Buradasınız
İşçi Sınıfının Güvencesi Örgütlülüğüdür

Hayatın getirdiği zorluklar karşısında hepimiz bir güvenceye sahip olmak isteriz. İşsiz kaldığımızda, hastalandığımızda kullanabilmek için kenara birkaç kuruş ayırmaya çalışırız. Çocuklarımızın geleceğinin güvence altında olması için didinir, okumaları için çabalarız. Peki, işçilerin gerçek güvencesi bunlar mıdır? Hayır! Çünkü bugün en yüksek işsizlik oranının üniversite mezunlarında olduğunu, ücretlerimizin düşüklüğü nedeniyle, değil kenara birkaç kuruş ayırmak ay sonunu bile getiremediğimizi biliyoruz. O halde nedir gerçek güvencemiz?
İşçi sınıfının mücadele tarihine kısaca bir göz atalım. Sanayinin geliştiği ve makineli üretimin başladığı dönemde kapitalizmin güvencesiz, geleceksiz, sefalet içinde bir yaşama mahkûm ettiği işçi sınıfı çözümü örgütlenmekte bulmuştu. Ancak ilk sendikalaşma girişimleri uzun yıllar boyunca egemenler tarafından zorbalıkla bastırıldı. İşçilerin örgütü olan sendikalar yasadışı kabul ediliyor, sendikalaşmak hapisle hatta idamla cezalandırılıyordu. Ne var ki, atölyelerde, fabrikalarda korkunç bir sömürüye maruz kalan, günde 16 saatin üzerinde çalıştığı halde karnını doyuracak bir ücret bile alamayan işçilerin örgütlenmekten başka çıkar yolu yoktu. Ancak örgütlü hareket ettiklerinde patronlar karşısında güç kazanıyor ve taleplerini kabul ettirebiliyorlardı. Büyük bedeller ödeme pahasına işçiler örgütlenmekten ve sendikalarını kurmaktan vazgeçmediler ve nihayet egemenlere sendikalarını kabul ettirdiler. Kapitalizmin bir dünya sistemi haline gelmesiyle tüm ülkelerde nüfusun büyük çoğunluğu işçileşti. İşçi sınıfının olduğu her yerde sendikalar da kuruldu. Çalışma saatlerinin kısaltılması, ücretlerin yükseltilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, iş güvenliği önlemlerinin alınması işçilerin verdiği örgütlü mücadeleler sayesinde mümkün olabildi.
Her ne kadar Avrupa işçi sınıfı gibi uzun bir mücadele geçmişine sahip değilse de, Türkiye işçi sınıfı da örgütlenme, sendikalaşma, grev yapma hakkına ancak mücadeleyle kavuşabildi. 1960’lı yıllarla birlikte, sendikalı olmak iş güvencesine sahip olmak demekti. Daha iyi ücret almak ve iş güvenliği önlemlerini aldırabilmek demekti. Maden-İş’in başını çektiği DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlenen işçiler, Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük grevlerini ve direnişlerini gerçekleştirdiler. En büyük kazanımları bu dönemde elde ettiler. Patronlar, işçi sınıfına yönelik saldırı planlarının hiç birini bu dönemde hayata geçiremediler.
İşçi sınıfının birliğini dağıtmak için 1980’de askeri faşist darbe yapıldı. Darbeden sonra işçi sınıfı en büyük güvencesini, örgütlülüğünü kaybetti; sendikaları, dernekleri, partileri kapatıldı. Darbenin üzerinden 40 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen işçi sınıfı örgütlülüğünü eskisi gibi sağlayabilmiş değil. Ancak hayat pahalılığı ve hak gaspları karşısında giderek daha fazla sayıda işçi sendikalaşma ihtiyacı duyuyor. Çünkü işçiler taleplerini kabul ettirmenin ve güvence altına almanın tek yolunun örgütlenmek ve sendikalaşmak olduğunu fark ediyorlar. Yakın zamandan bir örnek verelim. Gebze’de bulunan Enka Sac fabrikasında işçiler örgütlenerek sendikalaştılar. Bunu hazmedemeyen patron gizlice fabrikayı kapatmak istedi ama işçiler bu yasa dışı lokavt girişimini püskürttüler. Patrona “önce toplu sözleşmeyi imzala, sonra tazminatlarımızı öde” dediler. Böylece patron işçilerin tazminatını TİS’te belirlenen ücret üzerinden ödedikten sonra fabrikayı kapatabildi. Ya örgütsüz olsalardı? Patron kapatır gider, işçiler değil zamlı ücret üzerinden tazminat almak belki ücretlerini bile alamazlardı. Nitekim patronun işçilerin örgütsüzlüğünü fırsat bilip ücretlerini bile ödemeden kaçıp gittiği pek çok örnek var.
UİD-DER gibi işçi örgütleri de işçilerin güvencesidir. UİD-DER’de örgütlenen işçiler burada aldıkları kültürü fabrikalarına taşırlar ve diğer işçi kardeşleriyle örgütlenerek haklarını ararlar, sendikalaşırlar. Zorlukların üstesinden dayanışarak gelirler. Örneğin pandemi döneminde emekçilerin yalnızlaşması, korkutularak evlerine kapatılması ve işyerlerinde pek çok hak gaspına uğraması karşısında UİD-DER’li işçiler muazzam bir dayanışma ve mücadele örneği sergilediler. Birbirlerini yalnız bırakmadılar. İşçiler eşleriyle, çocuklarıyla birlikte UİD-DER’de nefes aldılar, kendilerini güvende hissettiler, hissediyorlar. Örgütlülüğün neden işçi sınıfının güvencesi olduğunu bu dönemde çok daha iyi kavradılar.
Örgütlü olmak kapitalizme ve patronlara karşı büyük bir güce ve güvenceye sahip olmak demektir. Örgütlü olmak tek başına kalmamak, omuz başında dostların olması demektir. Tersinden örgütsüz olmak ise güvencesiz, yalnız ve geleceksiz olmak demektir. O yüzden örgütlülüğümüzü güçlendirmeli; sendikalarımızda, UİD-DER’de daha fazla yan yana gelmeli, birlik ve dayanışmamızı büyütmeliyiz.
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
Son Eklenenler
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...