Buradasınız
Karasabandan Cep Telefonuna!

Cep telefonu, teknolojinin ama özellikle de iletişim teknolojisinin, ırak olanın yakın hale gelmesinin sembolü. Ama şimdi günümüz dünyasını bir an için unutalım ve insan topluluklarının tarım yapmaya başladığı zamanlara gidelim. Toprağın veriminin artması daha çok gıda elde etmek ve açlıktan kurtulmak demekti. Önce insan gücüyle hareket ettirilen saban bulundu. Bu yöntem toprağın verimini arttırdı ama insanın gücü bu sabanı uzun süre kullanmaya, verimi önemli ölçüde arttırmaya yetmiyordu. At, eşek gibi hayvanların evcilleştirilmesiyle tarımda hayvan gücünden yararlanılmaya başlandığında bu sorun çözülmüş oldu. Karasaban, tahtadan yapılmış gövdenin ucundaki demirle toprağı alt üst ederek verimi ortaya çıkarmış, bu sayede ekin ekilen alan da artmıştı. Bu o dönem için teknolojik bir devrimdi. Bugün tarımda artık “ilkel” olarak kabul edilen karasaban yerine toprağı süren, buğdayı eken, toplayan, sapla samanı ayrıştırıp paketleyen makineler kullanılıyor. Hatta olgunlaşan meyveleri tespit edip toplayan yapay zekâ destekli dronelar (hava araçları) üretilmiş durumda. Günümüzde gençlerin pek çoğu sabanın ne olduğunu bile bilmez. Zira bir zamanlar devrimsel bir buluş niteliği taşıyan karasaban tarihin derinliklerinde kalalı çok oldu. Peki, teknolojinin gelişkin olması tek başına bir toplumun gelişkin olmasına, medeniyetin sömürüden kurtulmasına ve insanın gerçek anlamda insanlaşmasına yeter mi?
Karasabanı hiç görmemiş bir genç cebindeki telefondan internete bağlanarak “karasaban nedir, ne için kullanılmıştır?” gibi bilgilere dakikalar içinde erişebiliyor. Dünyanın diğer ucundaki bir insanla görüntülü konuşabileceğimiz, başka ülkelerin sokaklarını 3 boyutlu görüntülemeyle görebileceğimiz bir teknoloji cebimizde duruyor. Üstelik cep telefonu yapay zekâyı, bilimi ve teknolojiyi simgeleyen cihazlardan sadece birisi. Peki, teknoloji dünyayı aşarak uzayın derinliklerinde seyahat ederken emekçilerin refahı artıyor, sömürü ve savaşlar son buluyor mu? Nâzım Hikmet kapitalizmin esaretindeki bilim ve teknolojinin gelişmesinin nasıl bir çelişki içinde olduğunu bir şiirinde şöyle ifade eder: “Aya gidilecek/ daha da ötelere/ teleskopların bile görmediği yere/ Ama bizim dünyada ne zaman kimse aç kalmayacak/ korkmayacak kimse kimseden/ emretmeyecek kimse kimseye/ yermeyecek kimse kimseyi/ umudunu çalmayacak kimse kimsenin?”
Hiç düşündük mü? Bugün sadece bir fabrikada her 30 saniyede bir akıllı telefon üretilebiliyor. Diğer taraftan Türkiye’de asgari ücretli bir işçinin kendi ürettiği bu telefonu alabilmesi için yaklaşık 400 saat çalışıp, kazandığı parayı başka hiçbir harcama yapmadan telefona yatırması gerekiyor. Yine bugün başka bir ülkede üretilen ürünü telefon üzerinden tek tıkla sipariş etmek ve kapıya kadar gelmesini sağlamak mümkün. Fakat diğer yandan soğuk havalarda temel ihtiyaç olan bir montu bile alamayan, alsa bile bunun için kredi çekmek zorunda kalan gençler var. Bunlar kapitalist sistemin çelişkilerini gösteren en basit örnekler.
