Buradasınız
Kapitalist Düzende İşçi Çocuğu Olmak
Aydınlı’dan bir tekstil işçisi

Geçenlerde işyeri servisinden inip eve giderken, kolunda çanta okuldan gelip evine gitmeye çalışan iki öğrenciye rastladım. Hava çok soğuk, yağmurlu ve ayrıca rüzgâr çok sert esiyordu. Adeta insanın iliklerine işliyordu. Birbirlerine sokulmuş, ellerinde bir şemsiye, hem ıslanmamaya hem soğuktan korunmaya çalışıyorlardı. Birbirlerine tutunup evlerine gitmeye çalışıyorlardı.
Bana okul dönemimi hatırlattı bu çocuklar. Nasıl zor şartlarda okumaya çalıştığım aklıma geldi. Ben bu kapitalist düzende bir işçi çocuğuyum. Zorluklar daha ilkokula başlayacağım sene başlamıştı. İlkokula başlarken ailemin okul önlüğü alma imkânı olmadığı için, annem benden büyük olan ağabeyimin yırtık önlüğünü dikerek ve ütüleyerek bana verdi. “Yarın giyerek okula gidersin” dedi. Ben ilkokulu ağabeylerimin eski kitap, defter ve silgileriyle bitirdim. Biz yedi kardeştik. Okul üniforma ve kırtasiye malzemelerimizi birlikte kullanıyorduk. Babamın alacak gücü yoktu. Ancak böyle yetiştirebiliyorduk. Zar zor ilkokulu bitirmiştim ki, karşıma yeni bir zorluk çıktı. Okuduğum köyde ortaokul yoktu, ben okumak için ilçeye gitmek zorundaydım. Zaten iki ağabeyimin ilçede okuyordu, bir üçüncümüzün daha okumasına imkân yoktu. Kaymakamlığa başvurup servis isteme fikri geldi aklımıza, “devlet baba bize yardım eder” diye düşünmüştük. Ama eli boş döndük. Servis verme lükslerinin olmadığını söyleyerek bizi geri çevirdiler. Sözde işi halka hizmet olan devletin kaymakamı, bizi dinlemek zahmetinde bile bulunmadı. Sekreteri bize kaymakamın boşuna beklemememizi söylediğini, servis veremeyeceklerini söyleyerek gönderdi. Servis son umudumdu ama vermemişlerdi. Ama ben yine de yılmadım. Kışın o dondurucu soğuklarında ağabeylerimle, yola verecek paramız olmadığı için yaklaşık 10 kilometre yolu yürüyerek okula gidip geliyorduk.
Ben Ağrı’da okudum. Ağrı’da kışlar çok soğuk ve sert geçiyordu. Bu durumda okumaya çalışan bir ben değildim. Sadece bizim köyde aynı şartlarda okumaya çalışan yaklaşık 50 öğrenciydik. Bu zorluklar içerisinde ortaokulu bitirip liseye başladım. Ve bir zorlukla daha karşılaştım. Baştan dedim ya ben bir işçi çocuğuyum. İşçilerin başında dolaşan işsizlik bu sefer de babamı kancasına taktı. İşsizler ordusuna babam da katıldı. Yaklaşık 8 ay iş bulamadı. Ben lise 1 öğrencisiyken okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldım. O çocukları görünce o günler aklıma geldi ve bu çürümüş düzende hem işçi olmanın hem de işçi çocuğu olmanın ne kadar zor olduğunu, bir kere daha görmüş oldum.
Ben şu anda asgari ücrete bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Okul dönemim geride kaldı ama zorluklar halen devam ediyor. Şimdi de aybaşını getirebilmenin, yani bu düzende bu kadar düşük ücretle yaşayabilmenin zorluklarını yaşıyorum. Bu düzende çocuğumun da benim gibi zor şartlarda okuyup, büyümemesi için UİD-DER çatısı altında örgütlü ve bilinçli bir işçi olarak mücadele ediyorum. Biz mücadele etmediğimiz sürece bu düzen bu şekilde devam edecek. Hep beraber örgütlü bir mücadele verelim, çocuklarımıza sınıfsız yaşanılabilecek bir dünya bırakalım.
Kurban Keserek İş Kazalarını Önlemek!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/