Buradasınız
Saltanat Sürenlerin Yalanları!
Tuzla’dan bir işçi
Ekonomik kriz ve savaş tüm dünyada giderek derinleşirken, işçi sınıfına yönelik saldırılar da beraberinde büyüyor. Çünkü patronlar bu süreçleri aşmanın çözümünü bizleri daha da fazla sömürmekte, daha da yoksullaştırmakta veya bizi ölmeye-öldürmeye gönderdikleri savaşlarda görüyorlar. Bazen ekmeğimizle, bazen hayatlarımızla oynuyorlar. Ama bazen de bizlerin onurlarıyla, zekâlarıyla dalga geçiyorlar.
Türkiye’de son dönemlerde palazlanan kapitalistlerden biri olan Ali Ağaoğlu’nun geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalar bu pişkinliği, patronların bu pervasız davranışlarını bir kez daha gözler önüne serdi. 19 Martta İstiklal Caddesi’nde yaşanan patlamayı kınamak için olay yerine pek çok insan gitmişti. Boğaz kenarında yemek yemeye gelmişken İstiklâl’e uğrayan kişiler arasında Ali Ağaoğlu da vardı. Ama o karanfil değil gül bırakmıştı. O gün kameralara “onlar fakirdi karanfil bıraktılar, ben gül bıraktım” şeklinde pişkince bir açıklama yaptı Ağaoğlu.
Daha sonra Gazete Habertürk’ten Meltem Ersoy’a röportaj veren bu aymaz adam iğrenç sözlerini şu şekilde savundu. “Ben fakirliğin ne olduğunu bilen insanım. 22 yaşımda babamdan ayrıldığımda 15 gün simit parası bile olmadan gezdim. Fakirliğin içinden geliyorum. Hayatta kimseyi küçümsemem. En çok zevk aldığım yemek, işçilerimle yediğim karavana yemektir. Bebek’te havyar yiyeceğime, şantiyeye gider kuru fasulyeye kaşık sallarım daha lezzetli gelir bana. Ben fakirliğin ne olduğunu bilen insanım. Asla fakirlikle dalga geçmem söz konusu değil.”
Sahibi olduğu o devasa binaların “o beraber yemek yemekten zevk aldığı” işçilerin kanı-canı üzerinden yükseldiğini bizler iyi biliyoruz. Ey Ağaoğlu, siz bizimle yemek yemekten değil bizlerin alın terini sömürüp servetler biriktirmekten zevk alırsınız. Koca koca binalarınızı dikmemiz için 2 kuruşa çalıştırıp, 1 kuruş daha kâr etmek için önümüzdeki ekmeği almaktan zevk alırsınız. Sizlerin yaşadığı o lüks hayatla biz işçilerin yaşadığı hayat hiçbir şekilde aynı olamaz. Sizler bunu ne kadar gözlerden saklamaya çalışsanız da işçiler er ya da geç tüm bunların farkına varacaktır. Bizler bugün örgütsüz olduğumuz için sen ve senin gibiler bu şekilde rahatça konuşabiliyor. Gözümüze baka baka aklımızla dalga geçiyor. Ama günü geldiğinde tüm işçiler sizlerden bunların hesabını soracaktır. Ama bunu ayrı ayrı, tek başımıza yapamayız. Bizler milyarlarız. Birleşelim, bir araya gelelim, mücadele edelim.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...
- Çalışma koşularımızın kötülüğünden, ücretlerimizin düşük olmasından ve genel sorunlarımızdan bahsederken “peki, bu durumda ne yapmalıyız” diye sorduğumuzda arkadaşlarımız kimi zaman “bu işyerinden bir şey olmaz” diyor.