Buradasınız
Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Siyaset ya da politika kavramı yönetmek, devlet ve toplumsal hayata dair alınan kararları belirlemek anlamlarına sahiptir. Yani siyaset/politika yapmak, toplumsal hayatı ilgilendiren kararlar ve devletin nasıl yönetileceği hakkında söz söylemek, hak iddia etmek ve belirleyici olmayı istemek demektir. Özetle insan, toplum, sınıflar ve devlet varsa orada siyaset de vardır ve bu yüzden siyasetin dışında kalan hiçbir şey yoktur.
Modern döneme kadar siyaset yapmak yalnızca egemen sınıfların hakkıydı. Egemenler, toplumu yönetilip yön verilecek bir sürü olarak görürlerdi. Arapça bir kavram olan siyasetin at bakıcısından (seyis) gelmesi tesadüf değildir. Ama zamanla toplum gibi kavramların taşıdığı anlam da değişir ve içeriği genişler. Kapitalist sistemin gelişmesiyle ortaya modern sınıflar çıkmıştır. Bir tarafta sermaye sınıfı (burjuvazi) öte tarafta ise işçi sınıfı vardır. Burjuvazi devletle birlikte siyaset yapma hakkını da ele geçirmiş ve tüm siyasal mekanizmaları kontrol etmeye başlamıştır. Siyasal yönetim süreçlerinde söz söylemek isteyen işçi sınıfı ise, demokratik hakların genişlemesi ve genel oy hakkının elde edilmesi için büyük mücadeleler vermiştir.
Dolayısıyla genel oy hakkı, tarihin en eski dönemlerinden itibaren var olan bir hak değildir. 300 yıl geriye gitsek, dönemin yönetici elitlerine, hükümdarlarına genel ve eşit oy hakkından bahsetsek, ne olurdu? Mesela tarlalarda çalışan kadınların seçme ve seçilme hakkı olması gerektiğini söylesek muhtemelen küstah bir kahkahayla karşılaşırdık. Tarihin aynasına baktığımızda, bugün bize son derece doğal görünen genel ve eşit oy hakkı için fırtınalı bir mücadele görür, bu hakkın işçi sınıfının mücadelesiyle kazanıldığını fark ederiz.
“Demokrasinin beşiği” sayılan İngiltere’de de oy hakkı çeşitli uğraklardan geçti. İlk ortaya çıktığında sadece mülk ya da servet sahibi erkekler oy kullanabiliyordu, yıllar sonra bu hak vergi veren erkeklere de tanındı. Bu bile büyük bir gürültü kopmasına yetmişti. Kadınlar ise gerek İngiltere’de gerekse de tüm dünyada eşit ve genel oy hakkına çok daha geç sahip olabildiler. 20. yüzyılın başında sadece birkaç ülkede seçme hakkına sahiptiler. 1917’de Rusya’da işçi sınıfının iktidarı ele geçirmesiyle birlikte çok şey değişti. Kadınlar, tarihte ilk kez seçme hakkının yanı sıra seçilme hakkına da kavuşmuş oldular. Özellikle 2. Dünya Savaşından sonra genel ve eşit oy hakkı neredeyse tüm ülkelerde tanındı.
Peki, nasıl oldu tüm bunlar? 1800’lü yılların ilk yarısında İngiltere’de işçi sınıfı, uzun iş saatlerine, düşük ücretlere ve işsizliğe karşı önemli bir mücadeleye girişti. Grev silahı keşfedilmiş, sendikalar kurulmuştu. Ancak yetmiyordu! İşçi sınıfı toplumsal gidişata müdahale etmenin yolunun siyaset yapmaktan geçtiğini fark etti. Sendikalar Halkın Bildirgesi adını verdikleri talepler etrafında toplandılar. Parlamento üyesi olmak için “zenginlik” veya “toprak sahibi olma” zorunluluğunun kaldırılmasını ve oy hakkı talep ettiler. Parlamentoya yüzbinlerce kişi tarafından imzalanan bir dilekçe sundular ve bunu büyük mitinglerle, grevlerle desteklediler.
