Buradasınız
Dişinizin Tedavisi İçin 1 Yıl Bekleyebilir misiniz?
“Sağlık” Meslek Lisesinden bir öğrenci

Geçen günlerde ağrıyan dişimin tedavisi için hastaneye gittim. Ağrısından dolayı bazı geceler uyuyamadığım, dayanılmaz hale gelen bu dişimin tedavisi için bana 2013 yılına randevu verdiler. O anda öyle şaşırdım ki resmen doktorun karşısında donakaldım. Ve birkaç kere “2013 mü?” diye sormaktan da geri durmadım tabii. Sonra şaşırmamam gerektiğini hatırladım, çünkü bu yaşadığım bana şunu hatırlattı: Para üzerine kurulu bu düzende paran varsa sağlığın da var; paran yoksa ölebilirsin de, diş ağrısından günlerce kıvranabilirsin de!
İşin bir diğer tarafı ise bu randevuyu alabilmek için haftalarca hatta aylarca uğraşmış olmamız. Hem böyle güçlükle gidiyoruz bu hastanelere hem de ta 2013’lere ertelenen bir randevu veriyorlar bize. Diğer bazı dişlerim için aldığım randevular bu 2 ay içinde en azından. Bunun için onlara teşekkür ediyorum! Ayrıca en azından bu çok ağrıyan dişime de kanal tedavisi yapılması gerekirken geçici dolgu yaptılar. Bunu da unutmamak gerek. Ama ben daha hastanede bölümlerin kapılarında oluşan kuyrukları, sıraları da söylemedim. Gerçi söylememe de gerek var mı bilmiyorum? Herhalde herkes en az bir kez kendisi veya bir yakını için bu sıralarda bekleyen insanların arasına katılmıştır. Bir daha diş ağrısı yaşamak istemiyorum tabii. Ama yaşadığım zaman, tedavi için 1 yıl beklemek, hastanede saatler boyu sırada beklemek de istemiyorum. Oysa şimdi bizim önümüze sunulan hayat bu, sağlık hakkımız geçiştirmelik olmasına rağmen zorla yapılan bu tedavilerle sınırlı. Fakat bizim hayatımızın, insan hayatının gerçekten hak ettiği değeri göreceği, paradan daha kıymetli bir noktada olacağı bir dünya da mümkün. Gerçekten sağlıklı olabilmek için, gerçekten yaşayabilmek için, o dünya için mücadele etmemiz gerek. Bizler ancak haklarımızı almak için mücadele ettiğimiz takdirde o dünyayı kendi ellerimizle kuracağız. İşte o zaman ne bana, ne de bir başkasına çektiği diş ağrısı yüzünden saatlerce sırada bekledikten sonra üstüne bir de 1 yıl sonrasına randevu verilmeyecek.
Aydınlık ve Karanlık
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...