Buradasınız
Neden Eve Hapsediliyoruz?

Çelişkilerin saklanamadığı bir zamanın içinden geçiyoruz. Bir taraftan “sanayide çarklar dönsün” diyorlar; sokağa çıkma yasağına rağmen “özel izinlerle” işçiler çalıştırılıyor. Diğer taraftan değme Hollywood filmlerine taş çıkartan bir manzara yaratıp topluma korku salıyorlar. Dünya işçi sınıfı küresel bir koroyla hipnoz edilmeye çalışılıyor. Salgını korku bulutlarına dönüştürüp görüş açımızı kapatmaya, bizi yalnızlaştırmaya, eve hapsetmeye çalışıyorlar. Peki neden? Neden korkutuluyor ve eve hapsediliyoruz? İşçi sınıfının önderlerinden birisi “her şeyi öğren, hiçbir şeyi unutma!” demişti. Ne olup bittiğini, hangi güçlerin ne amaçla kirli oyunlar tezgâhladığını anlayabilmek için tarihe kısa bir yolculuk yapmalıyız.
Sermaye sınıfının temsilcileri Birinci Dünya Savaşının hemen ertesinde, krizlerin ve savaşların geride kaldığını, işsizliğin ve yoksulluğun biteceğini, kapitalizmin tüm insanlığa refah getireceğini iddia ediyordu. Lakin çok geçmeden kapitalizm o gün için tarihinin en büyük ve en şiddetli bunalımına sürüklendi. Büyük Buhran diye anılan 1929 krizi, zenginlik düşleriyle aldatılan işçi sınıfına o zamana dek görülmedik bir felaket yaşattı. Kriz yıkıcı etkisini esas olarak sanayinin geliştiği ülkelerde gösteriyordu. ABD’de yoksulluk oranı yüzde 75’lere çıkmış, 15 milyon işçi işsiz kalmıştı. Avrupa işçi sınıfı da derin bir sefalet ve işsizlik çukuruna sürüklenmişti. Dünya genelinde 50 milyon işçi işten atılmıştı. Zamanın nüfusuna göre muazzam bir işsizlik ordusu anlamına gelmekteydi bu!
Peki, böylesi bir felakete dünya işçi sınıfı sessiz mi kaldı? Hayır! ABD’den Almanya’ya Fransa’dan İspanya’ya ani ve kitlesel işçi ayaklanmaları yaşandı. Ayaklanmalar egemen sınıfı dehşete düşürecek ve tarihin akışını değiştirebilecek düzeydeydi. Fransa ve Almanya’da milyonlarla ifade edilen grevler gerçekleştirilirken, İspanya’da emekçiler hükümeti devirdi ve bir devrim süreci başladı. ABD başta olmak üzere krizin hissedildiği her ülkeyi muazzam bir sendikalaşma, grev ve işyeri işgalleri dalgası sarmıştı. ABD egemenlerinin saltanatı sarsılıyordu. Artan baskılar ve krizin sonuçları işçi sınıfı içinde birlik ruhunun gelişmesine neden olmuştu. Ülkede baştanbaşa grev fırtınası esiyordu. İşsizler yüzbinler olarak örgütlenmeye başlamış, onlarca kentte çeşitli eylemler patlamıştı. Kirasını ödeyemeyip evden atılanlar örgütleniyor, mahalleli birlikte direniş başlatıyordu. Büyük marketlerin önünde buluşuyor, veresiye istekleri reddedildiğinde market sahiplerini kenara iterek yiyecekleri alıp gidiyorlardı.
2008’de kapitalizm bir kez daha ve bu sefer küresel krizle sarsıldı. Bankalara, dev tekellere trilyonlarca dolar akıtılırken, 1929’dan bu yana görülmedik bir işsizlik ve yoksullaşma dalgası yaşandı. Amerika’dan Avrupa’ya on milyonlarca işçi yine işten atıldı. Reel ücretler düşürüldü, çalışma koşulları ağırlaştırıldı. Ne var ki işçi ve emekçi kitleler, kader olarak sunulan bu duruma yine boyun eğmediler. Kapitalist sistemin yarattığı krize karşı tüm dünyada büyük bir protesto dalgası patlak verdi. İşçiler, emekçiler, gençler, kadınlar… İşçi sınıfı ayağa kalktı, kapitalist sistemi sorgulamaya yöneldi. 2010’un sonunda patlak veren halk isyanları tüm Arap coğrafyasını sardı. Avrupa’dan Amerika’ya onlarca ülkede “biz yüzde 99’uz” diyerek isyan eden emekçi kitlelerin temel sloganı şuydu: “İşgal et!” Finans merkezlerini, meydanları ve sokakları, fabrikaları “işgal et!”
