Buradasınız
İşçiye Babadan Kalan Miras: Borçlar
Küçükçekmece’den bir işçi

“Umut fakirin ekmeğidir” demiş eskiler. Kimisi define arama peşinde harcar yıllarını, kimisi piyango vurmasını bekler, kimisi de Mısır’daki dayısından miras kalmasını bekleyerek tüketir ömrünü. Koşullar işçi ve emekçiler için öylesine içinden çıkılmaz bir hâl almış durumda ki, ellerindeki kuru ve boş hayalleri de yitip yok olmaya yüz tutmuş.
Ben hizmet sektöründe çalışan bir işçiyim. Birkaç gün önce işe giderken yağmur yüzünden bin bir git-gel yaşayarak taksiye bindim. Bindiğim taksideki şoförle kısa yolculuğumuz boyunca sohbet ettik. Sohbetimizin geneli patronların zenginliği ile ilgiliydi. Konuşmamız sırasında patronumun 30 yaşında biri olduğunu söyledim. O da bunun üstüne “geçenlerde yirmili yaşlarda birini aldım taksiye, adamın bir sürü işyeri varmış” dedi. Sonra ona bu yaşta nasıl o kadar zenginleştiğini sormuş. “Babadan kalmış. Yoksa çalışmakla zengin olabilmek mümkün mü?” diye anlattı bana. Ardından da “bize de babadan borç kalıyor. Ben miras falan istemiyorum. Borç kalmasın yeter” diye söylendi. Kendisinin 35 yaşında olduğunu ve küçük yaşlardan beri çalıştığını söyledi. Evli ve bir çocuk babası olarak zaten zor geçindiğini, bir de vefat eden babasının borçlarını ödemek zorunda kaldığını anlattı.
İşçilerin büyük bir çoğunluğu örgütsüz. Bu nedenle bu çarpıklıkların ve adaletsizliğin kapitalist sistemden kaynaklandığını ve bunun nasıl ortadan kalkabileceğini bilmiyorlar. Örgütlü ve sınıf bilinçli işçiler, yaşadıkları sorunlardan bıkmış ve bir çözüm yolu arayan işçilere çıkış yolunu göstermek zorundadır: Örgütlenmek ve mücadele etmek. Ancak örgütlenip mücadele ederek bu adaletsiz ve mantıksız sistemi yani bütün sorunlarımızı ortadan kaldırabiliriz. Bunun için bütün işçilerin birbirine ihtiyacı var. Bu yüzden ortak sorunlar yaşayan işçiler örgütlü mücadeleye katılmalıdır.
Sonunda Bu da Oldu!
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...