Buradasınız
Başka Bir Futbol
Bostancı’dan bir işçi
Biz işçiler, neleri var etmedik ki? Düşünsenize, “göğü delen” gökdelenler inşa ettik, ama kapısından içeri adım atmak ya nasip olmadı ya da sömürülmek için içeri alındık. Dev gibi fabrikalarda devasa işler yaptık, ama hiçbirisi bizim olmadı. Cennetimiz vardı, ama ömrümüz cehennemi yaşamaktan öteye varamadı. Bir de futbol vardı bizi eğlendiren. Bir topun peşisıra koşmaktı arka mahallelerde arkadaşlığımızı pekiştiren. Aramızdaki ufacık rekabet en fazla kahkahayla son bulurdu. Çocukluğumuzun futbolu annelerimizi kızdıran kirli ve yırtık elbiselerin failiydi. Masumdu bizim için. Ancak büyüdükçe anladım ki futbolu da alıp kirli rekabetin, paranın ve para babalarının ellerine teslim etmişler. Gerçek sahibi biz olmamız gerekirken, yalnızca alkışlayanı, izleyicisi ve holiganı olmuşuz. Onunla avunup onunla umutlanmak düşmüş bize. Bir gün biz de en iyi topçu olma hayaliyle avunup durmuşuz.
“Büyüyüp futbolcu olacak benim oğlum” diye övünüyoruz çoğu zaman. Çocuklarımızın geleceğinin futbolcu olunca kurtulacağını düşünüyoruz. Fabrikada işçi arkadaşımızdan sırf bizimle aynı takımı tutmuyor diye nefret edebiliyoruz. Çoğu zaman gereksiz yere tartışıyoruz, küsüyoruz arkadaşlarımızla. Zaten Kürt olduğu için, Laz olduğu için, Alevi olduğu için bin bir parçaya bölünmüş bir sınıfız. Buna bir de tuttuğumuz takımın farklılığı da eklenince sistemin bizi birbirimize düşürme ve bölme oyunları tutmuş oluyor. Yani golleri biz yiyoruz, hep biz kaybediyoruz. Kazanan ise hep patronlar oluyor.
Kapitalizm denen illet sıradan bir sporu bile o kadar rezil hale getiriyor ki spor, spor olmaktan çıkıyor. Futbol milyon dolarlık skandallarıyla, futboldan yeni patronlar yaratan kulüpleriyle, taraftarlarının yani işçilerin sırtından, avuçlarından ve umutlarından çalınan milyon dolarlar çarçur edilirken bizler tuttuğumuz takımın zaferleriyle yetiniyoruz. Cebimizden paramızı çalsalar feryat figan ederiz ama bizleri uyutarak, uyuşturarak futbolla soyarken, biz hem aldanıyoruz hem de buna seviniyoruz. Futbol, bizi uyuşturan ve sistemin içine daha çok çeken bireysel kurtuluşun yollarından biri haline getiriliyor. Verdiği keyif kadar aldıklarını da düşünürsek hastalık mı yoksa şifa mı olduğunu anlamış oluruz.
İşçilerin birliğini sağlayabilmek ve kaynaşabilmek için rasgele buldukları oyun, şimdi milyon dolarlık bütçelerle yönetilen kulüplere, zengin patronlara ve düzene hizmet eden bir uyuşturucuya dönüştü. Bizlerse UİD-DER’li işçiler olarak, işçilerin oyunu olan futbolu işçilerin bildiği şekilde oynamak ve birbirimizi daha yakından tanımak amacıyla bugüne kadar çeşitli fabrikalardaki işçi arkadaşlarımızla halı saha maçları düzenledik. Yani futbolu sevmeyen işçiler değiliz. Ama futbolu rekabet için değil, dostluğumuzu pekiştirmek için oynuyoruz. Karşılıklı iki takım, kolektif tek bir takım ruhuyla maçlar yapıyor. En önemlisi maçtan sonra yaptığımız sohbetlerimizde sorunlarımızı ve çözüm yollarını tartışmak oluyor. Maçları yaptıktan sonra çekip ayrılmıyoruz. O tatlı rekabetin tadını çıkartan sohbetler yapıyoruz.
