi sınıfının gençlerinin bilincini bulandırmak isteyen sermaye medyası, sürekli sınıf atlama hayalleri pompalıyor. İşçi sınıfının gençleri bu hayallere kanmadan sınıflarının ve sorunlarının bilincine varmalıdır. İşçi sınıfı gençleri için tek bir çıkış yolu var: Bir araya gelmek, örgütlenmek, bilinçlenmek ve mücadele etmek! Bunun dışında bir seçenek yoktur.
İnsan Gibi
KESK Eylemine Ankara’da Polis Saldırısı
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Sömürü Çarklarında Kaybolan Genç Yaşamlar
- MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- “Aman Çocuğum Sağa Sola Bulaşma” mı?
- “Enflasyon Canavarı”nı Üzerimize Salan Kim?
- Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
- KYK Yurtlarında Ölmek İstemiyoruz!
- Bu Düzeni Yıkmak Boynumuzun Borcu
- Arel Üniversitesi Öğrencileri Servis Ücretine Neden İtiraz Ediyor?
- Aileler İstemese de Gençler Sorunları Görüyor
- Bizim Onlara İhtiyacımız Yok!
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...