Buradasınız
Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
Bundan tam 55 yıl önce gerçekleşti Singer fabrika işgali. 10-11 Ocak 1969 Singer işgali kazandırdığı deneyimlerle sınıfımızın mücadele tarihine geçmiş önemli bir işçi eylemidir. 800’e yakın işçi bu eylemleriyle fabrikada, sarı sendikanın gitmesini ve yerine Maden-İş Sendikasının yetkili olmasını sağlamayı başardılar.
Singer marka tekstil ürünleri ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu döneminde bu topraklara giriş yapmıştı. Osmanlı İmparatorluğunda satış yapan ilk çok uluslu şirket de Singer’di. Amerika’da Singer makineleri 1860’lı yıllarda faaliyete geçtiğinde, insan eliyle 14 saat süren elbise dikimini 1 saat 16 dakikaya kadar indirmişti. Bu üretim hızı o dönem için son derece önemliydi ve patronların kârlarını arttırmıştı. Böylece dünyanın çeşitli ülkelerinde fabrikalar açmaya başlayan Singer, Türkiye’de ilk fabrikasını 1959 yılında kurdu.
Singer işçisinin kölelik koşullarına öfkesi birikiyor
1964’e gelindiğinde Maden-İş Sendikasının Singer patronuyla yapmak istediği sözleşme, sıkıyönetim koşullarında başarıya ulaşamaz. Sendika, fabrikadan tasfiye edilir. Maden-İş Sendikasının yerine sarı sendika Çelik-İş yetkili kılınır. Çelik-İş Sendikası işçilerin hakkını korumak, ücret ve çalışma koşullarını iyileştirmek yerine verilenle yetinilmesini, haksızlıklara ses çıkartılmamasını istemektedir. Sendikanın işbirlikçi tutumunu fırsat bilen işyeri müdürüyse işçiler üzerinde baskıyı iyice arttırmıştır.
Singer işçisi Şaban Tekinbaş yaşadıklarını şöyle anlatıyordu: “Genel Müdür fabrikada yüksek bir yere çıkar ve oradan kim çalışıyor, kim çalışmıyor kontrol ederdi. Çelik-İş bunlara karşı çıkmak bir yana işverenin sopası gibi ‘şunu yapamazsanız bunu yapamazsınız yoksa atılırsınız’ diye işçileri tehdit ediyordu.” Bir diğer Singer işçisi İmam Toker “Genel Müdür işçiye çok baskı yapardı, kimse onun karşısında konuşamazdı, sigara içeni yakaladı mı, sigarayı yüzünde söndürürdü” diyordu. Kurtuluş Öksüzer ise Singer'deki çalışma koşullarına dair şunları söylüyordu: “Ben işe girdiğimde Singer’de ücretler çok düşüktü. Hatta en az ücret veren fabrika Singer’di. Yemekler kötü çıkıyordu. İşçiler köle gibiydi. Başımızdaki Genel Müdür Roxbourg otoriter, disiplinli bir adamdı. İşçiye baskı yapardı. Fabrikanın içinde sürekli dolaşırdı, devamlı kontrol yapardı. Çalışmasını beğenmediği birini gördü mü (kimsenin ismini bilmezdi) hemen “Ofis” diyerek parmağıyla işaret ederdi. O işçi, o saat işten çıkarılırdı.”