İşçi sınıfının siyaset sahnesine bir sınıf olarak çıktığı bu yıllarda, Avrupa adeta kitlesel grevler ve devrimlerle sarsılıyordu. Her ne kadar bu devrimler bastırılmış olsa da artık zaman eski zaman olamazdı! Sermaye sınıfı, iktidarını kaybetmekten duyduğu derin korku neticesinde demokratik hakları tanımak zorunda kaldı. Bu süreçte kitlesel işçi partileri ve sosyalist partiler yasal olarak kurulmaya başlandı, sendikalar ve grev hakkı yasalaştı, işçi örgütleri, işçi basını üzerindeki kısıtlamalar gevşetildi ve çeşitli sınırlamalar olsa da en azından tüm reşit erkekler için genel ve eşit oy hakkı kazanıldı. Oy hakkı mücadelesine devam eden kadınlar ise sonraki yıllarda büyük bir emekle bu hakkı sermaye sınıfından söküp almayı bildi.
Şunu bilmeliyiz ki hiçbir hak yoktur ki uğruna mücadele edilmeden kazanılmış olsun! Oy hakkı da bunlardan biridir. Şöyle bir düşünelim, sömürü ve zorbalığa karşı bunca mücadeleyi veren işçiler oturup beklemeyi tercih etselerdi herhangi bir hak elde edebilirler miydi? Peki ya “değişmesini isterim ama nasıl olacak ki?” diyerek bir kurtarıcının gelip onları kurtarmasını bekleselerdi, tarih nasıl bir seyir izlerdi? Tek başına kalan ve tek başına düşünen işçiler, değişimin gerçekleşebileceğine inanmazlar. İşçiler, örgütlü olur ve siyasal sınıf bilinci kazanırlarsa bu inançsızlığı yenerler! Özetle işçi sınıfı kendi örgütleri üzerinden bağımsız bir güç olarak siyaset sahnesine yeniden çıkıp toplumsal gelişmelere müdahale edebilecek güçtedir. Zaman, örgütlenme, işçi sınıfı siyaseti ve mücadele zamanıdır!
Perulu Emekçilerin Mücadelesi Sürüyor!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
Son Eklenenler
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.
- Almanya'da Ocak ayı boyunca Berlin, Münih, Hanover, Hamburg ve Nünberg gibi büyük kentlerde hükümetin aşırı sağ ve ırkçı politikalarına karşı çok sayıda sendikanın, göçmen topluluklarının ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla büyük çaplı...
- Gebze Plastikçiler OSB'de bulunan Chinatool Otomotiv’de grevin 4. gününde, Kocaeli Çayırova'daki Green Transfo Energy'de ise grevin 51. gününde anlaşma sağlandı.
- İzmir Gaziemir’deki Ege Serbest Bölgede bulunan Digel Tekstil’de işçiler, düşük ücret zammına tepki gösterdiler ve hakları için sendikalı oldular. Ancak Digel Tekstil patronları işçilerin zam talebini duymazlıktan geldi, sendika haklarını yok saydı...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarında çalışan işçiler, 10 Şubatta özelleştirmeye karşı Ankara’ya yürüyüş başlatmışlardı. 13 Şubatta Hazine ve Maliye Bakanlığı...
- 13 Şubat 2024’te Erzincan İliç’te SSR Mining ve ortağı Çalık Grubunun tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde siyanürlü toprak kaymış, 9 işçi toprak altında kalmış, cenazelerine aylarca ulaşılamamıştı.
- Antep'te direnişlerin yaygınlaşması, işçilerin ortak eylemler yapması, birlik içinde hareket etmeye yönelmesi ve pek çok örnekte mücadelelerini başarıya ulaştırmaya başlaması üzerine patronlar baskılarını arttırdı. Gaziantep Valiliği ise 13 Şubatta...