Buradasınız
1 Mayıs: Dünya İşçi Sınıfı Tek Bayrak Altında!

İnsanlığın yuvası olan şu yaşlı dünyamız bugüne kadar pek çok toplumsal sistem, pek çok üretim biçimi gördü. Fakat sadece kapitalizm tüm dünyaya yayıldı, küresel bir sistem haline geldi, toplumu iki temel sınıfa böldü ve işçilerin, emekçilerin kaderini ortaklaştırdı. Bu nedenle büyük önderleri işçi sınıfına şu çağrıyı yaptılar: “Dünyanın Bütün İşçileri, Birleşin!” “Zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok ama kazanacağınız bir dünya var, sizleri sömürenlere karşı birleşin! Sömürünün, sınıfların, düşmanlığın, esaretin olmadığı bir dünya için birleşin” dediler.
İşte 1 Mayıs, dünya işçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesi temelinde bu çağrıya kulak verdiği, tek bir bayrak altında, tek bir hedef için birleştiği mücadelenin sembolüdür. Bu nedenle biz işçilere kim olduğumuzu, nasıl büyük ve güçlü bir sınıfın evlatları olduğumuzu hatırlatır.
4-foto-haymarket-kurbanlari.webp

İşçi sınıfı çalışan, alın teri döken, tüm zenginlikleri üreten sınıftır. Sermaye sınıfı ise asalak bir sınıftır. İşçi sınıfını sömürerek, doğayı tahrip ederek, savaşlar çıkartarak her ne pahasına olursa olsun kâr ve zenginliğini büyütmeye odaklanarak ayakta durur. İşte bu nedenle bu iki sınıfın çıkarları tamamen zıttır ve bu iki sınıf arasında bazen faklı görünümlere bürünse de sürekli biçimde bir kavga yürür. Kimi zaman daha yüksek ücret için, kimi zaman sendikal haklar için, kimi zaman işgününü kısaltmak için, kimi zaman haksız savaşları durdurmak için, kimi zaman iktidar için işçi sınıfı başkaldırır sermaye sınıfına. İşte bu mücadeleler tarihin biçimlenmesine katkı sağlar. Sermayenin tarihi, emeğin dizginsiz sömürüsünün, zorbalığın, sönen hayatların, acı ve gözyaşının tarihidir. İşçi sınıfının tarihiyse bu zorbalığa karşı isyanların tarihidir. Tıpkı 8 saatlik işgünü mücadelesi gibi…
Sermaye sınıfı işgününü işçinin dayanabileceği en son noktaya kadar uzatır. İnsan bedeninin sağlıklı tutulması, işçinin temiz hava alması ve güneş ışığı görmesi için gerekli zamanı elinden zorla alır. Yani aslında işçiyi insan olmaktan çıkarır, bir yük hayvanına dönüştürür. Bu durum işçilerin manevi ve fiziksel anlamda çökmesine neden olur. O nedenle işgününü kısaltma mücadelesi sadece sömürüyü sınırlandırma mücadelesi değil aynı zamanda insan olma, insanlaşma mücadelesidir.
Tam da bu nedenle “8 saatlik işgünü” talebi her işçinin yüreğinde özlem, dilinde slogan, elinde bayrak olmuştu. Bu mücadele 1860’lardan itibaren Avustralya’dan Amerika’ya, Avrupa’dan Asya’ya yayılmıştı. ABD’li işçi örgütleri 1 Mayıs 1886’da genel greve gitme kararı aldılar. 1 Mayıs’ta genel greve çıkılacak ve ondan sonra bir daha 8 saatten fazla çalışılmayacaktı. O gün Amerika’da 350 bin işçi büyük bir coşkuyla greve çıktı. Burjuva gazeteleri, “Fabrika bacaları tütmüyor, öylece terk edilmişler, her şey Pazar sabahlarını andırıyor” diye yazıyordu. O günden sonra 8 saat için mücadele eden işçiler yine işten atıldı, açlığa mahkûm edildi, yine gösterilere polis saldırdı, işçiler katledildi. Hatta Albert Parsons ve arkadaşları gibi yiğit işçi önderleri asılarak idam edildi. Ama mücadele geri çekilmedi, 1889’da II. Enternasyonal, 1 Mayıs’ı işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü, uluslararası gösteri günü olarak kabul etti. Ertesi yıl dünya üzerinde yüzlerce kentte işçiler iş bırakıp meydanlara çıktılar ve ilerleyen yıllarda dünya işçi sınıfı 8 saatlik işgünü mücadelesinde muzaffer oldu.
Dünya işçi sınıfının önderlerinden Friedrich Engels, 1 Mayıs 1890’da şunları yazıyordu: “Bugün ben bu satırları yazarken, Avrupa ve Amerika proletaryası (işçi sınıfı) ilk kez tek bir ordu halinde, tek bir bayrak altında ve tek bir acil hedef uğrunda, yani… sekiz saatlik işgününün yasal olarak tanınması uğrunda seferber olmuş, savaş güçlerini denetliyor. Günümüzün soluk kesici görünümü, bütün ülkelerin işçilerinin bugün gerçekten birleşmiş olduklarını bütün ülkelerin kapitalistlerine ve toprak sahiplerine gösterecektir.”