İşgale giden süreç
Yıllar geçtikçe fabrikadaki otoriter ve baskıcı yönetim işçileri artık iyice canından bezdirmektedir. Çelik-İş Sendikası dayak yiyen, aşağılanan, işten atılan işçileri korumuyor, onları yalnız bırakıyordu. İşyerinde işçilerin huzuru kalmamıştı. Kaynayan öfke kazanı artık patlama noktasına gelmişti. Singer işçileri Genel Müdürün kendilerini aşağılamasına, en ufak itirazda işten atmasına artık bir son vermek istiyorlardı. İşçilerin sorunlarına çözüm arayışı büyüyordu. 1960’ların ikinci yarısında birçok fabrikada işçiler ücret artışı talep ediyor, sosyal haklar kazanıyor, çalışma koşullarını iyileştiriyordu. İşyerlerinde grevler, 1968’den itibarense fabrika işgalleri yaşanıyordu. DİSK ve Maden-İş’in yürüttüğü mücadeleler metal işçilerine güç, güven ve cesaret veriyordu. Elbette Singer işçilerine de…
1969’un son günlerinde bir grup işçi Maden-İş Sendikasına üye olur. İki hafta içinde 254 işçi daha Maden-İş Sendikasına üye olur. Bu durumu öğrenen patron, üç öncü işçiyi (Adem Karabaş, Resul Kibar ve Tevfik Deniz) derhal işten atar. İşten atmaların arkasının geleceğini bilen işçiler hızlıca hareket ederek patrona hak ettiği cevabı vermek üzere bir araya gelirler. Böylece 25 işçinin katılımıyla Maden-İş Sendikasının 4. Bölge binasında fabrika işgalini planlarlar. Singer fabrikasında işgal 10 Ocak sabah saatlerinde başlar. Sabah 07.45’te işbaşı zilinin çalmasıyla fabrikada şalter indirilir. İşgal haberi konuşmalarla bütün işçilere duyurulur. Ortak hareket etme çağrısı yapılır. Fabrikadaki bütün işçiler işgale destek verirler. Fabrikadaki yöneticiler kaçmamaları için odalara kilitlenirler. Fakat Genel Müdür Roxbuorg fabrikadan kaçmayı başarır. 36 saat boyunca bölüm yöneticileri odalarında kilitli tutulur. Maden-İş’in verdiği cesaretle karalamalar boşa çıkarılır, önyargılar kırılır, korku dağları yıkılır, işçiler birbirine kenetlenir.
İşgal ve kazanım
Fabrika işgalinin duyulmasıyla iki saat içinde vali, kaymakam, polis, itfaiye, cankurtaran ekipleri Singer fabrikasının önüne yığılır. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü yaptığı açıklamada “fabrika tahliye edilecektir. İşgal ve grev hem fert hürriyetine, hem de ticaret hürriyetine mani olduğu için kanunsuzdur” derken, dönemin İstanbul Valisi de “her ne olursa olsun fabrikayı boşaltacağız. Yapılan kanunsuzdur. Can ve mal emniyetini gözeterek fabrikayı tahliye edeceğiz” der. Emniyet ve valilik patronun tarafında olduğunu belli eder. İşçilerin gözünü korkutarak onları teslim olmaya zorlarlar. Fakat korku duvarını yıkan işçilerin talebi nettir: Maden-İş Sendikasının yetkili olması, ücret artışı, ikramiye ödenmesi ve atılan işçilerin işe geri alınması. İşgal haberini duyan Yeşilbağlar, Sapanbağlar, Gülsuyu mahalleleri başta olmak üzere İstanbul’un çeşitli semtlerinden işçi ve emekçiler fabrikaya, dayanışmaya gelirler. Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler de orada, işçilerin yanındadır. Gün boyu seslerini duyuran Singer işçileri geceyi de olası polis saldırısına hazırlık yaparak geçirirler.
