Buradasınız
Bel Karper ve Adkotürk’ün Grevci Kadınları Anlatıyor: Biz Çok Değiştik!

Değişmek… Engellenemez, inkâr edilemez; her an her yerde vardır değişim. Dünyadaki her şey ve herkes her an değişiyor, dönüşüyor. Adkotürk’teki gibi unu makarnaya, Bel Karper’deki gibi sütü peynire dönüştüren eller de değişiyor.
İçinden geçtiğimiz döneme dünya ölçeğinde emekçi kadınların uyanışı ve mücadelede öne çıkmaları damga vuruyor. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de hemen her grev ve direnişte kadın işçiler öne çıkıyor ve o mücadelenin sonucunu belirleyebiliyor. Adkotürk ve Bel Karper grevleri bize işçi kadınların mücadelede nasıl değişip geliştiğini, nasıl öne çıkabildiğini yeniden gösteriyor.
Çoğu işyerinde olduğu gibi bu fabrikalarda da üç kuruş ücrete işçinin posasını çıkartırcasına ağır çalışma, baskı ve hakaretler, tacizler eksik değildi. Aklın yolu birdi, örgütlenmek ve sendikalı olmak gerekirdi. Her işçi bilir örgütlü olmanın faydalarını ama yaşayınca anlar kendisi üzerindeki dönüştürücü etkisini. Grevci işçiler ilk değişimi şöyle anlatıyor: “Sendikalı olduktan sonra o kadar özgüvenli olduk ki işyerinde hâl ve hareketlerinden bile kimin sendikalı olduğu anlaşılabiliyordu.”
Kadın işçiler örgütlenmeye cesaret etmiş olsalar da elbette tüm korkularından bir anda kurtulamazlar. Fakat doğru olanı yapar, grev önlüğünü giyerler sırası gelince. İşte o vakit değişim hızlanır. Bakın neler anlatıyor emekçi kadın kardeşlerimiz: “Eşim yanımda değilse dışarı bile çıkmazdım. O yanımda olmadan hiç bir yere gidemezdim, şimdi ev ev dolaşıyorum örgütlenmek için.” “Slogan attığımda sesimin güzel olduğunu fark ettim.” “Kendi halinde biriydim, oysa şimdi değiştiğimi fark ediyorum, işçi arkadaşlarımla daha çok sohbet ediyorum.” “Özel hayatıma dair daha önce cesaret edemediğim kararlar almaya başladım.” “Bu süreç eşimle olan ilişkimizi de çok olumlu anlamda etkiledi. 12-13 yıllık evliyiz, ilk defa onu bu kadar yakından tanıdığımı hissediyorum.” “Fabrikadan çıkıp greve katıldığımızda sanki bizi zincire vurmuşlar da o zincirlerden kurtulmuş, özgürleşmişiz gibi hissettim.”
Başlarda greve katılmakta tereddüt yaşayan, işsiz kalmanın en çok onun durumundaki bir işçiyi zorlayacağı belli olan bir kadın işçi bakın greve nasıl çıkmış: “Eşimden ayrıyım, iki çocuğum var. Aslında başta sendikalı olmaktan yana değildim ama çocuklarım ileride «annemiz bizim arkamızda» diyebilsin diye sendikalı olmaya, mücadele etmeye karar verdim.” Evlatlarının bugün zorluk yaşamasını göze alan bir anne… Niçin? Onlara onurlu bir yaşamı, sefaletin olmadığı bir geleceği miras bırakabilmek için. Bunu ancak bizim sınıfımızın kadınları yapabilir.
Bel Karper’in ve Adkotürk’ün kadın işçileri, örgütlü mücadele içinde öyle önemli değerler ve yetenekler elde etmişler ki bunun bozulmasına artık izin vermeyeceklerini söylüyorlar. Bir başka kadın işçinin şu anlattıkları her şeyi özetliyor:
“Hayata bakışım değişti, pencerem genişlemeye başladı. Daha net görüyorum hayatı, insanları. Burada kazandığım en güzel şey insanlar. İnsanlar gerçekten farklıymış. İçerideki zorlukların bile önemi yok artık. Ekmeği bile bölüşüp yiyoruz ya, önemli olan bu. Emek mücadelesinde yanımda kim varsa işte o benim dostumdur. Biz doğu kökenliyiz, ataerkillik var bizde. Babam sertti. Buraya geldiğimde korkuyordum açıkçası. Yabancı memleket, komşu yok… Eşim diyor ki farklı konuşuyorsun artık. Artık «o öyle olmasın, şöyle olsa daha iyi olmaz mı» diyorum. Fikirler değişiyor ister istemez. Bazen kabul ediyor, bazen de «sen çok değiştin» diyor. O da farkında aslında olumlu yönde değiştiğimin. Aslında en büyük destekçinin eşlerimiz olması lazım.”
