Buradasınız
Dolar Düşmedi, Zamlar Baki, Ama Allah Razı Olsun Ağam!
İstanbul’dan bir matbaa işçisi

Pazartesi günü öğleden sonraydı. İşyerinde herkes doların yükselişini konuşuyordu. Doların hızlı yükselişi, zam üstüne zam yağmuru herkesi bunaltmıştı. Aynı günün akşamı Erdoğan yeni ekonomi kararlarını açıkladı ve dolar çok hızlı bir şekilde düşmeye başladı. Bir gecede adeta çakıldı. Öyle ya, 18 lirayı geçmişken bir gecede 11 lira seviyesine kadar indi. Sonra yeniden 12 liranın üzerine çıktı ama şu sıralar 12-13 lira aralığında gidip geliyor. Sonuçta dolar bir yılda 7 lira seviyesinden bu düzeye yükselmiş oldu! Fakat sanki durum bu değilmiş gibi, iktidar partisinin örgütlediği esnafın kutlama haberlerini görmeye başladık. Kimisi davul zurnayla kutlama yapıyordu, kimisi koşa koşa dolarını bozdurmaya gitmiş, döviz bürosunda sıra bekliyordu! Reis’in ne kadar büyük olduğunu söyleyenler, “yaparsa Reis yapar” diyenler ve daha neler neler… Doğal olarak bu tablo birçok insanın öfkesini daha da arttırıyor!
Bizim işyerinde de aynı sevinç havası kimi arkadaşları etkisine almıştı. Bir gün önceki telaş, gerginlik hali gitmiş yerine bir rahatlama gelmişti. Ama bu rahatlamanın arkasında içten içe bir endişe olduğu da hissediliyordu. Bir gecede bu kadar sert bir düşüş nasıl olabilmişti? Bu düşüşe güvenilebilir miydi? En önemlisi de marketlerdeki fiyatlar ne zaman düşecekti? Arkadaşlarımın soruları haklı sorulardı ama eksikti. Ben de o soruları bir fıkrayla tamamladım. Size de anlatayım.
Köyün birinde üç çocuğu ve hanımıyla tek göz odada yaşayan bir adam varmış. Tek odada yemek yer, oturur, uyurlarmış. Bir gün adamın canına tak demiş. Köyün ağasına gidip “ağam halim böyle böyle, bana bir yol göster de bu dertten kurtulayım, canımdan bezdim” demiş. Ağa da “senin bir ineğin var, bu gece onu da eve al” demiş. Adamcağız “olur mu öyle şey?” demeye kalmamış, ağa “beni dinle sen, dediğimi yap” demiş. Neyse adam almış gece ineği tek göz odasına. Sabah bir hışımla çıkmış evden, doğru ağaya gitmiş. Ama ağa yine konuşturmamış onu, “bu gece koyunu da al eve” demiş. Adam canı burnunda, o gece koyunu da almış odaya. Üç çocuk, bir inek, bir koyunla sabahı zor etmiş. Sabah daha da öfkeli çıkmış evden. Bu defa ağa “tavukları da al” deyince adam boğazına sarılacak olmuş ağanın. Ağa “dur hele dinle sen beni” demiş yine. Tavuklar da eklenince hayatının en berbat gecesini geçiren adam ertesi sabah “ölsem de kurtulsam” diyecekmiş ki ağa bu sefer “bu gece tavukları, koyunu, ineği ahıra geri götür” demiş. Ağanın dediğini yapan adam ertesi sabah hayatında hiç olmadığı kadar mutlu ağaya koşmuş. “Allah razı olsun ağam, öyle iyiyim ki sorma, bizim ev ne genişmiş meğer” deyip ağanın elini öpmüş.
Şimdi çok geçmişe değil, Ekim başına geri dönelim. Dolar ilk kez 9 liraya çıktığında ne hissettiğimizi hatırlayalım. Zaten hayat pahalılığı belimizi bükerken, fazla mesailer bile geçinmemize yetmezken doların durmaksızın yükselişine ve zam üstüne zam gelişine tanık olduğumuz haftalar geçirdik. Yağ, peynir, yumurta, tuvalet kâğıdı, ekmek derken market rafları arasında adeta cenk ettik. Lira değer kaybettikçe bir gün sonrasını göremez olduk. Kasım sonunda dolar 12 lirayı bulduğunda ekonominin freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gittiğini büyük bir kısmımız idrak etmeye başlamıştı. Asgari ücret zammı açıklandığı gün yani bizim fıkradaki adamın eve koyunu aldığı gün dolar 15,5 liraydı. Sadece 5 gün içinde 18 liranın üzerine çıktığında artık evde tavuklar da vardı! Sonra ağam geldi, bir gecede bütün hayvanları çıkardı ve bizi tek göz odamızdaki yoksulluğa şükreder duruma getirdi.
Sonuç? Yoksullaşma devam ediyor, en temel ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Dolardaki düşüş marketlere yansımadı ve yansımayacak da! Alım gücümüz bir yıl öncekinin bile çok altında. Üstüne üstlük milyonlarca doları olanlar bankadaki döviz hesaplarını liraya çevirirlerse, dolar kuru ile mevduat faizi arasındaki fark hazineden ödenecekmiş. Yani döviz garantili köprü, hastane, yol gibi şimdi de döviz garantili lira hesapları sırtımıza yıkıldı. Önceden geçmediğimiz yolun, kullanmadığımız havaalanının parasını ödüyorduk döviz farkıyla. Şimdi buna bir de bizim olmayan banka hesapları eklendi. Milyonlarca emekçi hep birlikte bir avuç zenginin banka hesabını şişirmek için çalışacağız. Hazine zenginler için boşaldıkça bizden aldıkları vergileri arttırıp yeniden doldurmaya çalışacaklar. Durumumuz bu fıkradaki gibi değil mi?
MESS’in Pervasızlığı Nereden Geliyor?
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Erlau İşçileri Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetiminin İşten Atma Saldırısı Protesto Edildi
- Liseliler Ayakta: “Öğretmenime Dokunma!”
- Çayırhan Maden Ocağında Patlama: 2’si Ağır 14 İşçi Yaralandı
- Herkese Birinci Sınıf Sağlık Hizmeti İddiası ve Gerçekler
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Eğitim Sen’den ve Üniversite Öğrencilerinden Tutukluların Serbest Bırakılması İçin Eylem
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- İşçi Sınıfı Tarih Bilinci Kazanırsa İlerler
- O Yılan Kapitalizmdir, Sana da Dokunur Kardeşim
- Maltepe’de Milyonlar Bir Araya Geldi
- KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Levent Dölek Serbest Bırakılsın!”
- Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
- Eğitim Sen: Baskılar Bizi Yıldıramaz
- “Hadi Siz de Birlik Olun, Korkmayın!”
- Zenginlik ile Yoksulluk Arasındaki Uçurum!
- Rejimin Saldırıları Yeni Gözaltılarla Sürüyor
- Amasra Madenci Katliamı Davasından da Adalet Çıkmadı
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....