Buradasınız
Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Pek çok işyerinde işçilerin sendikalaşma çabaları işten atma saldırılarıyla, baskılarla, uzun dava süreçleriyle engellenmeye çalışılıyor. Patronların her türlü dalaveresine, işten atma tehditlerine, iktidarın jandarmayı, polisi işçilerin karşısına dikmesine rağmen metalden, petrokimyaya, tekstilden, gıdaya çeşitli sektörlerden işçiler geri adım atmıyor, sendikalı olmak için mücadeleye devam ediyorlar. Çünkü işçiler patronların saldırılarına birlikte karşı durma, örgütlenme ihtiyacı duyuyorlar.
Verdikleri mücadelenin sonunda işçilerin sendikal yetkiyi alarak fabrikaya geri dönmesi elbette önemli bir kazanımdır. Fakat sendikalı çalışmanın, işçilerin ihtiyaç duyduğu gerçek örgütlenmenin yerini tutacağını düşünmek doğru değildir. İşçilerin sorunlarının çözümü için, patronların saldırılarının püskürtülmesi için sendikalı olmak yeterli değildir. İşçiler ancak gerçekten örgütlü olurlarsa, patronun karşısına örgütlü bir güç olarak çıkarlarsa, örgütlülüklerini sürekli kılabilirlerse sorunlarının çözümünü sağlayabilir, taleplerini elde edebilirler. Sendikaya üye olmaksa tek başına örgütlü olmak anlamına gelmez.
Mesela işçiler “mücadele ettik, sendikalı olduk” deyip her şeyi sendikadan ya da temsilciden beklerse bu işçiler gerçekten örgütlü sayılır mı? Sendikalı olduktan sonra sendikanın kapısını hiç çalmayan işçiler gerçekten örgütlü sayılır mı? Patronun haklarını ellerinden almak istemesine karşı işçiler örgütlü bir tutum alamıyorsa, kendileri emek vermeden sorunun sendikacılarla patron arasında çözülmesini temenni ediyorlarsa bu işçiler gerçekten örgütlü sayılır mı? Hayat pahalılığına, düşük ücretlere, vergi soygununa, adaletsizliğe, emperyalist savaşa tepkilerini ortaya koymak üzere işyerlerinde, sendikalarında, grevlerde, eylemlerde, meydanlarda birleşemeyen işçiler gerçekten örgütlü sayılır mı?
Örgütlülük aslında tıpkı canlı bir organizma gibi yaşayan, güçlendirilmesi, beslenmesi, sağlıklı tutulması gereken bir yapıdır. Şöyle düşünelim; çeşitli organlarımızın ve hücrelerimizin örgütlü bir şekilde çalıştığı bağışıklık sistemimiz, dışarıdan gelen tehditlere karşı her an hazır ve tetiktedir. Eğer düzgün çalışan bir bağışıklık sistemimiz varsa zararlı mikropları anında tespit eder, harekete geçip savaşır ve onları etkisiz hale getirir. Ama bu sistem düzgün çalışmıyorsa, yani saldırılara hazırlıklı değilse işte o zaman vücut mikroplara karşı kendini savunamaz, enfeksiyon gelişir ve hastalıklar baş gösterir. Örgütlülük işçilerin patronlar karşısındaki koruyucusu, bağışıklık sistemi, güvencesidir.
Gece gündüz işçileri iliklerine kadar nasıl sömürebiliriz diye kafa yoran patronlar sınıfına karşı her an örgütlü ve hazır olmayan işçiler sendikalı da olsalar saldırıları göğüsleyemezler. Çünkü kâğıt üzerinde sendika üyesi olmak başka bir şeydir, örgütlü olmak başka… İşyerindeki işçilerin birbirini iyi tanıması, birbirine güvenmesi, dertlerini, zaaflarını bilmesi, her koşulda birlikte hareket edebilmesi, patron karşısında tek yumruk olması demektir gerçek örgütlülük. İşçilerin sendikalarına sahip çıkması, denetlemesi, gücünü arttırmak için çalışmasıdır. Sadece kendi çalıştığı fabrika için değil yanı başında sendikasız çalışan bir fabrikanın da sendikalı olması için çaba göstermesidir. Sadece kendi sorunlarının değil işçilerin ortak sorunlarının çözümü için harekete geçmesidir. Patronların ve sermayenin sinsi oyunları, yalanları, tezgâhları karşısında uyanık olması, baskıları karşısında kararlı bir duruş sergilemesidir. Yasakları, baskıları, engelleri aşmak için kendi gücüne güvenmesidir.
Bugün işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün zayıf, dayanışmasının soldurulmuş olması kimseyi yanıltmamalıdır. Geçmişteki örnekler işçi sınıfının birlik ve mücadelesinin yeniden güçleneceğini ortaya koymaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan 1960’lara kadar ağır çalışma koşullarının, baskının, örgütsüzlüğün hâkim olduğu yıllardan sonra gelen işçi hareketindeki yükselişi ve o yıllara damga vuran büyük işçi eylemlerini düşünelim. 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişini, DGM Direnişini, 1976-77 1 Mayıslarını, Maden-İş öncülüğündeki MESS grevlerini hatırlayalım.
Geçmişimizden çıkardığımız derslerle, daha iyi bir gelecek umudumuzdan aldığımız güçle; birliğimizi sağlamak, sendikaları mücadeleci bir çizgiye çekmek, saldırıların odağı olan haklarımızı korumak, saldırıları püskürtmek için adım atalım, örgütlenelim, mücadelenin öznesi olalım.
Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- İşçi Dayanışması 194. Sayı Çıktı!
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- Bir Müthiş Bahtiyarlık: “Anlamak Gideni ve Gelmekte Olanı”
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- İsrail’le Ticaret ve Sermayenin Fıtratı
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...