İşyerindeki baskıdan, rekabetten, güvensizlikten sıyrılan kadınlarımız adeta insanın doğasına, özüne dönüyor. Başka bir arkadaşından daha fazla üretim yapmaya zorlandığı zamanlarda yaşadığı huzursuzluğu ve içgüdüsel olarak hissettiği aşağılanmayı dayanışmayla aşıyor. Bir ekmeği arkadaşlarıyla bölüştüğünde daha önce hiç tatmadığı bir mutluluğu tadıyor. Mücadeleye girişmemiş olsaydı ruhunda özlem duyacağı tüm değerlere şimdi dört elle sarılıyor. Artık hak istiyor, söz istiyor, saygı istiyor ve alıyor. Yalnız değil örgütlü yaşamak istiyor ve bunun yollarını arıyor. Emekçi kadın, hak arama mücadelesi içinde kendini yeniden var ediyor.
Sendikaya üye olma sürecinde bile kararsızlıklar, korkular yaşayan kadınlar yok artık. Eskiden eşine bile düşüncelerini ifade edemeyen kadın işçi, sendikalaşırken ve grevde verdiği mücadele sayesinde evinde söz hakkı elde ediyor. Bununla da yetinmiyor! Diyor ki kadınlarımız; “biz hayatın her alanında erkeklerle eşit olalım istiyoruz. Eşlerimizin karşısında ezilmemek için de mücadele ediyoruz. Ülkemizdeki tüm emekçi kadınlarla birlikte mücadele edip, birlikte kazanmak istiyoruz.”
Görüyoruz ki hak arama mücadelesi değiştiriyor, güçlendiriyor, kazandırıyor. Hem de çok şey kazandırıyor. Bel Karper’de grev kırıcı patronun fabrikaya yeni işçiler almasını engellemek için araçların girişini engelleyen ve jandarma tarafından para cezası kesilen kadın işçiler gülerek anlatıyor: “Bugün itibariyle cezam 100 bin lira oldu.” Sonra araçların önünü kesmeye devam ediyorlar. Çünkü dayanışma içinde birlikte hareket ediyorlar. Jandarma ve polisin ne zorbalığını tanıyorlar ne de kestikleri cezaları. Hatta şunu söylüyorlar: “Yasaları işçilerin koyması gerekir!” Bunun anlamını bilmeyen var mı?
Haklarını geliştirme ve kendini insan gibi hissetme mücadelesinde sürekli olarak birbirleriyle ve çevreleriyle iletişimde bulunan, sorumluluk alan, ufku genişleyen bilinçli işçilerle, bunları yapmayan işçilerin hâli aynı olabilir mi? Türlü baskı ve oyunlarla engellendiği için henüz greve katılmamış kadın işçiler de var. İşverenin zoruyla grevci işçilerin önünde hizaya sokulup işyerine sokulan kadınlarımızın durumu içimizi acıtsa da umudumuzu yok edemez! Mücadeleci kadınlar kollarını açmış bekliyor onları kucaklamak için. Yorulmadan, asla pes etmeden kardeşlerini çağırmaya devam edecekler. Ve dünyayı daha güzel bir yer yapmak için mücadele edenler kazanacak!
- Çocuklarımızın Sağlığı ve Geleceği İçin Örgütlenelim!
- Çocuklarımızın Aşı Hakkı İçin Mücadele Etmeliyiz
- Kocaeli’den Emekçi Kadınlar: 1 Mayıs’ta Kalabalığın Değil Birliğin İçindeydik
- UİD-DER Kadın Komitesi: Emeğin Mücadelesi 1 Mayıs’ta da Emekçi Kadınlarla Büyüdü
- Mavi Gökyüzü Altında Özgürdük 1 Mayıs’ta
- UİD-DER Kadın Komitesi: 1 Mayıs’ta Birlik, Dayanışma ve Coşkumuzla UİD-DER Kortejinde Buluşalım!
- Emekçi Kadınlar: “Biz ve Çocuklarımız UİD-DER’de Değişip Dönüşüyoruz!”
- 1 Mayıs’ta Öfkemizi Birleştirelim!
- İtalyan Emekçi Kadınların Mücadele Şarkıları
- UİD-DER’in Mutfağında Çok Emek Var
- Kapitalizmin Mezarını Kazacağız!
- Daha Güçlü Yumruklar, Daha Umutlu Çocuklar
- Savaş ve Ekmek
- Kim Konuşuyor, Kadına Yönelik Şiddeti Kim Kışkırtıyor?
- 8 Mart Bize Yol Gösteriyor
- Dünyada 8 Mart: Emekçi Kadınlar Meydanlarda!
- 8 Mart Eylemleri: Kadınlar İşyerlerinde, Meydanlarda, Direniş Alanlarında!
- Kadınların Emeklilik Hakkı Zor, Zorlaştırılıyor!
- İnsan Olmayı Öğrendiğim UİD-DER İyi ki Var!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Emeğin Mücadelesi Emekçi Kadınlarla Büyüyor!
