Buradasınız
“Bu İşe Siyaset Karıştırmayın” Diyenlerin Siyaseti
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Ne zaman tüm toplumu etkileyen bir olay yaşansa, iktidar sözcüleri çıkıp yapıştırıveriyorlar o meşhur lafı: “Bu işe siyaset karıştırmayın!” Siyasi iktidarların sorumluluktan kaçmak için kullandığı bir kalıptır bu… Ya başkalarını siyasi rant sağlamakla suçlayarak kendilerini aklamaya çalışırlar ya da “bu sorun hepimizin sorunu, şimdi siyaset yapma değil birlik olma zamanı” diyerek kendi günahlarına tüm toplumu ortak etmek isterler. Oysa yoksullaşıyorsak, evimize ekmek götürmekte zorlanıyorsak; depremde, iş cinayetlerinde ve salgında ölüyorsak, işsiz kalıyorsak, haklarımız gasp ediliyorsa bunun sorumlusu elbette siyasi iktidardır, onun temsil ettiği sömürü düzenidir. İktidardan hesap sormayacağız da kimden hesap soracağız? İşin aslı “bu işe siyaset karıştırmayın” demenin bizzat kendisi en âlâ siyasettir, hem de en arsızından… Neden mi? Bunu birkaç örnekle açıklayalım.
Mart ayından bu yana iktidar salgınla mücadele politikalarını hayata geçiriyor. Sekiz ayın sonunda; patronlar ihya edilirken işçi sınıfına yönelik pek çok hak gaspının hayata geçirildiğini, sağlık çalışanlarının tükendiğini, halkın sağlık hizmetlerine erişiminin ciddi boyutlarda aksadığını, salgının yayılmasını önlemek için gerekli tedbirleri almak yerine alıyormuş gibi yapıldığını gördük, yaşadık/yaşıyoruz. Tüm bu uygulamalar ve işçilerin haklarına yönelik saldırılar, sermaye sınıfının çıkarlarını koruyan bir siyasetin ürünüdür. Ama sağlık konusundaki eleştirilere Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bakın ne diyor: “Salgınla mücadele siyaset üstüdür. 83 milyon aynı tarafta yer almalıyız. Siyasete malzeme edilirse, sağlık, kaybeder.” Bunu söyleyen kişi büyük bir hastanenin patronudur aynı zamanda! Peki, sağlık gerçekten de siyaset üstü mü? O zaman neden tüm sağlık hizmetlerini kaliteli hale getirip parasız vermiyorsunuz?
30 Ekimde İzmir’de yaşanan depremde 116 kişi hayatını kaybetti. Binalar yumuşak ve balçık zemine uygun inşa edilmemiş ve gerekli denetimler de yapılmamıştı. Bu durum ve iktidarın “imar affı” getirmesi eleştirildi, bugüne kadar toplanan deprem vergilerinin ne olduğu soruldu. Bütün bunlardan rahatsız olan iktidar sözcüleri hemen atladılar: “Acının siyaseti olmaz, depremi siyasete alet etmeyin!” Ama bunları söylerken enkaz üzerinde şov yapmaktan, sanki 18 yıldır ülkeyi kendileri yönetmiyormuş gibi topu belediyeye, önceki iktidarlara atmaktan geri durmadılar. Şu işe bakın ki aynı şeyi Elazığ depreminde de yapmışlardı.
2014’te Soma madeninde yaşanan katliamı hatırlayalım. Tam 301 madenci kardeşimiz hayatını kaybetti bu faciada. Çok değil, 5 ay sonra bir facia da Ermenek’te yaşandı ve 18 madenci yaşamını yitirdi. Neden? Çünkü işveren maliyet olarak gördüğü iş güvenliği önlemlerini almamıştı, iktidar ise üzerine düşen denetleme ve yaptırım sorumluluğunu yerine getirmemişti. İktidarın adamlarından birinin madenci yakınına attığı tekme ise bu iktidarın siyaset anlayışının sembolü olmuştu. Peki, gerçekleri görüp eleştirenlere, hesap soranlara ne dedi iktidar sözcüleri? “Ölümler üzerinden siyaset yapmayın!” Bunu diyenler aradan onca yıl geçmesine rağmen madencilere tazminatlarını vermediler, hakkını arayan madencilerin üzerine jandarma ve polisi saldılar.
