Buradasınız
İşçilerin Canı Pahasına Yükselen Bir “Zafer Anıtı”!

Üçüncü havalimanının ilk etabı açılarak faaliyete geçti. Haliyle adı da konuldu; İstanbul Havalimanı! Cumhuriyet’in kuruluşunun 95. yıldönümüne denk getirilen açılış, tamamlanınca dünyanın en büyüğü olacağı söylenen havalimanının forsuna uygun şekilde, büyük bir şaşaa ile yapıldı! Törene katılanlar, merak ve gurur dolu gözlerle süzdüler bu mega yapıyı. Semalarda süzülen jetlerin ve bol ışıltılı salonlarda sahne alan müzisyenlerin performansına, bir de hosteslerin yeni kıyafetlerine hayran kaldılar! Törende yapılan konuşmalarda tüm milletin böyle bir eser sahibi olduğu için övünç duyması gerektiği belirtildi. Bu eseri millete kazandıran devlet büyüklerine teşekkür üstüne teşekkür edilirken, alkışlar eşliğinde sahneye çıkan Erdoğan; “sadece havalimanı değil aslında bir zafer anıtı açıyoruz!” dedi.
Gösteriş ve ışıltı… Bu makyajın üzerini kazıdığımızda altından sömürü sisteminin pislikleri çıkıyor. “Yaptığımız eser ile övünün” denilen İstanbul Havalimanı için doğa hunharca katledildi. Yapım aşamasında yolsuzluk rekorları kırıldığı ortaya çıktı. Bu “dev proje” işçilerin yoğun sömürüsü üzerinden şekillendi. Sayısı bile bilinmeyen iş cinayetleri yaşandı ve adeta şantiye bir işçi mezarlığına döndü. Önce Cumhurbaşkanı’nın yaş gününe yetiştirmek için inşaatı hızlandırdılar, sonra da 29 Ekim’e yetiştirebilmek için! Yani “yetiştirin” dendikçe, “hadi hadi” dendikçe inşaat hızlandı, işçiler öldü! Bir “gurur” kaynağı olduğu söylenen havalimanını “cehennem” olarak adlandıran işçiler, geceli gündüzlü kölelik koşullarında çalışıyor. “Dünyanın en büyüğü” diye böbürlenilen havalimanının şantiyesinde işçilerin yemeklerinden kurt çıkıyor, odalarını tahtakuruları basıyor, maaşları ödenmiyordu. İşçilerin yaşamını tehdit eden sorunların varlığı nedeniyle patronların cezalandırılması gerekirken işçiler cezalandırıldı. Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin girmesi gereken şantiyeye polis ve jandarma girdi, kölelik koşullarında çalışmak istemeyen işçilere saldırdı. Kimileri için “zafer anıtı” sayılan bu yapının inşaatında hakkını arayan yüzlerce işçi gözaltına alındı, onlarcası ise halen tutuklu! Ama bunların hiç biri konuşulmadı törende, sanki hiç biri yaşanmamıştı!
İşçi sınıfının şairlerinden Bertolt Brecht, “Okumuş Bir İşçi Soruyor” şiirinde bir sürü olay sıralar ve bir sürü soru sorar. Neden tarih kitapları sadece kralların, sultanların, efendilerin isimlerini yazar? Devasa yapılar inşa eden, dillere destan olmuş şehirler kuran emekçilerden neden bahsedilmez, çektikleri acılar neden yok sayılır? Yok hükmündedir onlar, neden? Sorgular ve sorgulatır Brecht, tarihin egemenler tarafından nasıl da çarpıtıldığını kavratmaya çalışır. Ondan esinlenerek biz de soralım:
Kim yükseltti o övünç duyduğun, sanki kendi alın terini akıtmışsın gibi gurur duyduğun havalimanını? Bu yapının harcına alın terini ve kanını katanlar kimlerdi? Kimlerin canı pahasına, hangi bedeller pahasına yükseldi bu yapı? Geçenlerde bir işçinin cansız bedeni tesadüfen bulunmuştu rögarda, akıbeti ne oldu, açıklandı mı kimliği? Peki, “hophopçu”* işçiyi hatırlayan var mı? Açılıştan bir gün önce dahi bir işçi ölmedi mi? Kaç evin ocağına ateş düştü, kaç yuva acılı çığlıklarla sarsıldı? Ne oldu dersin iş cinayetine kurban gidenlerin ailelerine, hesabı soruldu mu bunların? Yasaları çiğneyen patronlar kollanırken neden saldırdı polis ve jandarma, “köle değiliz” diyen işçilere? Sahi, ülke kimle savaştaydı, hangi savaştan galip çıkıldı da bir “zafer anıtı” dikildi? İşte, yeni havalimanının gösterişli ve ışıltılı açılışının akıllarda bıraktığı bir sürü soru!