Nasıl ki karasabanın icadı tarımda verimin artmasına neden olmuşsa, cep telefonu gibi cihazların üretilmesini sağlayan teknoloji de insanlığı ileriye götürecek buluşlardır. Fakat unutmamak gerekir ki kapitalizmde her ilerleme işçi sınıfı için başka, sermaye sınıfı için başka sonuçlar üretir. On yıllar öncesinde bilim ve teknolojinin gelişiminin insanlığın tüm sorunlarını çözeceği öngörülüyordu. Fakat kapitalizm altında bu mümkün değildir. Üretim araçlarının çok daha ileri düzeyde gelişimini engelleyen, bilimsel gelişmeleri insanlığın yararı yerine savaş gibi yıkıcı güçlerin hizmetine sunan kapitalist sistemin kendisidir.
Yediğimiz yemek, içtiğimiz su, soluduğumuz hava; bugün hepsi tehdit altındadır. Buna karşın teknoloji sermayenin elinde toplumu atomize edip, yalnızlaştırmanın bir aracı olarak kullanılıyor. Telefon, sahibine burjuva ideolojisini zerk etmek, yön vermek için tasarlanıyor, kullanılıyor. Işıltılı dünyaların sığdığı küçük alete hapsolan, kendine ve topluma yabancılaşan bir nesil yaratılıyor. İşsizlik, yoksulluk, yoksunluk, depresyon sarmalına hapsedilen, ürettiği ürün üzerinde söz hakkı olmayan emekçi insanlık yoluna devam edebilmek için bir çıkış arıyor.
“İnsanlığın Büyük Bir Dönüşüme İhtiyacı Var” yazısında (İD, 174. sayı) belirttiğimiz gibi insanlık tarihsel bir dönüşümün eşiğinde duruyor. Bugün maddi ve kültürel olanaklarla yoksulluk, açlık, barınma gibi sorunları ortadan kaldırarak, sömürü ve savaşlara son vererek insanlığın özgürleşmesinin önünü açmak mümkün. İnsanlık açlık ve yoksulluktan, sömürü ve savaşlardan kurtulmak için büyük yol aldı, destansı mücadeleler verdi. Karasabandan cep telefonuna bu mücadelede sayısız kuşağın emeği var. Kapitalizm yıkılıp sömürü ve savaşlar son bulduğunda, işte o zaman bu mücadele nihayete erecek ve insanlık huzur içinde yaşayacak!
- Doğa, İnsan ve Kapitalizm
- İnsan, Kent, Kültür, Tarih: İnsanlık Betonla Kalkınamaz!
- Değişmeyen Kirli Oyun: Ezilenleri Birbirine Kırdırmak!
- Emekçi Dayanışmasını Güçlendirelim!
- Emekçilerin Kader Planı!
- Bir Fotoğraf Karesinin Düşündürdükleri
- “Asrın Felaketi” mi, Asrın Kötülüğü mü?
- Emekçi Kadınlar: Şimdi Dayanışma Zamanı!
- Silkinip Ayağa Kalkmak Zorundayız!
- İşçi Dayanışması 179. Sayı Çıktı!
- İşçi Sınıfının Zincirleri ve Potansiyeli
- Garp Cephesinde Değişen Ne?
- İnsan Ne, Bencil Olan Kim?
- Bugün Herkes Dünyanın Döndüğünde Hemfikir Ama…
- Ücretler Artarsa Enflasyon Artar!
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- İşçi Dayanışması 178. Sayı Çıktı!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- İnsan, Kent, Kültür, Tarih: İnsanlık Betonla Kalkınamaz!
- Değişmeyen Kirli Oyun: Ezilenleri Birbirine Kırdırmak!
- Emekçilerin Kader Planı!
- Silkinip Ayağa Kalkmak Zorundayız!
- Garp Cephesinde Değişen Ne?
- İnsan Ne, Bencil Olan Kim?
- Bugün Herkes Dünyanın Döndüğünde Hemfikir Ama…
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Enflasyon, Asgari Ücret ve İktidarın “Baz Etkisi” Oyunu!
- Tek Tek İşçiler ve İşçi Sınıfı
- İşçi Sınıfı Kitlesel Grev ve İsyanlarla Kapitalizme Hayır Diyor!
- Karasabandan Cep Telefonuna!
- Başarının Sırrı ve Sömürüsüz Topluma Giden Yol!
