Buradasınız
Gençler Neden Siyaset Yapmalı?

Türkiye’de uzun yıllar üniversite gençliği, toplumsal muhalefetin dinamik ve görünür bölümünü oluşturdu. Hatta siyaset yapmak yanlış şekilde “öğrenci işi” olarak görülürdü. Bugün gençlerin çoğu için uzak durulması gereken bir konudur siyaset; güvenilmezdir, kirleticidir. Siyasete bulaşmamak gerektiğini, siyasetle uğraşmanın aptallık olduğunu düşünenlerin sayısı hiç az değil. “Biz niye bu büyük sorunlarla uğraşıyoruz?” diyor birisi, bir başkası “ben asgari ücretle mi ilgilenmeliyim bu yaşımda” diye sitem ediyor mesela… Bundan 2500 yıl önce ünlü düşünür Aristo, insanı hayvandan ayıran özelliklerden birinin kendi başına amacı olan faaliyetlerde bulunması olduğunu söyler ki politika bu faaliyetin atasıdır. Bu sebeple insan politik bir hayvandır/canlıdır der. Peki, bu böyleyken gençler politikaya, siyasete neden mesafeliler?
Öncelikle gençlerin siyasete mesafeli durmalarında hiç mi haklılık payı yok, ona bakalım. Siyaset denilince çoğunluğun aklına ne geliyor? Takım elbise giymiş, buyurgan, topluma tepeden bakan tipler… Hamasi nutuklar, düşmanlaştırıcı dil, Meclis kürsüsündeki anlamsız laf dalaşları, temel atma törenleri, protokol yemekleri, yolsuzluk, yalan, riya… “Bir hırka bir lokma” edebiyatı yapanlara bakıyorsunuz, lokmanın ballısının hırkanın allısının peşinde koşuyorlar. Ekonominin en yetkili isimlerinden birisi, yükselen enflasyonun akıbetine dair soruyu; “Bayrak inmeyecek, ezan susmayacak” diye cevaplıyor. Bu siyaset sermaye sınıfının yani burjuvazinin siyasetidir. Gençler bu çürütücü, bayağı düzen siyasetine haklı olarak tepki duyuyorlar.
Ancak bu haklı tepkinin sonucu siyasetten uzak durarak meydanı işçi-emekçi düşmanı burjuva siyasete bırakmak mı olmalıdır? İnsan siyasete ilgisiz kalırsa en önemli uzuvlarını kaybetmiş sayılır; göremez, bilemez, anlayamaz. Mesela savaş için “siyasetin başka araçlarla (şiddet araçlarıyla) devamıdır” demiştir bir Alman generali! Bugün Ukrayna’da yürüyen emperyalist savaşı düşünelim; yaşanan onca acıyı, yıkımı… Haksız savaşlar memleket sormaz; din, dil, cinsiyet sormaz ve aynı zamanda insanın politikayla ilgilenip ilgilenmediğiyle de ilgilenmez. Bir Rus atasözünü hatırlatalım: “Sen siyasetle ilgilenmiyor olabilirsin ama siyaset muhakkak bir gün seninle ilgilenir.” Üstelik siyasetten kaçılamayacağı gibi siyasetsizliğin de siyasi bir karşılığı vardır. Mesela susmak… Boşuna dememiş atalarımız “sükut ikrardan gelir” diye, yani susmak onaylamaktır.
Gençler olarak siyaset yapmalıyız. Ama nasıl bir siyaset, kimin siyaseti? Kabaca tarif edelim. Bizler işçi sınıfının evlatlarıyız. Eğitimimiz, mesleğimiz, ücretimiz ne olursa olsun bizler işçiyiz veya işçi adayıyız. Bizim yapmamız gereken siyaset, patronlar sınıfının partilerine oy vermek, onların taraftarı olmak değil, kendi sınıfımızın çıkarlarını savunmaktır. Ancak sömürüye ve savaşlara karşı çıktığımızda, işçi sınıfının çıkarlarını savunduğumuzda kendi siyasetimizi yapmış oluruz. Kendi sınıfımızın çıkarları temelinde yaşama bakıp değiştirilmesi gerekeni değiştirmeye çalışmaktır bizim bahsettiğimiz siyaset.