Futbol düzenin elinde bize karşı kullanılan bir oyun da olsa biz onu bildiğimiz gibi oynamaya devam edeceğiz. UİD-DER’de futbol işçilerin birliği ve dayanışmasını güçlendirmek için oynanır. Bir saat koşarız topun peşinden, uğraşırız, çabalarız. Birazı kazanmak içindir bu çabanın, fakat en çoğu da dostluk içindir. Ben UİD-DER’li bir işçi ve futbolu seven bir insan olarak birçok fabrikadan birçok arkadaşla defalarca maç yaptım. Şunu öğrendim ki, on bire-iki yenilebiliriz veya yenebiliriz ama her maç berabere biter. Kazanan ve kaybeden yok mu diye soracaksınız, biliyorum. Elbette ki kazanan da var. Yensek de yenilsek de bizim için kazanan hep dostluk olur. Goller kaleyedir görünüşte, ama her gol patrona atılır, her çalım da patronadır. Yani aramızdaki rekabeti değil kapitalist sisteme karşı birlikte olabilmenin vesilesi haline getirmeye çalışıyoruz futbolu. Unutmayalım ki futbol; müşteri, şirket ya da kulüp taraftar ilişkisi içinde ayrışmayı değil kardeşliği ve patronlara karşı mücadeleyi ifade ettiği sürece güzeldir. Yani futbol işçilerin elinde kaldığı sürece güzeldir.
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
Son Eklenenler
- Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenen Polonez işçileri patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve bunun üzerine İstanbul Çatalca’da bulunan fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. UİD-DER Kadın Komitesi, direnişlerini 37 gündür coşku ve kararlılıkla...
- Merhaba dostlar. Son günlerde dünyanın birçok yerinde mülteci sınıf kardeşlerimizin ırkçı ve faşist saldırılara maruz kaldığını görüyoruz. Faşist çeteler neredeyse göçmen avına çıkıyorlar. Mültecilerin ev ve işyerlerine kundaklama ve linç...
- Sene 1950, ABD emperyalizmi kendi çıkarları doğrultusunda Kore’ye müdahale ederek 3 yıl sürecek bir vahşeti başlatmıştı. Bu katliama suç ortağı arayan ABD’nin çağrısına koşan ülkelerden biri de Türkiye’ydi. Türkiyeli egemenler NATO’ya alınmak için...
- Kapitalizm doğduğumuz andan itibaren biz gençlere bir rol biçiyor. Okullar bizleri bu sistem içerisinde yaşamaya hazırlıyor. Boyun eğmeyi, isyan etmemeyi, susmayı öğretiyor. İlkokuldan itibaren farklı yetenek ve becerilere sahip olduğumuz halde aynı...
- Antep 5. Organize Sanayi Bölgesinde direnişteki Akcanlar Tekstil işçileri kent meydanından seslendi. Dev-Sağlık İş Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde eylem yaptı. 9 işçinin toprak altında kalarak hayatını kaybettiği Anagold Madencilik’te...
- İnsan doğup büyüdüğü toprakları, kültürünü benimsediği ülkesini kolay kolay bırakıp başka ülkeye gitmek istemez. 40 yıl önce Almanya’ya göç etmiş emekçilere sorun, Türkiye’ye dönmek istediklerini, kendi topraklarında ölmek istediklerini söylerler....
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mersen Sanayi Ürünleri fabrikasında çalışan işçiler sendikalaşma mücadelesi yürüttüler ve Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 Nolu Şubede örgütlendiler. İşçilerin Mersen yönetiminin sendika ve toplu sözleşme...
- Her işyerinde aslında benzer sıkıntılarla karşı karşıya kalırız. Ücret sıkıntıları, mobbing, işten atma saldırısı, işçi sağlığı ve güvenliği eksikleri gibi say say bitiremeyeceğimiz birçok sıkıntılar yumağı… Ben de bu sıkıntılardan birine değinmek...
- Liseli bir genç, büyük bir markette sözleşmeli kasiyer olarak çalışan annesinden kendisine yeni telefon almasını ister. Fakat anne sözünü tutamaz. Anne-oğul arasında kavgalar başlar. Hepimiz için tanıdık olan bu hikâye Güney Kore yapımı Cart...
- Her ay SGK primi ödememize rağmen bir sağlık kurumuna adım attığımız andan itibaren muayene, tıbbi malzeme, ilaç, reçete adı altında SGK’ya ekstra katılım payı ödüyoruz. Özel hastanelere gittiğimizde ise bunlara ek olarak oldukça fazla miktarda para...
- Bir fabrikada seri üretim hattında çalışıyorum. Ortalama 2 dakikada bir koli doldurup banda atıyoruz. Bant üzerinde ilerleyen koliler hattın sonunda alınıp paletlere diziliyor. İşe ilk girdiğim yıllarda makinelerin hızına entegre olan bant sorunsuz...
- Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Türk-İş, 20 Ağustosta Türkiye genelinde bölge temsilcilikleri önünde ve kent meydanlarında kitlesel basın açıklamaları gerçekleştirdi. Basın açıklamalarına Türk-İş’e bağlı sendikaların yöneticileri ve üyesi...
- Antep’te Akcanlar Tekstil’de vergi kesintileri ve 7’li vardiya sistemine geçilmesi nedeniyle 17 Ağustosta iş bırakan işçilerin direnişi sürüyor. CarrefourSA’nın İstanbul Esenyurt’ta bulunan deposunda 12 Ağustosta başlayan direniş devam ediyor....