Bugün 1 Mayıs, 136 yıllık bir gelenek olarak dünya işçi sınıfının elinde bir meşaledir. Nasıl ki geçmişten bugüne işçilerin yüreği dünyanın dört bucağında 1 Mayıs ile attıysa, yaşadığımız topraklarda da böyle olmuştur. Yaşadığımız toprakların köklü bir 1 Mayıs geleneği var. Osmanlı döneminde kutlanan 1 Mayıs, Cumhuriyet kurulduktan sonra 1925’te yasaklanmıştır. Ancak mücadeleci işçiler meydanlara çıkamasa da 1 Mayıs’ı kutlamış, bu tarihsel güne sahip çıkmışlardır. Böylece 1 Mayıs, Türkiye işçi sınıfının tarihinde inatçı bir geleneğe dönüşmüştür. Bu geleneğin oluşmasında en önemli halkadır 1976 ve 1977 1 Mayıs’ı… 50 yıl boyunca yasaklı kalan 1 Mayıs’ın büyük bir görkemle kutlanması 1 Mayıs’ın bu topraklarda kökleşmesine vesile olmuştur.
İngiltere’de, Avustralya’da, Amerika’da, Japonya’da, Hindistan’da ve daha nice ülkede 8 saatlik işgünü mücadelesini, ödenen bedelleri ve 1 Mayıs’ı simgeleyen heykeller, anıtlar, şarkılar, marşlar, şiirler vardır. Türkiye’de Taksim Meydanı işçiler için tarihsel açıdan 1 Mayıs meydanıdır. 1 Mayıs Marşı meydanlarda işçilerin yüreğini coşkuyla doldurur: 1 Mayıs, 1 Mayıs/ İşçinin, emekçinin bayramı/ Devrimin şanlı yolunda/ İlerleyen halkların bayramı…
Dili, dini, rengi, yaşadığı coğrafya ne olursa olsun tüm işçilerin özlemleri, mücadelesi, kaderi ortaktır. Kapitalist sömürü düzeninin egemenleri, farklı din, dil ve ulustan emekçileri düşmanlaştırmaya çalışsa da bu gerçeği değiştiremezler, yok edemezler. Sermaye sınıfının ektiği düşmanlık tohumlarına, işçi sınıfına kim olduğunu unutturma çabalarına rağmen 1 Mayıs meşalesi dünyanın tüm işçileri için sömürünün, sınıfların, zulmün, zorbalığın olmadığı, özgürlük, kardeşlik, barış ve mutluluk dolu bir dünyayı ifade eder. Bu özlem ezilenlerin, sömürülenlerin yüreğinde yanmaya devam ettikçe 1 Mayıs meşalesi de yanmaya ve yol göstermeye devam edecek.
Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın İşçilerin Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışması!
1-mayis-1977-miting-alani.webp

- Bugün Herkes Dünyanın Döndüğünde Hemfikir Ama…
- Ücretler Artarsa Enflasyon Artar!
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- İşçi Dayanışması 178. Sayı Çıktı!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Enflasyon, Asgari Ücret ve İktidarın “Baz Etkisi” Oyunu!
- Tek Tek İşçiler ve İşçi Sınıfı
- 2023’e Girerken İşçi Sınıfının İsyan Fırtınası Sürüyor
- 2023’e Girerken 2022’den Çıkan Dersler
- İşçi Sınıfı Kitlesel Grev ve İsyanlarla Kapitalizme Hayır Diyor!
- İşçi Dayanışması 177. Sayı Çıktı!
- Karasabandan Cep Telefonuna!
- Başarının Sırrı ve Sömürüsüz Topluma Giden Yol!
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Nasıl Bir Kutuplaşma?
- Sonunda Dedikleri Oldu: İşte “Büyük Türkiye”!
- İşçi Sınıfının Çocukları ve Anaları: Dün Başardılar Bugün de Başarabilirler!
- Okyanusun Ötesinden 1 Mayıs
- Aynı Duygularda Ortaklaştığımız UİD-DER’li Emekçi Kadınlara Selam!
- Benim Yerim UİD-DER
- Toronto 1 Mayıs’ında Yüreğimiz UİD-DER’le Birlikteydi
- Güçlüyüz, Çünkü Birlikteyiz
- Bütün Dillerde Yankılanan Slogan
- UİD-DER Yüreklere Umut Ekiyor!
- O Gün Esen Rüzgâr Bile Farklıydı
- 1 Mayıs 2022: Hayatımın En Güzel Günlerinden Biri!
- Ne Kadar Özlemişim Kol Kola Halaya Durmayı, Ağız Dolusu Slogan Atmayı
- Yüreği Özgürlük İçin Çarpan Tüm Sınıf Kardeşlerimize Bin Selam
- Biz Beraberken Güçlüyüz!
