Buradasınız
Bu Bir İş Cinayetidir!
İstanbul’dan denizcilik öğrencileri

Geçtiğimiz günlerde denizde iş cinayetlerine bir yenisi daha eklendi. Bartın açıklarında, içinde 12 kişilik mürettebatla “Arvin” isimli bir yük gemisi battı. Gemideki işçilerin 6’sı kurtarılırken geri kalan işçiler ne yazık ki yaşamını yitirdi. Ölen işçilerden 2’sinin cansız bedeni Karadeniz’in karanlık sularında kayboldu. Ne acıdır ki bu olay ne ilkti ne de bu düzen devam ettikçe son olacaktır. Kimisi bir iki kelimeyle konuşulup geçiliyor, kimisi sadece “gemi kazası” diye haber konusu oluyor, kimisi de sessiz sedasız gömülüp gidiyor derin sulara. Yaşanan her felaketin sonucunda da olan denizci işçilere oluyor. Ya sakat kalıyorlar ya da ölüyorlar. Yaşanan bu olay münferit bir olay olarak algılatılmaya çalışılsa da gerçekler öyle değildir. Bu bir iş cinayetidir. Bugüne kadar buna benzer birçok olay yaşandı ve onlarca insan sevdiklerinden, sağlıklarından ve canlarından oldular.
Arvin gemisinin batmasına sebep olarak Karadeniz’deki olumsuz hava şartları gösteriliyor. Şunu soralım biz de o zaman: Gemiler yapılırken olumsuz hava şartlarına uygun olarak yapılmıyorlar mı? Öncelikle belirtmek gerekir ki Arvin gemisi kırılarak battı. Bir gemi nasıl olur da kırılır? Bir gemi eğer çalışacağı denizlere uygun şekilde inşa edilmezse çeşitli sorunlarla karşılaşır. Kırılma da bunlardan birisidir. 46 yaşındaki Arvin gemisi de Karadeniz’de çalışabilecek dayanımda bir gemi değildi. Nehirlerde, göllerde ve kanallarda çalışabilecek şekilde ince ve uzun inşa edilmiş “nehir tipi” bir gemiydi. Bu şekilde inşa edilen bir geminin Karadeniz’in hırçın sularında seyir yapması demek gemiyi batmaya ve denizcileri de bile bile ölüme yollamak demektir.
Armatörler daha fazla para verip yeni bir gemi inşa ettirmeyi, maliyeti yüksek olduğu için kati suretle tercih etmiyorlar. Bunun yerine zaten var olan ve eski olduğu için de ucuz olan böylesi gemileri satın alıp içine de denizcileri doldurarak ölümün kucağına, denizin insafına bırakıyorlar. Gemiler batsa dahi sigortadan zararını çıkaracağını bilen armatörün gözü arkada kalmıyor. Peki, bu durumu devletler veya sigorta şirketleri bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar ama bu işten kârlı çıktıkları için göz yumuyorlar. Olan ise geride demir yığını içinde kalan denizcilere oluyor. “Gemiye çıksam ölme ya da kaçırılma riski var. Çıkmasam işsiz kalacağım.” İşte bu ikilem içerisinde kalan işçiler, kendilerini ya yanan bir geminin alevleri içinde ya da batan bir gemiyle birlikte karanlık suların bağrında buluyor.
Tüm bunların yanında bu tip gemilerde iş sağlığı ve güvenliği önlemleri de yeteri kadar alınmıyor. Düzenli aralıklarla denetlenmesi gereken bu gemilerin ne bakımları uygun şekilde gerçekleşiyor ne de gerekli kontroller yapılıyor. Gemi ve şirket sahipleri tüm bunları masraf, yük olarak görüyor. Bizler de denizcilik öğrencileri olarak zar zor bulduğumuz stajlarda sağlıksız koşullarla karşı karşıya kalıyoruz. Aylarca sevdiklerinden uzak kalan denizciler pandemi döneminde maaşlarını alamıyor, gemilerinde terk ediliyor. Kaçımızın can verdiği, arkamızda neler bıraktığımız ya da hangi koşullarda çalıştığımız sermaye sahiplerinin umurunda değildir. Tüm bunların sorumlusu kapitalist kâr düzenidir ve biz deniz işçilerinin de çözüm yolu bellidir: Örgütlü ve kararlı olmak! Biz genç denizciler umutsuz değiliz. UİD-DER çatısı altında birlik oluyor, mücadele ediyor ve diyoruz ki: Bir gün denizler onların değil biz işçilerin olacak!
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- Sınavlar, Gelecek Kaygısı… Çözüm Nerede?
- Nehirler Akmaya, Gençlik Mücadeleye Devam Eder!
- Yaşımız 19…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Soma’yı Hatırlamak
- Soma'yı Unutma, Örgütlen, Hesap Sor
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- İş Cinayetinde Ölen İşçiler Kusurlu Sayıldı
- Oba Makarna, ZSR, Amasra, Kartalkaya… İş Cinayetleri, Denetimsizlik, Teşvikler
- “Emekliler Yılında” 512 Emekli İş Cinayetlerinde Katledildi
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Amasra Katliamının 10. Duruşması Görüldü
- İş Cinayetleri Artıyor, Hayatımız İçin Mücadele Etmeliyiz
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- Kocaeli’de Oba Makarna’daki İş Cinayeti Eylemle Protesto Edildi
- Oba Makarna’da İş Cinayeti
- Soma Katliamı Davası: “Parasına Göre mi İşliyor Bu Adalet?”
- Torunlar Center Katliamının 10. Yılında Kâr Hırsı Can Almaya Devam Ediyor
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa İş Cinayetleri Son Bulur…
- Desan Tersanesinde İş Cinayeti Protesto Edildi
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
- Güney Kore’de Fabrika Yangını: Kâr Hırsı Öldürüyor
Son Eklenenler
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...