Gelelim bugüne… Sermaye sınıfının uluslararası temsilcileri nice zamandır “felaket geliyor” diyordu. Kastettikleri şey koronavirüs değil ekonomik çöküştü. Beklenen geldi ve kapitalizm tarihinin en küresel, en yıkıcı ekonomik kriziyle sarsılıyor. Öyle ki Haziran ayının başına kadar dünya çapında 200 milyon işçinin işten atılacağı, 500 milyon insanın daha açlığa itileceği söyleniyor. Şimdi düşünelim: Büyük çöküş bir anda olsaydı, borsaların çöküşüyle zincirleme bir iflas dalgası yüz milyonları işsiz bıraksaydı ne olurdu? Büyük tepkiye yol açmaz mıydı? Egemenlerin koronavirüsü kullanması ve paniği körüklemesi sebepsiz değil! Koronavirüs korkutması olmasaydı, işten atılan ve açlığa itilen yüz milyonlarca işçi asla eve kapanmayı kabul etmez, kaderlerine razı olmazdı. İşte gerçek bu kadar yalın! Ekonomik krizin faturasını koronavirüs üzerinden sınıfımıza kesenlere karşı birleşelim. İnsanlığın düşlerini ve geleceğini karartan, zihinleri korkuyla felç eden, toplumu nefessiz bırakan bu sömürü düzenine karşı mücadeleyi yükseltelim.
- Adımız, Yerimiz, Sınıfımız
- Toplum, Gençlik ve Anlam Sorunu
- Pasifik’te Bir Bulut ve Japon Balıkçısının Sözü
- Toplumun Gelişmesi Sadece Teknolojiyle Olur mu?
- Rajapaksa Hanedanlığı Yıkıldı Ama Daha Fazlası Gerek!
- Modern Sirk Evimizde, Cebimizde!
- Bitcoin Deyip Geçme!
- Emekçiler Ayakta: Kapitalizm İsyankâr Kışları Hazırlıyor!
- İşçi Dayanışması 172. Sayı Çıktı!
- Her Şey Değişir, Bu Düzen de Değişecek!
- Ferhat’ın Dönüşümü ve Gürzün Dinmeyen Sesi
- Emekçi Kadın, Özgürlük, Birey ve Toplum
- Kapitalizm Hayalleri de Öldürür!
- Korkuyorlar: Türkülerden, Şafaktan ve Ümitten!
- Nedir Bu Kimsenin Beğenmediği İşler?
- Sermayenin Çarkı Dönüyor Milyonların Yoksulluğu Büyüyor
- İnsanlık Kapitalist Girdaptan İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Çıkabilir!
- İşçi Dayanışması 171. Sayı Çıktı!
- Umut, İnsanlık ve Midye Kabuğundaki Hayaller!
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Toplumun Gelişmesi Sadece Teknolojiyle Olur mu?
- Rajapaksa Hanedanlığı Yıkıldı Ama Daha Fazlası Gerek!
- Bitcoin Deyip Geçme!
- Emekçiler Ayakta: Kapitalizm İsyankâr Kışları Hazırlıyor!
- Her Şey Değişir, Bu Düzen de Değişecek!
- Ferhat’ın Dönüşümü ve Gürzün Dinmeyen Sesi
- Emekçi Kadın, Özgürlük, Birey ve Toplum
- Korkuyorlar: Türkülerden, Şafaktan ve Ümitten!
- İnsanlık Kapitalist Girdaptan İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Çıkabilir!
- Umut, İnsanlık ve Midye Kabuğundaki Hayaller!
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Kadının Yükselişi İnsan Soyunun Yükselişidir!
- Asıl Sen Kimsin?
- Göç Sorunu: Hangi Yola Girmeli, Kime Karşı Durmalı?
- İktidar, Toplum ve Emekçilerin Duygu Birliği
- Kurtuluş İşçi Sınıfının Birlik ve Mücadelesinde!