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Nasıl Bir Kutuplaşma?
- Sonunda Dedikleri Oldu: İşte “Büyük Türkiye”!
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube, 19 Martta 8. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Classes Butik Otel’de yapılan kurulda söz alan Şube Başkanı Özcan Atmaca, Mata işçilerinin direnişini selamlayarak konuşmasına başladı. “Mata bizim...
- Her yıl 21 Martta Ortadoğu ve Kafkasya halklarının “yeni günün”, özgürlüğün, isyanın, direnişin simgesi olarak kutladıkları Newroz, 2023 yılında “Her yer Newroz her daim Özgürlük/Her der Newroz, Her dem Azadi” şiarıyla karşılandı. 19 Mart Pazar günü...
- Türk-İş’e bağlı Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) 31. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ali Emiri Kültür Merkezi konferans salonunda yapılan Genel Kurulun ilk gününde, 6 Şubat depremlerinin felakete...
- Deprem, tsunami, sel, kasırga… Bunlar dünya var olalı beri meydana gelen doğa olaylarından bazıları. Tarihte insanlar bu tür doğa olaylarıyla nasıl baş edeceklerini bilmedikleri için türlü felaketlerle karşılaştılar, nice acılar çektiler. Kimi...
- Yoksullaşma, artan hayat pahalılığı, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları nedeniyle pek çok sektörde sendikalaşan işçilerin sayısı artıyor. Siyasi iktidarın işçi düşmanı politikalarından güç alan patronlar sınıfı, işçilerin sendikalaşma hakkına...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri “Depremin 40. gününde kaybettiğimiz canları yaktığımız mumlarla anıyoruz” diyerek 16 Mart günü anma eylemleri gerçekleştirdi. İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı ve Kadıköy İskele Meydanında bir araya gelen...
- Maraş merkezli depremlerde on binlerce insan yaşamdan kopartıldı, milyonlarcası perişan ve evsiz bırakıldı. Fakat sermaye sınıfının kâr hırsı sınır tanımıyor; yakınlarını kaybetmiş, acı ve kedere boğulmuş, evsiz kalmış işçileri işten atmakla tehdit...
- 6 Şubat depremleriyle büyük yıkım yaşayan Adıyaman, Malatya, Diyarbakır ve Urfa’da halk şimdi de sel ve su baskınlarıyla boğuşuyor. Yağmur Adıyaman, Malatya ve Urfa’da sele neden olurken Urfa ve Adıyaman’da 15 kişi hayatını kaybetti. 5 kişi de kayıp...
- AKP iktidarında can bulan dünya görüşü için gelişme ve kalkınma demek; büyük kâr getirisi olan yollar, köprüler, havaalanları, bin odalı saraylardır. İktidar ve zengin olma hırsından körleşmiş zihinsel ve düşünsel bir yapıdan söz ediyoruz. Bu...
- Merhaba arkadaşlar, benim adım Gizem. Ben 17 yaşındayım ve okuyorum. 11. sınıftayım ama okula gidemiyorum. Çünkü burada 6 Şubatta deprem oldu. Ben bu mektubu niye size yazıyorum biliyor musunuz? Ayakta dimdik durun ki çabuk iyileşelim. Deprem...
- İstanbul/Tuzla’da bulunan Mata Otomotiv’de çalışan 1000’den fazla işçi 27 Şubattan bu yana mücadele ediyor. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, mobbing ve baskılara son verilmesi, ücretlerine yüzde 25 ek zam yapılması talebiyle başlayan...
- 6 Şubat sabahına korkunç bir haberle gözlerimizi açtık. Felaketin korkunç boyutları her geçen saat daha da açığa çıkıyordu. Saatler, günler geçerken insanların “devlet nerede?” feryatları göğe yükseliyordu. Televizyondan, sosyal medyadan çaresizce...
- Sömürücü egemenler, geçmişten bugüne hep aynı taktikleri izledikleri halde başarılı oluyorlar. Çünkü emekçiler, ezilen ve sömürülen kitleler örgütsüzler! Örgütsüz ve gideceği yolu bilmeyen insanlar kolayca yönlendirilirler. Böylece egemenler mağduru...