Buradasınız
İşçilerin Sordukları / 28

Ergonomi nedir, işyerinde çalışma ortamı nasıl düzenlenmelidir?
İşçiler, 24 saatlik günün neredeyse üçte ikisini işyerlerinde ve yoğun bir biçimde çalışarak geçiriyorlar. Uzun yıllar boyunca sürdürülen çalışma işçilerin fiziksel ve ruhsal sağlığını derinden etkiliyor. Ancak çoğu zaman çalışma koşullarının işçi sağlığına etkilerinin anlaşılması uzun yıllar almaktadır. Bu nedenle işçinin bedeninde kalıcı hasarlar ve ağrılar oluşmadan önlem alınması, çalışma ortamının insan sağlığına uygun olması gerekir.
Kapitalizmin reva gördüğü çalışma koşulları nedeniyle işçilerin sağlıkları bozuluyor ve ortalama ömürleri kısalıyor. Uzun yıllar önce işçiler bu durumu değiştirmek için mücadeleler verdiler ve vermeye de devam ediyorlar. İşçilerin verdiği mücadeleler neticesinde patronlar çalışma ortamlarını düzenlemek zorunda kalıyorlar. Ergonomi, işyerlerinde işçilerin sağlığını ve güvenliğini tehlikeye atacak çalışma koşullarının iyileştirilmesi ile ilgilenen bilimdir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na ve yönetmeliklere göre işyerinde işin ve çalışma koşullarının ergonomik açıdan işçiye uyumlu planlanması gerekir. İşyerlerinde gürültüden aydınlatmaya, ısınmadan havalandırmaya, titreşimden el aletlerine, makine tezgâhına ve iş ayakkabısına kadar her şeyin işçinin sağlığını ve güvenliğini tehlikeye sokmayacak nitelikte olması gerekiyor.
Ama patronlar maliyetli buldukları için kanunda ve yönetmeliklerde zorunlu tutulan sınırlı önlemleri bile almıyorlar. İşçiler uzun saatler boyunca aynı işi sürekli ve hızlı bir şekilde yapmaktan dolayı ciddi sağlık sorunları yaşıyorlar. Meslek hastalıkları ve iş kazalarıyla karşılaşıyorlar. Patronlar işyerlerinde işi ve çalışma koşullarını işçiye uyumlu yapmak yerine işçiyi işe ve çalışma koşullarına uyum göstermeye zorluyorlar. Bu yüzden kendi sağlığımızı ve hayatımızı korumak için hangi koşullarda hangi önlemler alınması gerektiğini bilmeli ve hakkımızı aramalıyız.
Çalışma ortamının ergonomik bir şekilde düzenlenmemesinin işçiye zararları nelerdir?
İşin ve çalışma koşullarının işçilere uyumlu bir şekilde planlanmaması işçiler için meslek hastalığı ve iş kazası demektir. Yaptığımız işe bağlı olarak ellerimiz, kollarımız, bileklerimiz, omzumuz, boynumuz, başımız, kulaklarımız, gözlerimiz, belimiz ve ayaklarımız sürekli olarak zarar görür. Özellikle tekrarlı yapılan hareketler, ağır yük kaldırma, sürekli ayakta ya da oturarak çalışma, gürültü, ortamdaki toz ve kimyasallar işçi sağlığını olumsuz yönde etkiler. İyi düzenlenmemiş ve makinelerle sıkışık bir biçimde doldurulmuş çalışma ortamlarında işçiler sürekli olarak eğilme, cisimlere çarpma, yanlış pozisyonda durma ya da oturma, zararlı kimyasallar soluma gibi sıkıntılar yaşıyorlar.
Mesai bittikten sonra vücuttaki yorgunluk daha servisteyken başlıyor. İlk zamanlar bu yorgunluk ağrılar ve sızılar halinde olurken zamanla hastalığa dönüşüyor. Çalışma alanının ergonomik açıdan düzenlenmemesi görme bozukluklarına, işitme kaybına, eklem hastalıklarına, bel ve boyun fıtığına, ayaklarda ve bacaklarda dolaşım bozukluklarına, akciğer rahatsızlıklarına ve psikolojik sorunlara kadar bir dizi sağlık sorunlarına neden oluyor. Örneğin alçak bir tezgâhta çalıştırılan uzun boylu bir işçi, sürekli eğildiği için bel ve boyun ağrıları yaşayacak, zamanla omurgasında kalıcı rahatsızlıklar oluşacak ve işçinin yaşam kalitesi düşecektir. Sürekli olarak ağrılara maruz kalmak işçinin ruh sağlığını ve sosyal yaşantısını etkileyecektir.
Bu ve buna benzer rahatsızlıkları önlemek için sadece çalışma koşullarının ve yapılan işin ergonomik açıdan planlanması yetmez. İşçilerin dinlenebilmeleri için molaların da yeterli ve düzenli bir şekilde uygulanması gerekir. Aynı zamanda çalışma saatlerinin uzun olmaması ve işin aşırı hızlı, tekrarlı yaptırılmaması gerekir. Oysa işçiler fazla mesailerle birlikte 12 saat ya da üzerinde çalışıyorlar. Bu durum, işyerindeki koşulların düzeltilmesi için vereceğimiz mücadelenin aynı zamanda iş saatlerinin düşürülmesini de kapsaması gerektiğini gözler önüne seriyor.
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- İcra ve İflas Yasasındaki değişiklik ne anlama geliyor?
- Covid-19, Kısa Çalışma ve Ücretsiz İzin Gerçeği
- AKP’nin Torba Yasası: Patronlara Kıyak, İşçilere Saldırı
- Pandemi, Ücretsiz İzinler ve Hak Gaspları
- İş Güvenliği Yasasına 4. Kez Erteleme Ne Anlama Geliyor?
- Kronik Hastalığı Olan İşçilerin ve Hamile Kadınların Yasal Hakları
- Koronavirüs ve Yasal Haklarımız
- Avukat Mesut Badem ile Arabuluculuk Üzerine/2
- Avukat Mesut Badem ile Arabuluculuk Üzerine/1
- İşçilerin Sordukları/78
- Emeklilik Hakkımız İçin Topyekûn Mücadele Edelim!
- Yargıtay’ın Hamile İşçiler İçin Emsal Kararı
- İşçilerin Sordukları/75
- İşçilerin Sordukları/74
- İşçilerin Sordukları/73
- İşçilerin Sordukları/72
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...