Ertesi gün polis yaptığı anonslarda İçişleri Bakanı Faruk Sükan’ın kesin emri olduğunu söyleyerek, ölü ya da diri 10.30’a kadar fabrikanın boşaltılması talimatını verir. 700 civarında polise saldırı emri verilir, işçiler çetin bir savunmaya girişirler. Polis fabrikaya gaz, sis ve ses bombası atar. İşçilerin üzerine su sıkar. Çatıdan içeri girmeye çalışır. Fakat nafile, işçiler polisin saldırısını cesaretle savuştururlar. Sabah başlayan polis saldırısı 5 saat sürer, işçilerin direnişi kırılamaz. İşçilerle konuşması için dönemin sevilen, ilerici bir doktoru devreye sokulur. Gaza, suya maruz kalan; aç ve uykusuz olan işçiler, kendilerine verilen sözler karşılığında işgali sonlandırırlar. Marşlar, türküler söyleyerek fabrikadan dışarıya toplu halde çıkarlar. O an eylemin öncülerini polis gözaltına almaya yeltendiğinde, işçiler derhal arkadaşlarına sahip çıkarlar. Sonuçta düzenin sözcüleri verdikleri sözlere sahip çıkmaz. İşgalden sonra 114 işçi gözaltına alınır. İşçiler aleyhine açılan dava ancak 1974 yılında “Ecevit affı” denilen düzenlemeyle düşer. İşçiler bu süreçte tutuklu arkadaşlarına sahip çıkarlar. İşgal sonrasında işçiler üzerindeki baskı kalkar. Fabrikada genel müdürün etkisi kırılır. Maden-İş Sendikası patronlar tarafından kabul edilir, işçiler kendi temsilcilerini seçer.
Singer işgaline giden süreçte yaşananlarla bugün yaşadığımız sorunlar arasında pek çok benzerlikler var. Örneğin sendika değişikliği talebi yok sayılan Özak Tekstil işçilerinin mücadeleleri; grev aşamasındaki 150 bin metal işçisinin grup toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde taleplerinin yok sayılması, işçi eylemleri karşısında polisin, kaymakamın, valinin, müftünün ortak ve saldırgan tavırları… Fakat iki zaman dilimi arasında temel bir fark var: Dönemin işçileri mücadele örgütlerinde bir araya gelmeyi, dayanışmayı büyütmeyi, patronlar karşısında tek yumruk olmayı bildiler. Bizler de bugün sendikalarımızı harekete geçirmek için, birlik ve dayanışmamızı sağlamak için, patronların saldırılarına karşı dimdik durabilmek için mücadele örgütlerimizde birleşelim.
Kaynaklar:
Derinden Gelen Kökler, Cilt 1, Sosyal Tarih Yayınları
Grevden İşgale Singer Eylemleri, Zafer Aydın, Sosyal Tarih Yayınları
- Onurlu Bir Mücadele Deneyimi: 1948 Maden İşçileri Grevi
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- “Cinnet” Değil İşçinin Hak Mücadelesi: 1974 Ülker Direnişi
- Sungurlar Kazan Fabrikası Direnişleri
- Tariş Direnişi ve Direnişin Dönüştürdüğü Emekçi Kadınlar
- Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi: 1961 Saraçhane Mitingi
- Tarihin Aktarma Kayışı ve Cezmi Baba Gibi Olmak!
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- 1928 Tramvay Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Türkiye İşçi Sınıfının Mücadele Tarihinde DİSK’in Yeri
- 1969 Gamak Direnişi ve Şerif Aygün
- Berec Grevi ve Kadınlar
- Fotoğraf ve Tanıklıklarla 1968 Derby İşgali
- Tarihten Bir Yaprak: 1910 Bursalı İpek İşçilerinin Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: “Magirus’ta Grev Var”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Özal’ın Yakasına Sarılıp Hesap Soran Baştemsilci
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- Barış, İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Gelecek!
- Srebrenitsa Katliamının 29. Yılında Emperyalist Savaş Gerçeğini Bir Kez Daha Hatırlamak
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Haziranda Ölümsüzleşenlere…
- Süleyman Hocamızla Arının Balı, İşçinin Bilinci
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
- DİSK’e Giden Yol: Paşabahçe Grevi
- Kavel Destanı ve Grev Hakkı
- 24 Ocak Kararlarından Bugüne Sermaye İktidarlarının Zihniyeti Değişmiyor
- Şafaktan ve Ümitten Korkanlara İnat
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- 1991 Madenci Yürüyüşü: Yerin Derinliklerinden Umudun Kararlı Adımlarına
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- 1991-95 Balkan Savaşı: “Kardeştik, Düşman Ettiler”
- 4 Aralık Dünya Madenciler Günü: Madencilerin Kaderi Ölüm Değildir!
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- 17 Ağustostan 6 Şubata: Bu Sesi Duyan Yok!