- İşçi Dayanışması 170. Sayı Çıktı!
- Kapitalizmin Klasiği: Sorumlusu Değilsin Ama Suçlusu Sensin!
- Açgözlülük Sermaye Sınıfına Özgüdür!
- Bütün Dillerde Yankılanan Slogan
- Ateş Sadece Düştüğü Yeri mi Yakar?
- 1968’den Bugüne: “Üstesinden Geleceğiz!”
- Mavi Gökyüzü Altında Özgürdük 1 Mayıs’ta
- İşçi Sınıfı İçin Tek Yol Var: Birlik, Dayanışma Güven ve Cesaret!
- İşçi Dayanışması 169. Sayı Çıktı!
- Gençler Neden Siyaset Yapmalı?
- 1 Mayıs: O Ateş Hâlâ Yanıyor ve Büyüyor!
- 1 Mayıs: Dünya İşçi Sınıfı Tek Bayrak Altında!
- Savaş ve Ekmek
- İşte Kafiye: Yalanlar Farklı, Tuzak Aynı!
- Bizleri Kurtaracak Olan Kendi Kollarımızdır!
- İşçi Dayanışması 168. Sayı Çıktı!
- Örgütlüysek Değerliyiz
- Özgür Değiliz Ama Olabiliriz!
- Sanat, Sermayenin Ruhu ve İşçiye Sıkılan Plastik Mermi
- Mutluluk ve İnsanlığın Büyük Davası
Son Eklenenler
- Çeşitli kentlerde kötü çalışma koşullarına, düşük ücretlere, haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı sendikalaşan işçiler, patronların işten atma saldırısıyla karşılaşıyor. Bu saldırılara boyun eğmeyen işçiler, yeri gelip iş durdurarak yeri gelip...
- Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinin Sarılar Köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018’de meydana gelen, yedisi çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği ve yüzlerce insanın yaralandığı Çorlu tren katliamı davasının duruşması ertelendi.
- Son günlerde en çok konuşulan konuların başında göçmenler geliyor. Muhalefetinden iktidarına, TV programlarından miting alanlarına kadar hemen her yerde bu konu konuşuluyor.
- Katmerlenen toplumsal sorunlar, yarının belirsiz olması, iktidarın zorbalığı ve muhalefetin dermansızlığı emekçileri bir çıkmaza sürüklüyor. Aslında çıkışsızlık duygusunu yaratan şey, işçilerin kendi sınıf örgütlerinde birleşerek bağımsız bir güç...
- Abadan şehir merkezinde Metropol adını taşıyan inşa halindeki 10 katlı bir bina 23 Mayıs Pazartesi günü aniden çöktü.
- İspanya’da da on binlerce işçi artan hayat pahalılığına, kötü çalışma koşullarına, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılmasına karşı grevler örgütlüyor.
- Temel gıda maddelerine yönelik devlet desteğindeki kesintilere, artan enflasyona, tırmanan hayat pahalılığına karşı sokaklara çıkan emekçilerin protestoları ikinci haftasını geride bıraktı.
- Almanya’da eğitim ve sosyal hizmetler alanında çalışan işçiler, 130 ilâ 180 avroya varan ek ödenek, haftalık izin sürelerinde artış ve kadro eksikliğinin giderilmesi için ödeneklerin arttırılması gibi kazanımlarla taleplerini kabul ettirdi.
- Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri temel atma töreninde konuşan Erdoğan, işi yapacak müteahhide “Burayı ne kadar zamanda bitireceksin?” diye soruyor. Müteahhit “36 ay” diye cevap verdiğinde Erdoğan bu süreyi beğenmiyor, müteahhit süreyi bu sefer 24 aya...
- Artan enflasyon karşısında eriyen ücretler, gittikçe büyüyen ve dayanılmaz bir hâl alan yoksullaşma, geçim sıkıntısı, artan kiralar ve işsizliğin geldiği boyut karşısında siyasi iktidar önce inkâr politikasına başvurdu. Yoksulluktan şikâyet edenlere...
- Merhabalar dostlar. 3 yaşında bir kızım var, ellerinizden öper. Kızım diye demiyorum ama çok akıllıdır. Anlata anlata bitiremediğim minik UİD-DER’li... Elimizden geldikçe ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Ama bazen yetemiyoruz. Hayat o kadar...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Neşe Plastik fabrikasında toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine işçiler, 18 Mayısta greve çıktılar. Petrol-İş Sendikası Kartal 2 No’lu şubede örgütlü olan Neşe Plastik işçileri, enflasyon artı 1300...
- Kapitalist sistem insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma duygularını köreltmeye, her koyunun kendi bacağından asılacağı fikrini zehir gibi insanların zihnine nakşetmeye çalışır. Başkasının sorunlarına duyarsızlaşmamızı, birbirimize yabancı gibi...