Buradasınız
Adımızın Hakkını Vermek İçin!

Birbirinden farklı çıkarlara ve yaşamlara sahip farklı insan gruplarına yani sınıflara bölünmüş bir toplumda yaşıyoruz. Bugün 8 milyarı aşan bu devasa toplum, işçi sınıfı ve sermaye sınıfı olarak adlandırılan iki temel sınıfa bölünmüş durumda. Biz üreten, alnının teriyle yaşamı var eden sınıfın evlatlarıyız ve bizi biz yapan temel gerçeklerin başında bu geliyor. Sermaye sınıfıyla gezegen olarak aynı dünyada yaşıyoruz ama yaşamlarımız öylesine farklı ki adeta farklı dünyalardayız. Emekçi gençlik olarak bizim dünyamızda bugün yoksulluk ve gelecek kaygısı, değersizlik ve umutsuzluk var. Ceplerimiz boş, zihnimiz endişe dolu, hayatlarımız sıkışmış, geleceğimiz karanlık… Peki, nereye kadar gidecek bu böyle?
İnsanlık, insan yaşamının farklı özellikler barındıran farklı evrelerine çeşitli isimler vermiştir. Her evre kendi içinde birçok güzelliği ve de birçok zorluğu barındırır. Mesela gençlik sadece zindeliği, bedensel dayanıklılığı ve gücü anlatmaz, aynı zamanda zihinsel berraklığı ve yaşam enerjisini de içinde barındırır. İnsanın gençlik dönemi içinde bir cevher taşır. Yaşamı iyiden, güzelden yana değiştirebilme umudunun ve zorluklara karşı çıkabilme direncinin genellikle en kolay edinildiği dönemdir insanın gençlik dönemi. Dünya edebiyatında ebedi gençlik arayışını anlatan sayısız eser bulunması bu açıdan bir tesadüf değildir. Peki, sahip olduklarımızın hakkını vermezsek, potansiyelimizi açığa çıkarmazsak gençliğimiz neye yarar?
Eskiden pek çok farklı kültürden insan toplulukları çocuklarına doğdukları zaman isim koymaz, onlara uygun bir isim vermek için beklerlermiş. Ya sahip oldukları özelliklere, karakterlerine göre isim verilirmiş ya da isim almak için bir kahramanlık yapmaları, dirençli ve güçlü olduklarını ispatlamaları gerekirmiş. Yani çocukların isimlerini hak etmeleri gerekirmiş. Hindistan’daki Sihler, Amerika yerlileri, Spartalılar, Türkler ve daha pek çok farklı kültürün çok uzun yıllar boyunca böyle bir geleneği olmuş. Bugünün dünyasında bu tutum bize garip gelse de aslında hiç de yersiz değildir. Çünkü bizi biz yapan aslında başımıza gelenlerle nasıl başa çıktığımızdır. Hayatın zorluklarına hazır olduğumuz ölçüde, kötü ve yanlış olanı iyiyle, doğruyla değiştirme gücü kazanırız, hem kendimize hem de içinde bulunduğumuz topluma yararlı oluruz.
Yaşamı bizler için nefes alıp vermekten ibaret kılan bir sömürü sistemi tarafından çepeçevre kuşatılmış durumdayız. Bundan ne kaçabiliriz, ne de şikâyet etmekle bir şey elde edebiliriz. Peki, ne yapacağız? “Elden ne gelir ki” düşüncesiyle ömür mü tüketeceğiz? “Ne yaparsak yapalım olmuyor ki” tuzağının iplerine mi dolanacağız? Ümitsizlik girdabına kapılmış genç bir arkadaşımızı düşünelim, bütün benliğine işleyen bu duyguyla yaşamının geri kalanını nasıl geçirebilir? Önünde daha nice yıllar uzanırken ümitsiz olursa değiştirme şansını nasıl değerlendirebilir?
Yaşamımızın bu anında önümüzde iki farklı yol seçimi bulunuyor. Ya şikâyet etmekle yetinip bir kurtarıcının gelmesini bekleyeceğiz ya da yaşamımızın sorumluluğunu alıp dirençli olacağız. Ya genel anlamda izleyici pozisyonumuzu sürdüreceğiz ya da sınıfımızın örgütlü saflarında, dünyayı değiştirme mücadelesinin parçası olacağız. Seçim elbette bizim ama unutmayalım ki bu dünyada nasıl yaşamayı seçtiğimiz, hangi yoldan yürümeyi tercih ettiğimizdir bizi biz yapacak olan. İnsan mücadele içinde dönüşür ve gelişir. Hayatla boğuşmayı öğrenen insanla sızlanan insan aynı olmaz. Onca zorbalığa, insan soyunun alçaltılmasına karşı bayrak açan emekçi gençlik, eylemiyle hem yararlı ve değerli olur hem de değişim yaratır.
Boğucu, karanlık bir dönemden geçiyoruz. Karanlıktan söz etmek, kendi başına karamsarlık değildir. Mevcut durumu anlamlandırmak, potansiyel tehlikeleri sezmek ve buna uygun konum almak iyi bir başlangıç noktasıdır. Denir ki umut, iyiye duyulan özlemden fazlasıdır, ona doğru hareketlenmedir. Biz karamsar değil, umut yüklüyüz. Şairin dediği gibi, zamanı karanlığa boğanlara inat yan yana geliyor ve çoğalıyoruz, umut ekiyoruz yarınlara! Bizim mücadelemiz insanın insana kul köle olmasına ve ezilip sömürülmesine son verme mücadelesidir. İnsanlığın büyük davasıdır bu ve bizler bu davanın çalışkan neferleri, evlatlarıyız! Biz işçi sınıfının gençliğiyiz. Adımızın hakkını verirsek, biz bu karanlığı aşarız!
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
Son Eklenenler
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...