“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Bugün herkesin yakıcı şekilde hissettiği bir ekonomik krizin içerisindeyiz. Bu krizin faturası da bugün dağınık durumda olan işçi sınıfına kesilmektedir. Faturanın en kabarık bölümü ise işlerinden atılmış olan milyonlarca işsizdir. Peki, kendi krizlerinin bedelini bizleri işten atarak ödeten patronlar sınıfına karşı hiç mi yasal hakkımız yok? Tabii ki var. Bunlardan en önemlisi ise işten atıldığımızda işe iade davası açmaktır. Peki, işe iade davası açmak için neler gereklidir?
İşe iade davasının açılabilmesi için işçinin en az 6 aylık çalışan olması ve çalıştığı işyerinde ya da aynı işverene bağlı işyerlerinde en az 30 sigortalı işçinin çalışıyor olması şarttır. (30’dan az ise kötü niyet davası açma hakkımız var). Dava açtığımızda yasal süreç 2 ay içerisinde sonuçlanmalıdır. Taraflardan biri temyiz hakkını kullandığında ise 1 ay içerisinde sonuçlandırılmalıdır. Fakat bildiğimiz gibi davalar bu kadar kısa sürede sonuçlanmamaktadır. Bizler sabırlı olmalı, açtığımız davayı takip etmeliyiz.
Kafa karıştıran bir mesele de işe iade davası sürerken bir işte çalışabilir miyiz sorusudur. Bu mesele gayet nettir. Bu konudaki bir Yargıtay kararı şöyledir: “Her şeyden önce çalışma hakkı Anayasal ve temel bir haktır ve işçinin açtığı dava nedeniyle dava sonuçlanana kadar çalışmaması gerektiği düşünülemez.”
Dava lehimize sonuçlandığında ise en geç 10 gün içerisinde işverene müracaat etmeliyiz. Eğer etmezsek davada kazandığımız haklarımızı alamayız. İşveren ise bize kararını en geç 30 gün içerisinde bildirmelidir. İşverenin iki alternatifi bulunmaktadır. Ya tekrar bizi işe alıp çalıştıracaktır ve bize 4 aylık sosyal haklarımız dahil net maaş üzerinden boşta geçen sürelerin tazminatını ödeyecektir (aynı hak işveren bizi işe çağırıp biz gitmediğimizde de geçerlidir). Ya da bizi işe almayacak, 4 aylık boşta geçen süreler tazminatı dahil olmak üzere mahkemenin belirlediği iş güvencesi tazminatını ödemek zorunda kalacaktır. Bu tazminat tutarı en az 4 en fazla 8 ay brüt maaş olarak belirlenir. Fakat mahkemelerin 8 ay tutarında tazminat ödenmesi şeklinde karar verdiği görülmemiştir. Gerekçesi ise diğer davalara emsal teşkil edeceğidir.
Fakat biz işçiler böyle bir hakkımızın olduğundan dahi habersiziz. “Patron tüm haklarımı verdi, daha ne hakla dava açabilirim” diye düşünüyoruz. Böyle bir hakkımız olduğunu bilenler ise “patronlarla uğraşılmaz, onların bir sürü avukatı var, kazanamayız” diye geri çekiliyor. Birçok işçi arkadaşımız böyle düşünürken, işe iade davalarının büyük bölümünün kazanıldığını görüyoruz. Daha önceden kazanılmış haklarımızın ellerimizden alındığı ayan beyan ortadadır. Ama hâlâ kırıntı kadar dahi olsa haklarımız vardır. Bunlardan en önemlisi ve asla ihmal etmememiz gereken ise işe iade davasıdır. Ailemizde, mahallemizde, çalıştığımız fabrikalarda birçok işçi arkadaşımız işinden atılmaktadır. Bizlere düşen görevlerden biri de, işe iade davasının önemini anlatmak ve onları cesaretlendirmektir.
“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Bir seçim sürecinde daha burjuva siyasetçiler, yani patronların siyasi temsilcileri sahnedeler. Milyon dolarlık reklam kampanyaları eşliğinde, işçileri yalanlarına inandırmak için kapı kapı geziyorlar. İşçilere, emeklilere...