Buradasınız
Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
Rüzgârlar, bulutlar, ırmaklar, göklerde süzülen kuşlar, çiçekten çiçeğe konan arılar… sınır tanımazlar. Mesela Dicle ve Fırat ırmaklarını düşünelim. Mezopotamya’nın bu en büyük iki ırmağı Türkiye’de doğar, sınırları aşarak önce Suriye’ye uğrar, sonra Irak topraklarına girer. Yol boyunca dağ eteklerini, dar boğazları, ovaları gezen bu ırmaklar derelerle, çaylarla birleşip tek bir kol haline gelerek Şattülarab Irmağını oluşturur ve Basra Körfezi’ne dökülürler. Bu ırmaklarda yaşayan balıklar, mesela Dicle’nin meşhur Şabit balığı, dilimizden anlasa anlam verebilir miydi dersiniz sınırlara?
Irmaklar dünya egemenlerinin çizdiği sınırlardan habersiz bir şekilde birleşerek akıp giderken, biz dünyada olup bitenlerden haberdar olan işçiler, emekçiler olarak düşünelim. Dünyayı esareti altına alan kapitalizm altında her ne kadar sınırlarla birbirimizden ayrılmışsak da dilden dile, yürekten yüreğe taşınan acılarımız, sevinçlerimiz, öfkemiz, umutlarımız, hayallerimiz aynı değil mi? Farklı diller konuşsak da aynı acılarla yakılmıyor mu ağıtlarımız, aynı coşkularla yükselmiyor mu ezgilerimiz?
Mesela 1945 yılının Ağustos ayında, 2. Dünya Savaşı sona ererken ABD’li egemenler tüm dünyaya güç gösterisi yapmak ve Japonya’ya diz çöktürmek için Hiroşima kentini atom bombasıyla yerle bir ettiler. Bomba, kapkara bir radyasyon bulutu yaratmış ve o bulut karanlığa boğmuştu koskoca kenti, ölüm saçmıştı dört bir yana. On binlerce insanın canını almıştı bir anda. ABD’li egemenler insanlığı felakete sürükleyen bombalarıyla ve sözde bilim adamlarıyla gururlanıyor, bomba patladığında ve ölüm bulutu göğü kapladığında sevinç nidaları atmaktan geri durmuyorlardı. Oysa dünyanın tüm emekçilerinin yüreği o ölüm bulutunun aldığı canlar, parçaladığı hayatlar, yarattığı acılarla kavruluyordu. Atom bombasının atılmasından yıllar sonra Japon çocukların acı içinde ölüm haberlerini almaya devam eden Nâzım Hikmet, hâlâ aynı acıyla dolu olan yüreğinden dökülen dizeler yazdı: “Çalıyorum kapınızı/ teyze, amca bir imza ver/ çocuklar öldürülmesin/ şeker de yiyebilsinler.” Çünkü o tüm emekçilerin yüreğinde özlem duyduğu, kimseciklerin ölmek ve öldürmek zorunda kalmadığı sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya düşlüyordu.
Kendi egemenlerinin oyununa gelmeyi değil Japon emekçilerle ve Nâzım’la duygudaşlık kurmayı seçen, ezilenlerin safında yer alan ABD’li müzisyen Pete Seeger Nâzım’ın kaleminden süzülen kelimeleri notalarla buluşturdu. İşçi grevlerinde, savaş karşıtı eylemlerde yer alan, şarkılarını dünya işçi ve emekçileri için, barış için söyleyen Seeger, bu kez Nâzım Hikmet’in Kız Çocuğu şiirini besteleyerek egemenlerin zalimliğini ve bu zalimlik karşısında sınır tanımadan birleşmek gerektiğini ortaya koymuştu. Ezgiler bir kez daha halkların ortak dili olmuştu. Birbirlerinden çok uzaktaki bu insanlar egemenler eliyle yaratılan yapay sınırları tanımamıştı.
Bugün de Filistin’de çocuklar katledilirken bu katliamı gerçekleştirenler, destekleyenler, kendi çıkarlarına odaklanıp katliama seyirci kalanlar egemenler değil mi? Yüreği o çocukların anneleri gibi yananlar işçi ve emekçiler değil mi? Hiroşima’dan sonra Nagazaki kenti de bombalanan Japonya’nın egemenleri bugün ABD’li egemenlerle kol kola girmiş Çin’e savaş hazırlığı yapmıyorlar mı? Demek ki dünyadaki gerçek sınırlar ülkeler arasındaki sınırlar değil egemenler ve ezilenler, sermaye sınıfı ve işçi sınıfı arasındaki sınırlardır.
Türkiye’de ve tüm dünyada işçilerin, çiftçilerin, emeklilerin, gençlerin, emekçi kadınların durumuna, yaşadıklarımıza baktığımızda görürüz ki işçi sınıfı olarak yapay sınırları aşıp geçen ırmaklar gibi birleşmeliyiz. Geçim sıkıntısından, çok çalıştığımız halde yoksulluk çekmekten, düşük ücretlerden, zamlardan, artan vergi yükünden bıkmışsak, dünyanın neresinde yaşıyor olursak olalım benzer koşullar altında aynı duyguları hissediyorsak aramızdaki sınırları kaldırmamız gerektiği açıktır. Emperyalist savaşın acısını yaşayan, kadın, erkek, çocuk demeden katledilen insanların acısını yüreğimizde duyuyorsak bu zulüm düzenine birlikte karşı durmak boynumuzun borcudur.
Türkiye’nin her köşesinde işçiler grev ve direnişlerle haklarını arıyorlar. İngiltere’den Nijerya’ya, Güney Kore’den Bangladeş’e, Endonezya’dan ABD’ye emekçiler meydanlara çıkıyor aynı öfkeyle “artık yeter” diye haykırıyorlar. Bu mücadelelerin birleşmesi ve güçlenmesi için emek verenler, işçi sınıfının önderlerinin “Bütün Ülkelerin İşçileri, Birleşin!” çağrısına kulak verenler, eninde sonunda sınır tanımayan ırmaklar gibi birleşir.
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
Son Eklenenler
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...