Bizim siyasetimiz; üretenler sefalet çukurunda kıvranırken bir avuç asalağın zenginlik içinde yüzmesini sorgulamaktır. Toplumun yüzde 99’u olarak tarif edilen emekçilerin tüm karar alma süreçlerinden nasıl dışlandığını, insanlığın kaderinin neden para babalarının iki dudağı arasında olduğunu merak etmektir. Neredeyse tamamı önlenebilir olan iş cinayetlerini sorgulamak, işçinin canına maliyet gözüyle bakanlara tepki duymaktır, kader-fıtrat diyenlere hayır demektir. Orman yangınları için alınan uçakların neden yangınlara müdahale etmediğini merak etmektir. İnsanların cinsiyetlerine, uluslarına veya inançlarına göre ötekileştirilmesini, yargılanmasını, linç edilmesini kabullenmemektir. Haksız ve emperyalist savaşlarla emekçi sınıfların gençliğini birbirine kırdırmak isteyenlerin yakasına yapışmaktır.
Ekonomik kriz, savaş, deprem, sel ya da yaşama dair herhangi başka bir şey! “Bu siyaset üstü bir mesele” denilen her şey, gerçekte siyasi bir meseledir. Üstelik toplumun birbiriyle alakasız gibi görünen tüm büyük sorunlarının birbiriyle ve kendi kişisel hayatlarımızda şikâyet ettiğimiz sorunlarla bağı vardır. Ülkede özgürlüklerin kısıtlanması demek bizim de kişisel özgürlük alanlarımızın kısıtlanması demektir. Asgari ücretle çalışmıyor olabiliriz, ancak asgari ücretin sefalet ücreti olması bizi de aşağı çeker. Kültürel çölleşme yaşanıyor ya da baskılar yaşamın tamamında şiddetleniyor ve bilelim ki biz de bunun sonuçlarını yaşıyoruz. Ekonomik gidişat sonucu iyice çoraklaşan yaşam; emekçi gençlik için nefes alıp vermekten ibaret kalıyor. Bugün insanlık, büyük sorunlar denizinde, krizler içinde debeleniyor. Unutmayalım ki insanlığın büyük davasına sahip çıkmadan, yani kendi siyasetimizi yapmadan özgürleşemeyiz.
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
Son Eklenenler
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...
- Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mercan Makina’da sendikal baskılar ve işten atma saldırısına karşı 20 Martta direniş başladı.
- BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta tutuklanması ve Antep’teki tekstil işçilerinin hak arama mücadelesine yönelik baskılar, 20 Şubatta İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde çeşitli sendikalar tarafından protesto edildi.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye, tamamen ezmeye yönelik saldırıları artarak sürüyor. Bir süredir “Kent Uzlaşısı” ile kazanılmış CHP’li ilçe belediyelerine operasyonlar düzenleyen, seçilmiş belediye başkanlarını hapse atarak yerlerine...
- Şubat ayında greve çıkan Tekgıda-İş Sendikasında örgütlü Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün işçileri, İzmir’de aileleriyle birlikte basın açıklaması yaptı. Üç aydır ücretleri ödenmeyen Doruk Madencilik işçileri, şirketin Ankara’da bulunan...
- Diyanet İşleri Başkanlığı, bir yoksulun günlük gıda ihtiyacını göz önüne alarak belirlenen Ramazan fitresinin asgari ücret veya emekli aylığı alanlara da verilebileceğini açıkladı. Bu sözler Türkiye’de işçi ve emekçilerin nasıl bir yoksulluğa mahkûm...
- Sırbistan’da 2024’te Novi Sad şehrinin bir tren istasyonunda 15 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine gerçekleşen kitlesel protestolar sonucunda Bakanlar ve Başbakan istifa etmek zorunda kaldı. Ancak bunlarla yetinmeyen, yolsuzlukların son bulmasını ve...
- İngiltere’de emperyalistlerin savaşına karşı emekçilerin barış sesi yükselmeye devam ediyor. 25. Ulusal Eylem Gününde çeşitli şehirlerden başkent Londra’ya akan on binler, İsrail saldırısı altındaki Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu...
- İşçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesini, dayanışmasını güçlendirmek için çalışan UİD-DER’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinlikler 16 Martta devam etti. UİD-DER’in İstanbul Avrupa ve Anadolu...
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...