Buradasınız
Yoksulluktan Çocuklarımız Ölüyor; Artık Yeter!
Ankara’dan bir anne

Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Cami mahallesinde yaşayan Binen ailesinin en küçük çocuğu Yunus Emre Binen kaldırıldığı hastanede öldü. Yunus astım hastasıydı ve buhar cihazı kullanması gerekiyordu. Fakat Binen ailesinin elektrikleri DEDAŞ (Dicle Elektrik Dağıtım AŞ) tarafından kesilmişti ve babanın ısrarlı çabalarına rağmen eve elektrik verilmedi. DEDAŞ yetkilileri çektikleri kabloların çalındığını bu kabloları baba alırsa eve elektrik vereceklerini söylediler. Baba “kabloyu ben çalmadım ki ben alayım” demesine rağmen çaresizlikten almaya gitti fakat 3 bin 280 lira tutan kabloları o kadar parası olmadığı için alamadı.
Aynı hafta içinde, bu sefer İstanbul’da birbirlerinden habersiz aynı yoksulluğu paylaşan 6 çocuk daha öldü. Faturayı ödeyemeyince doğalgazları kesilen iki ayrı evde elektrik sobasının devrilmesiyle çıkan yangınlarda yaşları 1 ila 9 arasında olan 6 çocuk hayatını kaybetti. Ama yoksulluğun aldığı canlar bununla da sınırlı kalmadı ve geçtiğimiz günlerde İzmir’de yine yoksul bir evde çıkan yangın, bu sefer üç çocuğu kopardı yaşamdan.
Bir anne olarak bu haberleri gördüğümde ne hissettiğimi paylaşmak istedim sizlerle. Anne olmadan önce böyle haberler gördüğümde çok üzülürdüm, vicdanı olmayan bu sistemde dünyaya çocuk getirmek istemiyorum diye düşünürdüm. Bu acıları yaşayan hep biz emekçiler oluyoruz. Her şeyi biz üretiyoruz ama çocuklarımız yokluğun çeşitli şekilleri nedeniyle ölüyor. Açlıktan, soğuktan, sobadan çıkan zehirden ya da yangından ölen, göç yollarında bedeni kıyılara vuran çocuklar… Bari bebeği kurtulsun diye onu savaştan uzaklaştırmak için tel örgülerden yabancı askerlere uzatan aileler, çocuklarım aç diyerek, evlerden kalmış yemek isteyerek sokak sokak dolanan anneler, çocuğuna bakacak kimse olmadığı için evin bir köşesine bağlayıp işe giden anne babalar… Bunlar hep bizim başımıza geliyor.
Şimdi çalışan bir anneyim. Küçük bir kızım var. Kreşler hem çok pahalı hem de 10 saat çalışıp bir de günün 2 saatini yolda geçiren ailelere uygun kreş olmadığı için kızıma komşum bakıyor. Biz çok erken çıktığımız için kızım sabahları evde bir müddet yalnız kalıyor. İlk zamanlar geceleri sürekli kâbuslar gördüm; çocuk arkamdan çıkıp merdivenden yuvarlanıyor ve paramparça oluyordu. Şimdi kapıyı kilitleyip gidiyorum ama komşu gelene kadar başına ne geleceğini bilmiyorum. Ama karnını doyurmak, onu ısıtmak, evin kredisini ödemek için de çalışmak zorundayım.
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati geçenlerde bir programda “gözlerimdeki ışıltıya bakın, ekonominin nasıl olduğunu anlarsınız” demişti. Bakan Nebati’nin gözündeki ışıltıyı bilemem ama biz emekçi kadınların gözlerinde öfke ve isyan var. Sermaye sınıfı sürekli büyüyor, Hazine ve Maliye Bakanı’nın gözleri ışıldıyor, zenginlerin bankadaki paraları emekçilerin vergileriyle katlanarak artıyor ama çocuklarımız yaşadıklarını bile bilemeden yoksulluktan ölüyor. Kader midir bu, fıtrat mıdır?
Olmaz, bu böyle gitmez, gidemez. Kardeşlerim, anneler, babalar, gençler; bu bezirgânlara, bu soytarılara artık geçit vermeyelim. Bebeklerimizi, çocuklarımızı, bedenlerimizi onların yoluna kurban etmeyelim. Çocuklarımız böyle yaşamları da böyle ölümleri de hak etmiyor. Katledilen çocuklarımızın hesabını sormamız gerekiyor. Artık yeter demeli, işçi sınıfı saflarında daha fazla mücadele etmeliyiz. Yaşanan bunca felaketin katili sermaye düzenidir. Hesap sormak için örgütlü mücadele saflarında daha fazla yerimizi almalıyız.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...