- Sungurlar Kazan Fabrikası Direnişleri
Son Eklenenler
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlenen işçiler, sendikalı oldukları için işten atılan işçilerin işe iadesi, sendikal hakların tanınması ve işçi...
- “En zorlu sürecin önemli bir kısmı geride kaldı. Cumhurbaşkanımız da söyledi. 2025, 2024’ten daha iyi olacak. 2026 da 2025’ten çok daha iyi olacak.” Bu sözler 1,5 yıldır ekonomiyi düze çıkarma bahanesiyle emekçilerin ümüğünü sıkan Maliye Bakanı...
- Filistin Eylem Komitesi’nin çağrısı üzerine sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler “Siyonist saldırganlığa ve Gazze’yi ateşe veren petrol akışına son!” şiarıyla 15 Ekimde, Taksim’de bir araya geldiler. Taksim Tünel Meydanından...
- Sendikalarının aldığı grev kararına ve atılan arkadaşlarının geri alınması talebine coşkuyla sahip çıkan As Plastik işçileri grevlerine devam ediyorlar. Biz de bir grup UİD-DER’li işçi olarak As Plastik işçilerinin grevini ziyarete gittik.
- Zaten zor şartlarda, iş güvencesinden yoksun ve düşük ücretlere çalışan biz işçiler her fırsatta patronların ve iktidarın hedefi haline geliyoruz. İstanbul Ticaret Odası Başkanının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a sunduğu talepler...
- İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşın ve katliamın birinci yılı geride kalırken dünya meydanları emekçilerin “emperyalist savaşa hayır” sloganıyla yankılanmaya devam ediyor. İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü savaşın alevleri yeni bölgelere...
- Sendikalaştıkları için işten atılan ve buna karşı 89 gündür direnen Polonez işçileri, İstanbul’un çeşitli merkezlerinde gerçekleştirdikleri basın açıklamalarıyla Polonez ürünlerine boykot çağrısı yaptı. İstanbul’da Marmara Park AVM, Kadıköy İskele...
- Bir kadın olarak grevde olmaktan, hakkımı beraber çalıştığım işçi arkadaşlarımla birlikte aramaktan gurur duyuyorum. Grev çadırında beklerken, çadırımızın önünden sanayide bulunan farklı fabrikalarda çalışan işçi arkadaşlar geçiyor. Kimisi bizlere...
- Geçtiğimiz haftalarda Kocaeli’nde düzenlenen “İnsan Hakları Eğitim Kampı”nda gençlerle bir araya gelen Bilal Erdoğan’ın konuşması dikkat çekiciydi doğrusu. Geçen yıl 2023 genel seçimlerinden hemen önce sanki bir lütufmuş gibi yasalaştırılan EYT...
- Egemenler ve onların siyasetçileri suçu ve suçluyu tanımlarken de, adaletten bahsederken de “hukuk devleti” diye bir kavram kullanıyorlar. “Bu ülkede hukuk var” lafını dillerinden düşürmüyorlar. Onların iddiasına göre hukuk büyük sermaye sahibi...
- İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım bir yılı geride bıraktı. İsrail devleti milyonlarca insanın tepesine bombalar yağdırıyor. Geçtiğimiz bir yılda yarısı kadın ve çocuk olmak üzere 40 binden fazla insan katledildi. Bugün ise İsrail’in saldırıları...
- 28 Ağustostan 11 Eylüle kadar her gün grev çadırına gittim. Annemin fabrika önünde direniş yapması beni çok gururlandırıyor. Annem 47 yaşında, ben ise 11 yaşındayım. Grev alanından çok şey öğreniyoruz, bu durum hem beni mutlu ediyor hem de annemi....
- DİSK Uluslararası İlişkiler Dairesi Müdürü Kıvanç Eliaçık, NotaBene yayınlarından çıkan “Orta Doğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket” kitabı vesilesiyle 22 Eylülde UİD-DER’in konuğu oldu, kitap üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirildi. Ortadoğu ve...