- Kapitalizmin Klasiği: Sorumlusu Değilsin Ama Suçlusu Sensin!
- Açgözlülük Sermaye Sınıfına Özgüdür!
- Bütün Dillerde Yankılanan Slogan
- Ateş Sadece Düştüğü Yeri mi Yakar?
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Latest posts
- Bir zaman makinesi olsa ve mesela üç yüz yıl öncesine gidebilsek bugünün dünyasından çok farklı bir dünya ile karşılaşırdık.” Böyle başlıyordu İşçi Dayanışması’nın bir önceki sayısında Emekçi Kadın köşemiz. Gelin geçmişe yolculuğumuzu sürdürelim....
- Eşe dosta selam. İnandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım karınca kararınca. Bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım. Kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir.” Böyle diyordu işçi sınıfının yazarlarından...
- Düzce’de bulunan Standart Profil fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, artan enflasyon karşısında aldıkları ücretin her geçen gün erimesi sebebiyle, ücretlerinin iyileştirilmesini talep ettiler. Ancak Standart Profil yönetimi işçilerin bu...
- 1980’lerde İngiltere’de kadın bir başbakan iktidardaydı, adı da Margaret Thatcher’dı. Bu kadın başbakan emekten, işçiden, toplumdan yana ne varsa ona düşmandı. İngiltere’deki işçiler ona “süt hırsızı” derlerdi. Çünkü daha henüz Eğitim ve Bilim...
- Bir yere baktığımızda gördüklerimize bir daha dönüp bakarsanız mutlaka dikkatinizi çeken bir şey vardır. Ben de bir yere baktım ve dikkatimi bir manzara çekti. Bu manzaranın iki ayrı hikâyesi var. Burası benim ikamet ettiğim mahalledir. Kocaman olan...
- İnsanlık tarihi yüz binlerce yıl öncesine uzanıyor. Bu tarih içinde kısacık bir zaman dilimine yayılan ve birkaç yüzyıllık ömrü olan kapitalist sömürü düzeni, insanlık tarihinin en kanlı dönemini temsil ediyor. Yaşanan iki dünya savaşı, bugün içinde...
- Latince adı “Mare Pacificum” yani “Barışçıl Deniz” olan dünyanın en büyük okyanusudur Pasifik. Fakat adının anlamının aksine nice savaşlara ve acılara tanık olmuştur. İkinci Dünya Savaşının sonunda ABD tüm rakiplerini korkutmak, dünyanın mutlak gücü...
- RMT sendikasında örgütlü 41 bin demiryolu işçisi Haziran ayındaki 3 günlük tarihi grevin ardından talepleri karşılanmadığı için yeniden greve gitti. 27 Temmuzda greve çıkan RMT üyesi işçilerle birlikte demiryollarında müdür ve büro çalışanlarının...
- Geçtiğimiz günlerde tonlarca asbest bulunan Nae Sao Paulo isimli uçak gemisinin sökümü için Brezilya’dan Türkiye’ye getirileceği açıklandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum gemide 9,6 ton asbest bulunduğunu söylüyor. Oysa...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, Brezilya donanmasına ait Nae Sao Paulo savaş gemisinin söküm için İzmir Aliağa Tersanelerine getirilmesini bir eylemle protesto etti. Ankara’da Brezilya Büyükelçiliği önünde bir basın açıklaması...
- Gebze Tembelova’da bulunan Pulver Kimya’ya bağlı Conta Elastik’te çalışan işçiler, kötü çalışma koşullarına ve düşük ücretlere karşı Petrol-İş Sendikasında örgütlendiler. Yaklaşık 300 işçinin çalıştığı fabrikada, Petrol-İş çoğunluğu sağladıktan...
- İzmir Menderes Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Efe Rakı’ya ait Distile fabrikasında çalışan 24 işçi, geçtiğimiz aylarda Tekgıda-İş Sendikasına üye olduğu için işten atılmıştı. İşçiler sendika hakları için mücadeleye devam ederken, Distile patronu...
- Kardiyoloji doktoru Ekrem Karakaya’nın bir hasta yakını tarafından öldürülmesinin ardından hekimler ve sağlık çalışanları Türkiye’nin her yerinde greve gittiler. Mitingler, protestolar düzenlediler. Doktor Ekrem Karakaya’nın cenazesine giden Sağlık...