- Yine Umudumuz Tazelendi Hep Birlikte!
- Biz de Oradaydık!
- En Güzel 1 Mayıs’ımdı
- Çoluk Çocuk Genç Yaşlı, İşte 1 Mayıs!
- Gökyüzü İlk Kez Bizimdi Bugün
- Dublin’de 1 Mayıs
- Mersin’den Maltepe’ye 1 Mayıs Coşkusunu Yaşadık
- Kocaeli’den Emekçi Kadınlar: 1 Mayıs’ta Kalabalığın Değil Birliğin İçindeydik
Son Eklenenler
- 29 Ocakta İran’ın Batı Azerbaycan eyaletine bağlı Hoy kentinde 5,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kışın en soğuk günlerinde, gece 21.44’te meydana gelen depremde en az 3 kişi öldü, 122 kişi yaralandı, çok sayıda ev hasar gördü. Hoy halkı...
- Toplumda çoğunluğun doğru kabul ettiği fikirleri sorgulamak, yanlışları görmek, bunları dile getirmek kolay değildir. Kolay olan herkesin söylediğini söylemek, herkesin yaptığını yapmaktır; çünkü bu çaba sarf etmeyi gerektirmez ve “zararsızdır.”...
- 31 Ocak 2008’de İstanbul Davutpaşa’da kaçak bir maytap atölyesinde meydana gelen patlamada 20’si işçi 21 kişi ölmüş 100’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliamın 15. yıl dönümünün Anayasa Mahkemesi kararıyla tekrar görülen davanın 2. duruşmasının...
- Bizler İşçi Dayanışması gazetesi okuru bir grup petrokimya işçisiyiz. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldik ve “Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyamızın bildirisini okuduk. Hayat pahalılığı, sosyal hayattan kopma ve baskılar...
- Sendikaların araştırmalar sonucunda açıkladıkları rakamlara göre yoksulluk sınırı 27 bin liranın üzerine çıktı. Türkiye’de bu miktarın üzerinde bir ücrete çalışan işçi sayısı neredeyse parmakla sayılacak kadar azdır. Yani Türkiye’de işçiler...
- Binlerce demiryolu işçisi, 300 bin öğretmen, 70 bin üniversite çalışanı, 100 bin kamu işçisi, 2 bin otobüs şoförü… Bugün İngiltere’de farklı sektörlerden 500 bin işçi grevde. İşçiler mücadelelerini birleştirdiler, grevlerini ortaklaştırdılar ve hep...
- Fransa işçi sınıfı 10 gün arayla 2. kez genel greve gitti. Macron hükümetinin emeklilik yaşını yükseltmek istemesine karşı 31 Ocakta 2,8 milyon işçi bir kez daha meydanları doldurdu. Ülkedeki 8 sendikanın çağrısıyla; Paris, Nice, Toulouse, Lille,...
- İstanbul Esenyurt’ta bulunan LCW’nin deposunda çalışan ve Kod-46 ile işten atılan 14 işçinin 10 Ocakta başlayan mücadelesi kazanımla sonuçlandı. British American Tobacco işçileri greve çıkma kararı aldı. 2022’nin Ağustos ayından bu yana sendikal...
- 2022 sonlarına doğru fırınlarda ekmeğin fiyatı 5 liraydı. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kent Ekmek fiyatı ise 3 liraydı. Kent Ekmek fiyatı artık 4 liraya çıkartılmış oldu. Yani ekmeğe yüzde 33 zam bindirilmiş oldu. Ekonomik kriz yukarıya doğru...
- Türkiye’de hızla yükselen enflasyon karşısında emekçilerin alım gücü iyice eridi. TÜİK’in resmi enflasyonu ile gerçek enflasyon arasında uçurum olduğu için ve ücret artışları resmi enflasyon veri alınarak yapıldığı için, yapılan zamlar reel...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu TÜPRAŞ grubunda yaklaşık 5 bin işçi, “geçinemiyoruz” diyerek ek zam taleplerinin karşılanması için eylem başlattı. Kocaeli, İzmir Aliağa, Kırıkkale ve Batman rafinerilerinde çalışan işçiler, geçtiğimiz Çarşamba...
- DİSK’in eski Genel Sekreteri ve Maden-İş’in Kemal Türkler’den sonraki Genel Başkanı Mehmet Karaca dün akşam saatlerinde hayatını kaybetti. Karaca, 1969 yılında Otosan’da çalışırken Maden-İş’in örgütlenme faaliyetini yürütmüş, baş temsilcilik yapmış...
- Sağlık alanında devasa sorunlar yaşanıyor. Hastaların ilaçlara erişim sorunu bunlardan biri… İlaç yokluğu, fahiş fiyatlar, kaçak ilaçlar ve nihayetinde sahte ilaçlar! Günlerdir “sahte kanser ilacı” skandalını takip ediyoruz. Cumhuriyet’ten Murat...