Buradasınız
Sınıfımın Halleri ve Sınıf Bilinci
GOSB’dan bir kadın metal işçisi

Öyle bir düzende yaşıyoruz ki, bir yanda doymak nedir bilmeyen, bolluk içinde sefa süren patronlar sınıfı, diğer yanda sömürü düzeninin çarklarına sıkışarak can çekişen işçi sınıfı. Kapitalist düzen sınıf ayrımlarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Peki, nasıl oluyor da emeğiyle geçinenler, kendilerini yoksulluğa mahkûm eden bu düzenin değişmesi gerektiğini kavrayamıyorlar?
Uzayan iş saatleri, düşük ücretler, artan vergiler, işsizlik, krizler, savaşlar… Kapitalist düzen işçi sınıfına acıdan, yoksulluktan, yoksunluktan, ölümlerden, zulümlerden ibaret bir yaşam sunuyor. Kendi gücüne güvenmeyen, sınıf olduğunun farkına varamayan işçi sınıfı, çözümü kurtarıcı liderlerde aramakta, düzen partilerinin arkasına yedeklenmekte, kendi paçasını kurtarmanın derdine düşmekte, kendi kabuğuna çekilmekte görüyor.
Kapitalizmin insanlığı uçuruma sürüklediği böylesi bir dönemde, bireysel kurtuluş için düzen yanlısı liderlerden medet ummak akıl tutulmasından başka bir şey olamaz. Sınıfının gücünün farkına varamayan işçiler çözümü kendilerinde görmez ve kendi güçlerine yabancılaşırlar. Kuşkusuz bu durumun kaynağında, sistemin çürümüşlüğü, medya ve burjuva partilerin yürüttüğü siyaset eliyle işçi sınıfının paramparça edilmesi var.
Bugün işçiler mavi yaka, beyaz yakadan tutalım da taraftarı olduğu takıma kadar bölünüp parçalanmış durumda. Aynı kaderi paylaştıkları sınıf kardeşleriyle rekabete giriyor, birbirlerine düşmanlık besler hale gelebiliyorlar. Yanındaki tezgâhta çalışan arkadaşı iş kazası geçirdiğinde, sayısını yetiştirmenin telaşını sürdürebiliyor. Çünkü sistem onları etraflarına karşı körleşmeye itiyor. Bu yüzden kimi zaman sabahtan akşama kadar birlikte ter akıttıkları arkadaşlarını şikâyet ediyorlar. Örgütsüzlük ve bilinçsizlikten dolayı korkuyor, yıllarca birlikte çalıştıkları arkadaşları işten atıldığında sesini çıkaramıyorlar. Sırf dilinden, dininden, ırkından dolayı birbirilerine düşman hale gelebiliyorlar. İşçileri bu hale getiren patronlar ve onların siyasi temsilcileridir. Patronlar, gerçeklerin farkına varmayalım, birbirimize kenetlenmeyelim, örgütlü gücümüze güvenip onların karşısına bir sınıf olarak çıkmayalım istiyorlar.
Oysa kendileri işçileri daha fazla sömürmek ve kârlarını arttırmak için düzenli bir şekilde toplantılar yapar, örgütlenir ve ortak kararlar alırlar. Hükümetlerden işçi sınıfını daha fazla sömürebilmek için yasaların çıkarılmasını isterler. İşçilerin ürettikleri üzerinden artan biçimde kâr eder, günden güne büyürler. Ama kâr oranları istedikleri düzeyde değilse, yüzlerce işçiyi işsiz bırakmakta hiçbir beis görmezler. “Aynı gemideyiz”, “biz bir aileyiz” derken, kaptan köşkünde keyiflerine bakarlar. İşçiler gece gündüz kürek çekerler. Sermaye için tüm kapılar sonuna kadar açılır ama söz konusu işçiler olunca bütçe hep yetersizdir.
İşte içinde yaşadığımız düzen böyle tuhaf, çarpık ve akıldışı bir sistem. Bu düzen ne bugünün genç işçilerine umut vaat ediyor, ne de geleceğin işçilerine. Milyonlarca insan yarı aç yarı tok yaşarken, yalnızca bir avuç asalak çalışmadan bütün zenginliğe el koyuyorsa, bu onların çok zeki olmasından değildir. İşçi sınıfının örgütsüz oluşundandır. Gerçek kurtuluşsa kendi ellerimizde, örgütlü gücümüzdedir.
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...