Buradasınız
Kâr Düzeni Gençliği Çürütüyor
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
İnsanın gençlik dönemleri heyecan, coşku, duyarlılık ve değişim arzusuyla doludur. Gençliğin özünde var olan sorgulayıcılık, yenilikçilik, değişim ve mücadele isteği kapitalist sömürücüler için her zaman tehlike arz eder. Gençler, çevrelerini, doğayı, insanlar arasındaki ilişkileri, bunların nedenlerini düşünüp anlamlandırmak ister. Ama bununla da yetinmez değiştirmek isterler. Gençler, haksızlığa, adaletsizliğe, zulme karşı çıkma noktasında daha cesurdurlar. İtaat etmeyi, boyun eğmeyi, kurulu düzenin kölesi olmayı istemezler. Tarihteki örneklerden de biliyoruz ki, gençliğin enerjisi ve dinamizmi toplumları değişime itebilmektedir. Yani toplumsal değişim için gençliğin enerjisi büyük bir potansiyel içeriyor.
Peki, medyayla, eğitim sistemiyle, madde bağımlılığıyla beyni uyuşturulmuş bir gençliğin kime faydası olabilir? Sürekli ben diyen, düşünmeyen, sorgulamayan; magazin, futbol, uyuşturucu ile zihni ele geçirilmiş gençlik, gerçekte kime hizmet etmiş olur? Böylesine pasifleştirilmiş bir gençlik toplumu değiştiremez. İktidar sahiplerinin amacı da gençliği çürütmek ve kapitalist kâr düzeninin ehlileştirilmiş kölesi haline getirmektir. Bu amaçla, gençler sömürüye ve haksızlıklara isyan etmesinler diye bir taraftan medya gibi ideolojik aygıtları devreye sokarken, öte taraftan da devlet şiddetini ve baskıyı gençlerin üzerinden eksik etmezler.
Mücadeleci gençler haksızlıklara ve zulme karşı çıktıklarında ailelerinden ve okuldaki öğretmenlerinden azar işitiyorlar. Gençlere, her ne düşünürlerse düşünsünler, makbul olanın itaat etmek olduğu, bu dünyanın böyle gelip böyle gittiği belletilir. Okul hayatı boyunca haksızlığa karşı mücadeleden uzak durması, itaatkâr ve kanaatkâr olması, bireyci ve bencil olması için eğitilir.
Ancak hayatın gerçekleriyle karşılaşan gençler sarsıntı geçiriyorlar. Okuldan mezun olan ve sınıf atlama hayaliyle, “dolgun maaşlı” bir iş aramaya koyulan gençler, istedikleri alanda iş bulamıyorlar. Uzun süre işsiz kalıyor, gelecek kaygısı yaşıyorlar. Okul sıralarında kurdukları hayaller gerçekleşmiyor. Onları bekleyen tek şeyin koca bir geleceksizlik olduğunu fark ediyor, hayal kırıklığına uğruyorlar. Depresyona giriyor, anti-depresan türü ilaçların bağımlısı haline geliyorlar. Tepkilerini ortaya koyacakları bir kanal bulamayan gençler, kolayca uyuşturucuya yöneliyor, teselliyi burada arıyorlar.
Paranın egemenliğine dayanan kapitalist düzen, tam anlamıyla bir çelişkiler yumağıdır. Kapitalist sistem bir taraftan gençlere umut verip rekabeti aşılıyor ve onları yarış atı gibi yarışa koşuyor, diğer taraftan umutsuzluğa kapılan gençleri uyuşturucu bataklığına itip yozlaştırıyor, çürütüyor. Böylece patronlar sınıfı kendi düzenlerine isyan etmeyecek, muhalif olamayacak uyuşuk bir gençlik kitlesi oluşturuyorlar.
Sermaye düzeninde uyuşturucu, örgütsüz ve bilinçsiz gençleri ağına çeken bir silahtır. Sermaye düzeni, uyuşturucudan her yıl milyonlarca dolar kâr elde ediyor. Gençlerin zihinlerini körelten uyuşturucu çeşitleri, çürüme arttıkça artıyor. Birkaç yıl önce ortaya çıkan bonzai, kısa sürede uyuşturucu piyasasının yarısını kapladı. Bu uyuşturucu madde Türkiye’de “bonzai” ve “Jamaika” isimleriyle satılıyor. Toksik etkileri olan ve dozajı ayarlanamadığında tek nefeste öldürücü bir zehirdir. Bugün 400 çeşidi bulunan bu zehir, sokaklarda el altından gençlere satılıyor.
Bonzai kullanan gençlerin ölüm haberleri, neredeyse her gün yazılı ve görsel medyada yer alıyor. Hayatlarının baharlarında yitip giden gençlerden geriye medyaya yansıyan çaresizlik görüntüleri kalıyor. Türkiye’de 2014 verilerine göre uyuşturucu kullanımı %17, bonzai kullanımı ise %38 artmış bulunuyor. Yine aynı yıl içerisinde 648 kişi doğrudan ya da dolaylı olarak uyuşturucuya bağlı olarak hayatını kaybetti. Araştırmalara göre, son 10 yıl içinde, uyuşturucu kullanım oranı %400 artış gösterdi. Bu tablo, kapitalizmin topluma umutsuzluk, çıkışsızlık ve uyuşturucudan başka bir şey veremediğini gözler önüne seriyor.
Peki, işçi sınıfının gençliği bu çürümüş sömürü düzenine karşı ne yapmalı? İşçi sınıfının gençliğinin safı toplumsal mücadelenin safı olmalıdır. Yaşadığı çağın sorunlarına duyarsız kalmaması gereken işçi sınıfının gençliği, mücadeleci ve boyun eğmeyen bir gençlik olmalıdır! Kapitalist çürümüşlükten tek çıkış yolu mücadele yoludur. İnsanın insanı sömürmediği, savaşların ve baskıların olmadığı, özgürlük dolu bir dünya için gençliğin isyan bayrağını yükseltelim!
İşçilerin Sordukları/41
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
Son Eklenenler
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...