Salgın, deprem, işsizlik, yoksulluk, savaş, iş cinayeti… Bunlar iktidarın politikalarından bağımsız düşünülebilir mi? Depremde yıkılacak binaları tespit etmek ve gerekli önlemleri almak, müteahhitleri denetlemek siyasi iktidarın sorumluluğu değil mi? Yasaları iktidar çıkarmıyor mu? Yıllardır doğru düzgün bir iş güvenliği yasası çıkarmayan, çıkardığı kadarını bile uygulamayan bu iktidar değil mi? Kıdem tazminatımızı elimizden almak için türlü kılıflar bulan, patronlara kıyak geçerken işçileri işsizliğe ve günde 39 lirayla yaşamaya mahkûm eden bu iktidar değil mi? Suriye ve Libya’ya asker gönderen, birçok bölgeye müdahale eden ve ülkenin uluslararası alanda sıkışmasına neden olan dış politikayı belirleyen siyasi iktidar değil mi?
Gerçekler bu kadar açık ve net ortadayken her seferinde “bu işe siyaset karıştırmayın” diyerek hedef şaşırtmaya çalışan, hiçbir şekilde sorumluluk almayan bir siyasi anlayış var karşımızda. Bir kez daha vurgulayalım: “Siyaset yapmayın” demek siyaset yapmaktır, amaç karşı tarafı bastırmak, susturmaktır! İktidarın siyaseti halkı umursamayan ama sermayeyi kollayan, en küçük eleştiriye ve serzenişe dahi tahammül edemeyen bir siyasettir. Bu siyaset ikiyüzlüdür, sermaye yanlısıdır, işçi düşmanıdır, yalan üzerine kuruludur. “Bu işe siyaset karıştırmayın” diyenlere inanmamak, işçiler olarak bir araya gelip örgütlenmek ise bizim siyasetimizdir!
Yuvayı Dişi Kuş mu Yapar?
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
Son Eklenenler
- Yaşanan depremlerin, yangınların, sellerin bir felakete veya katliama dönüşmesinin sebebi patronların kâr düzeni ve kâr hırslarıdır. Dolayısıyla bu yaşananlar sınıfsaldır. Tek tek kişilerin sorunu değil, bir bütün olarak işçi sınıfının sorunudur,...
- Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen 16 Şubatta ikinci kez gözaltına alındıktan sonra 17 Şubatta savcılık tarafından ifadesi alınmadan, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı. Türkmen’...
- İngiltere işçi sınıfı, Filistin halkı için yürüttüğü ulusal eylem günleri kapsamında 15 Şubatta başkent Londra’da bir kez daha meydanlara çıktı. Hükümet binalarının bulunduğu Whitehall’da toplanan çeşitli sendikalardan, siyasi partilerden ve sivil...
- 2025 yılı için asgari ücretin son derece düşük belirlenmesi işçileri şaşırttı ve haklı olarak öfkelendirdi. Pek çok işçi, “daha yüksek belirlenmesini bekliyorduk” dedi. Aynı öfke emekli maaşları için de söz konusu. Öte yandan metal işçileri de...
- Temel Conta işçilerinin grevi 10 Aralıktan bu yana sürüyor. İşçiler, yaklaşık bir yıl önce sendikalı olma kararı almış, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nde örgütlenmeye başlamışlardı. Petrol-İş Sendikası, Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesini...
- Sırbistan’ın ikinci büyük şehri olan Novi Sad’in tren istasyonu 2022 yılında cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri kampanyası sırasında yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de istasyonun açılış törenine katılarak, 60 yıl sonra bu istasyonu...
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.