Bugün işçiler, geçmişin devasa yapılarını; Çin Seddi’ni, Mısır Piramitleri’ni yapan ataları gibi oldukça ağır bedeller ödüyor. Tüm zenginlik ve ihtişam, üretenlerin ve ezilenlerin emeği üzerinden birikiyor. Gün doğumundan gecenin kör karanlığına dek çalışan, alın teri dökenler devasa bir zenginlik üretirken, ya bir lokma ekmeğe muhtaç şekilde yaşıyor ya da sermayenin kâr hırsına kurban gidiyor. Kimileri için “zafer anıtı” sayılan İstanbul Havalimanı gibi mega yapıların harcı, işçilerin alın teri ve iş cinayetine kurban gidenlerin kanıyla karılıyor. Çektikleri acılar, ödedikleri bedeller ise yok sayılıyor, unutturulmak isteniyor.
* Hafriyat kamyonlarının yüklerini boşaltabilmesi için yer gösteren, yaptığı iş dolayısıyla “hophopçu” olarak bilinen bir işçinin cansız bedeni, ölümünden 3 gün sonra 40 ton taş ve kum yığını altından çıkarıldı. İsmi açıklanmadı, tutanak tutulmadı.
- İşyerinde Gelen Ölümler
- Çocuk İşçilikle Mücadele İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinin Büyümesiyle Mümkün
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- KESK: “KHK'lı İhraçlar Görevlerine İade Edilmelidir”
- Bu Düzende İşçiler Sağlıklı Yaşayamaz!
- Kozasından Çıkmaya Çalışan Kelebek ve Çocuklarımız
- Türkiye Genelinde 1 Eylül Dünya Barış Günü Eylemleri
- Meydanlarda Barış ve Demokrasi Talebi Yükseltildi
- Başka Bir Gezegen Gibi
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Barış Mitingi Çağrısı
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
- Derbide Yeni Sezon Yaklaşıyor!
- KESK’ten “Gazze’de Kıtlık Yaşanıyor” Protestosu
- Digel Tekstil İşçilerinin Hak ve Onur Mücadelesi Devam Ediyor
- 17 Ağustos Depreminin 26’ıncı Yılı: Deprem Değil Yağmacı Düzen Öldürüyor!
- Evrensel Gazetesine Silahlı Saldırı
- Vergi Sorunu
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- İşyerinde Gelen Ölümler
- 3 Pişi ve Sabrın Ödülü
- Yas Tutmuyoruz, Mücadele Ediyoruz!
- Bu Bataklıktan Birlikte Çıkmalıyız!
- Yine Yangın, Yine Katliam!
- Soma’yı Hatırlamak
- Soma'yı Unutma, Örgütlen, Hesap Sor
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- İş Cinayetinde Ölen İşçiler Kusurlu Sayıldı
- Oba Makarna, ZSR, Amasra, Kartalkaya… İş Cinayetleri, Denetimsizlik, Teşvikler
- “Emekliler Yılında” 512 Emekli İş Cinayetlerinde Katledildi
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Amasra Katliamının 10. Duruşması Görüldü
- İş Cinayetleri Artıyor, Hayatımız İçin Mücadele Etmeliyiz
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- Kocaeli’de Oba Makarna’daki İş Cinayeti Eylemle Protesto Edildi
- Oba Makarna’da İş Cinayeti
- Soma Katliamı Davası: “Parasına Göre mi İşliyor Bu Adalet?”
- Torunlar Center Katliamının 10. Yılında Kâr Hırsı Can Almaya Devam Ediyor
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa İş Cinayetleri Son Bulur…
- Desan Tersanesinde İş Cinayeti Protesto Edildi
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...